Gelişmiş ülkelerin dünyanın en çok göç alan ülkeleri olması bir tesadüf olamaz herhalde.

İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek için kendilerine bir yaşam alanı oluştururlar. Bu yaşam alanları aslanlar gibi bazı hayvanların kendilerine fiziksel sınırlar çizmesi gibi değildir. Bu sınırlar daha çok zihinsel sınırlardır ve bu sınırlara kişilerin rahatlık bölgeleri denir. Her kişinin rahatlık bölgesi birbirinden farklıdır. Ve insanlar var olan bu rahatlık bölgelerini terk etmek istemezler. Çünkü bu rahatlık bölgesine göre standart bir yaşam düzeni oluşturmuşlardır.

Başarı dediğimiz şey ise genellikle rahatlık bölgesini terk etmekle ilgilidir. Dünyanın geneline baktığımızda ülkelerin gelişmesine yerlilerden ziyade göçmenler daha çok katkıda bulunmuşlardır. Bunun nedenlerine gelince göçmenler kendi köylerini, kasabalarını terk ederek geleceklerini yeni yerlerde aramaya çıkmışlardır. Geleceği göç ettikleri yerlerde kurmak için var olan imkânları reddetmişlerdir. Bunun sonucunda artık gelecekte benzer bir yaşam standardına kavuşmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyacaklardır. Ve bunun için kendi köylerinde çalıştıklarından daha fazla çalışacaklardır. Bunun sonucunda da başarı kendiliğinden gelmektedir. Gelişmiş ülkelerin dünyanın en çok göç alan ülkeleri olması bir tesadüf olamaz herhalde. Göçlerde tarih boyunca hep doğudan batıya doğru olmuştur. Belki de ilerde durum tersine dönebilir.

Kişisel başarıda da aynı şey geçerlidir. İnsanlar kendi rahatlık bölgelerine sıkışıp kalmışlardır ve rahatlık bölgelerini terk etmemek için askerlerin kalelerini düşmanlara karşı savunması gibi mazeretlerle savunmaktadırlar. Başarılı insanların hayat hikâyelerini okuduğumuzda tamamının rahatlık bölgesini terk ettiğini görürüz. Demek ki başarı için rahatlık bölgesini terk etmekle işe başlamak gerekiyor. Ben şuna inanıyorum insanlar rahatlık bölgelerini terk edince yaratıcılıkları, fırsatları görme becerileri ve azimleri daha da artıyor. Bu gün okul sıralarındaki arkadaşlarımızın bir yerlerde olması ya da bizim bir yerlerde olmamız bunun en güzel kanıtını oluşturmaktadır.

Peki, rahatlık bölgesini terk etmezsek ne olur. Cevap elbette hiçbir şey olmaz. Risk alıp rahatlık bölgesini terk etmediğimizde kapasitemizin çok azıyla yetinmek zorunda kalırız. Ve hep yapabilecek olup ta yapamadığımız şeylerin acısını içimizde hissederiz. Veya rahatlık bölgesini terk edip bir şeyler yapan kişilerin yaptıkları işleri eleştiririz.

Bir toplum düşünün hiç kimse rahatlık bölgesini terk etmiyor. İşte o zaman var olan bolluk ve zenginlik elimizde eriyen bir buz gibi yok olup gidecektir. Kişilerde kendi yaşamlarında hiç rahatlık bölgelerini terk etmediklerinde aynı şeyi bireysel olarak yaşayacaklardır.

Rahatlık bölgesini terk etmek için illa da şu an var olan işinizi bırakın ya da her şeyi silbaştan yapın demiyorum. Sadece biraz risk almaya ve rutin hayatın dışına çıkmaya özendiriyorum. Bunun sonucunda getirileri sizi de şaşırtacak ve daha fazlası için siz rahatlık bölgenizi daha çok terk edeceksiniz.