Belki medyadan takip etmişsinizdir. Dünya çapında büyük yardım organizasyonları yapan bir yardım derneğimiz Van depreminde travma yaşayan çocukların depremin etkisinden kurtulup normal yaşamlarına dönmesi için gönüllü psikolog, pedagog ve eğitimcilerden oluşan bir grubu Van’a getirip çadırkentlerde çocuklara kurban bayramında hoşça vakit geçirmeleri için değişik etkinlikler düzenledi.

Pek çok etkinliklerden birisi de her çocuk aktivitesinde bulunan yüz boyamaydı. Yüz boyamayı yapan görevli, bir çocuğun isteğiyle onun yüzüne “Van 7,2” yazısını yazdı. Aslında bu tür aktivitelerde her zaman olan olağan şeyler. Ancak olağanı bozan durum bir medya mensubunun bu çocuğun resmini çekmesi ve sizi ünlü yapacağım demesiyle boyut değiştirdi. Bunun üzerine başka çocuklarda aynı şekilde “Van 7,2” istiyoruz diye boyama yapan kişiden talepte bulundu. Bu işi yapan kişi olanca iyi niyetiyle çocukları mutlu etmek için o çocukları da kırmadı onlarında yüzlerine aynı şekilde o yazıyı yazdı.

Cin medya mensubu kimsenin yapamadığı bir haber konusunda eline büyük bir fırsatı geçirmişti ve hemen bombayı patlattı. Çekilen resim ve videolar hemen ajanslara, gazete ve tvlere servis edildi. Van’dan hep aynı haberleri vermekten sıkılan medya hemen habere atladı ve kıyamet koptu. Yardım derneği yerden yere vuruldu ve yargısız infazlar yapıldı. Haberi yapan muhabirde köşesine çekilmiş ve büyük bir haber yapmanın mutluluğunu yaşıyordur (!).

Diğer yandan dernek yetkilileri ve derneği destekleyen medya kuruluşları olayın anlatılan gibi olmadığını, işin içinde art niyet olmadığını anlatmaya çalıştılar ancak iş işten çoktan geçti ve haber hafızalara kazındı. İnsanların zihninde olumsuz bir algı oluştu bunu değiştirmek imkansıza yakın bir şey.

Bu olay bize bir gerçeği net olarak gösterdi ki artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Yapılan en küçük bir hata bütün kuruma mal ediliyor. Yıllar boyunca çok çalışarak oluşturduğunuz bir itibarınız kurum çalışanlarından birinin küçük bir hatası ile yerle bir olabiliyor. Üst düzey yöneticilerinin çok iyi olması yetmiyor, en alt düzeyde çalışan kişi de aynı şekilde bilinçli ve her şeyin farkında olmalı. Bunun için kurum kültürünün bütün çalışanlara ve paydaşlara çok iyi benimsetilmesi ve kurumun değerlerinin herkesçe içselleştirilmesi gerekmektedir. Yani gittikçe bütün çalışanlar patron ya da üst düzey yönetici gibi olmalı, olaylara onun gözüyle, onun bakış açısı ile bakmalıdırlar.

Yöneticiler, yönetim fonksiyonlarının içine “İtibar Yönetimi”ni de dahil edip ona göre kurumun itibarını her şeyin üstünde tutacak ve zarar görmesini engelleyecek şekilde çalışmalıdırlar. Bunu gerçekleştirmek için işe alınacakların kurum kültürüne uyumlu olması ve çok iyi eğitimden geçirilmesi gerekmektedir. Çünkü itibarı kazanmak çok uzun zaman alırken, kaybetmek için küçük bir hata yeterli olmaktadır.