EYLEMİ YAPAN YÜZDE 90 YAKINI OLUYOR Şunun altını çizelim; istismara uğrayan her 6 çocuktan yalnızca 1’i medyaya yansıyor. Mağdurlarla ilgili yapılan son çalışma sonucuna göre, olayı gerçekleştiren kişi yüzde 90 mağdurun tanıdığı biri, yakını olabiliyor. Olayın ortaya çıkmaması için kendi ailesi tarafından baskı gören mağdurların, ilerleyen yaş dönemlerinde intihar ederek yaşamlarına son verme isteklerinin yüksek olduğunu gözlemliyoruz. İlerleyen dönemlerde cinsel işlev bozukluklarına, depresyona ve anksiyeteye daha çok rastlıyoruz. Uzman Klinik Psikolog Berra Baş, “İstismara uğrayan çocuk olay yerini simsiyah çizer ve karalar. İçine kapanır, okula bile gitmek istemez” diyerek aileleri dikkatli olmaları konusunda uyardı
Masum ve savunmasız çocuklara yönelik suçlar, insanlığın yüz karası olmaya devam ediyor. İstismara uğrayan her 6 çocuktan yalnızca birinin ortaya çıktığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Berra Baş, son günlerde gündemde olan çocuk istismarı ile ilgili bilgiler verdi, ailelere çok iş düştüğünü söyledi.
AİLELER BU BELİRTİLERE DİKKAT!
* Toplumdan geri çekilir, içine kapanır.
* Kimseye güvenemediği için sürekli güvende olmayı (aile bireylerine yapışır vaziyette kalmayı) arzular. Ayrılmamak için adeta görünmez bir bağla bağlanmış izlenimi sürer.
* Okuluna devam etmek istemez.
* Kalabalık ortamlardan kaçar ama tek başına da kalmamaya çalışır. Korku da dahil olmak üzere tüm duyguları daha şiddetle yaşar. Normalde korkmadığı şeylerden de korkmaya başlar. Sürekli irkilme halindedir ve tedirginlik yaşar.
* Gece kabuslarla uyanır, uykusu bölünür.
* Sürekli ağlar. Gerginliği, tüm hayatına mal olur.
* Olumlu bir durum karşısında bile, hiçbir olumlu belirti göstermez, gösteremez. Çünkü kendi içinde yaralıdır ve acı içinde kıvranmaktadır.
* Eğer eylem, kandırılarak gerçekleşmişse; diğer insanları da yalan söylemekle suçlar.
* Gözünün önüne olayla ilgili imajinasyon (görsellik) geldiğinden, bir anda gözlerini kapar ve saklanır.
* İç sıkıntısı yaşar. Son derece kahrolmuş görünür.
* Nefes nefese kalır.
* Resimlerinde olayın gerçekleştiği yeri çizer. Olayı gerçekleştiren kişiyi kızgın şekilde resmeder. Olay evde geçtiyse, evi simsiyah çizer ve şiddetli şekilde karalamaya başlar. Bu, aslında olayı zihninden silmek istediğini anlatma çabasıdır. * Okula devam etse de odaklanmakta bariz güçlük yaşar. Dalıp gider.
* Kendi uzuvlarına yabancılaşır: “Bu kol benim değil, bu bacak benim değil” şeklinde söylemlerde bulunur. Ve çıldırmaktan korkar.
* Olayların gerçekliğini sorgular, yaşadığı şeyler gerçek dışı görünür.
EYLEMİ YAPAN YÜZDE 90 YAKINI OLUYOR
Şunun altını çizelim; istismara uğrayan her 6 çocuktan yalnızca 1’i medyaya yansıyor. Mağdurlarla ilgili yapılan son çalışma sonucuna göre, olayı gerçekleştiren kişi yüzde 90 mağdurun tanıdığı biri, yakını olabiliyor. Olayın ortaya çıkmaması için kendi ailesi tarafından baskı gören mağdurların, ilerleyen yaş dönemlerinde intihar ederek yaşamlarına son verme isteklerinin yüksek olduğunu gözlemliyoruz. İlerleyen dönemlerde cinsel işlev bozukluklarına, depresyona ve anksiyeteye daha çok rastlıyoruz.
EKMEK ALMAYA BİLE TEK BAŞINA YOLLAMAYIN!
Çocuklar çok küçük, onlar bu problemi çözemez. Biz yetişkinler olarak ele ele vererek; bu pedofiliyi, katliamları ve sapıklıkları engellememiz gerekiyor. Pedofiliye sahip insanlara baktığımızda karşımıza psikotik tablolar ve antisosyal kişilik bozuklukları çıkıyor. Bu bozukluklara sahip insanlar, kontrol edilemeyecek düzeyde patolojik bulgulara sahipler. Bu sebeple, bu hadiseler yaşanmadan nasıl önlem alınır sorusunu yanıtlayalım:
Çocuklarınızı yalnız bırakmayın: Erken çocukluk dönemi dediğimiz dönemde dışarıya ekmek almaya bile tek başına gitmelerini kesinlikle kabul etmiyoruz.
Çocuğunuz özgüven eksikliği yaşıyorsa aman dikkat: Sosyal kaygı bozukluğu yaşıyor olabilir. Derhal bir uzmana başvurun. Çocuğunuzun ruhsal olarak bozukluk yaşamasına göz yummayın. İstismarcılar, genelde sessiz-özgüvensiz çocukları tercih ediyorlar. Asla unutmayın.
Anne-baba-uzman olarak, önce kendiniz iyi bir örnek olun: Özgüveniniz eksikse destek alın. Ya da aşırı öfkeli-gergin biriyseniz, bu bağlamda kendinizi güncelleyin. Destek birimlerine katılın. Böylelikle, çocuğunuz sizi rol model olarak kabul eder ve kendisi de çekingen olmak ile saldırgan olmak arasında bocalamaz, saygı duyulan bir kavram olarak empatik olmayı yeğler.
Anne-babalar, çocuklarınızla sürekli iletişimde olun: Zihninden geçen duyguları, düşünceleri ve davranış planlarını anlayabilecek kadar çocuğunuza yakın olun. Bunun için evde kaliteli vakit geçirin, dışarıda sosyal aktiviteler yapın. ‘Yorgunum’ diyerek geçiştirmeyin. Çocuğunuza ilgi çekici programlar hazırlayarak, aranızdaki ilişkiyi besleyin.
Çocuk eğitirken birlik olun: Çocuk ruh sağlığı uzmanları, aile terapistleri, okul-öğretmen ve aile hep birlikte çalışın. Şu bir gerçek ki, çoğu zaman yaşadığı elzem dolu hadiseleri, ailelerine söyleyemeyen çocuklar terapistlerine bir resim çizerek veya oyun kurarak her şeyi anlatır. Bu bağlamda, çocukların ehil kişilerden birine bile anlatması, süreçle baş etme planlarının kuvvetlenmesini sağlar.
Seminerlere katılın: Çocukların böyle bir olayla karşılaşabileceklerini ve karşılaştığında nasıl kendilerini koruyabileceklerini anlamalarını sağlayın. Öğretmenleriyle sürekli irtibatta olun. Çocukların bu tür durumlar yaşayıp yaşamadığını daha iyi anlamak için okullarda çalıştaylar oluşturun.
Farkındalık oluşturmak için sosyal medya hesaplarından da paylaşımlarda bulunun: Bunun bir insanlık suçu olduğunu haykırın. Etrafınızda bu sorunları yaşadığını düşündüğünüz birileri varsa, yetkili merciilere başvurun. Korkmayın, asıl size bunu yaşatan birini ifşa etmezseniz, nice masuma daha kıyacağını göz ardı etmeyin.
BAKICIYI TESTTEN GEÇİRİN!
Her çocuğun bakımını sağlayan kişinin ruhsal olarak sağlıklı olduğunu gerekli testlerden geçerek kanıtlaması son derece önemli. Annesi-babası-öğretmeni-bakıcısı fark etmez. Bir çocukla kim zaman geçiriyorsa, ruhsal olarak yeterli olduğunun saptanması gerekmektedir. Bu bağlamda, her birey kendisini bu konuda duyarlı olma noktasında eğitmeli ve güncellemeli. Maalesef ki, bu durum gözden kaçırıldığı için çocuklar istismara uğruyor. Şu da bir korkunç gerçektir ki, istismara uğrayan çocuklar büyüdüklerinde başka çocuklara istismarda bulunmaya meyilli olabiliyor. Bu vahşet dalga dalga yayılıyor.
İLK AKLA GELEN CİNSEL SALDIRI AMA…
“18 yaş altındaki tüm çocuklara yapılan her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı, istismardır” diyen Psikolog Berra Baş, istismar örneklerini şöyle sıraladı:
Fiziksel İstismar: Çocuğu fiziksel güç kullanarak itmek, vurmak, dövmek vb.
Cinsel İstismar: Çocuğu, cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek için kullanmak, işkenceler yapmak, zorla alıkoymak, sadistçe yaklaşmak.
İhmal: Çocuğu ihtiyaç duyduğu fiziksel ve duygusal ihtiyaçlardan mahrum bırakmak (Barınma, beslenme, harçlık, okuma, sağlık gibi).
İstismar olması için illa cinsel saldırı olması gerekmiyor. İngiltere’de yayınlanan son çalışma bir kez daha gösterdi ki; istismarın çeşitlerinin olduğu son 30 yılda toplum tarafından daha iyi anlaşılmaya başlandı. Bu şu demek, bir çocuk bağrışlara maruz kalıyorsa, küçümseniyorsa, hakaretlere maruz kalıyorsa yahut yalnızlaştırılıyorsa, ebeveynlerinin sevgisinden mahrum bırakılıyorsa; bu da istismardır.
Çocukları cinsel istismardan koruma yolları
Çocukları istismardan korumanın yollarını Çocuk Gelişimci Deniz Temur anlattı
01
Türkiye çocuklara yönelik cinsel saldırı vakalarıyla çalkalanıyor. İstatistikler ise korkutucu. Avrupa Konseyi verilerine göre her 5 çocuktan 1'i cinsel şiddet ve tacize maruz kalıyor.
Peki çocuklarımızı cinsel istismardan nasıl koruruz? Bunun basit ama etkili bir yolu var.
Türkiye çocuklara yönelik cinsel saldırı vakalarıyla çalkalanıyor. İstatistikler ise korkutucu. Avrupa Konseyi verilerine göre her 5 çocuktan 1'i cinsel şiddet ve tacize maruz kalıyor. Peki çocuklarımızı cinsel istismardan nasıl koruruz?
03
Bunun basit ama etkili bir yolu var. O da 'İç Çamaşırı Kuralı.'
Gazeteci ve Çocuk Gelişimci Deniz Temur, iç çamaşırı kuralı ile çocukları cinsel saldırı ve istismardan korumanın yollarını anlattı.
04
İç çamaşırı kuralının 3-7 erken çocukluk döneminde çocukların özel bölgelerini öğrenip, korumalarını amaçlayan bir uygulama olduğunu söyleyen Temur, "İç çamaşırı kuralı, cinsel istismara karşı basit ama etkili bir yöntemdir.
05
Amaç, çocuğun iç çamaşırı ve çamaşırının içine kimsenin dokunmasına izin vermemesi gerektiğini öğrenmesidir. Bir diğer amaç ise çocuğa diğer bireylerin özel bölgelerine dokunmaması gerektiğini öğretmektir" dedi.
06
Çocukların iç çamaşırı kuralını öğrenmesi için ailerin çocuklarına yaklaşımlarında dikkatli olması gerektiğinin de altını çizen Temur, şunları kaydetti:
07
- Öncelikle aileler 'ki buna anne ve babalar da dahil' çocukları istemiyorsa onlara dokunmamalıdırlar. Zorla öpme, sıkıştırarak sevme, özel bölgeler üzerinden şaka yapmak çocuğun yabancı kişilerin istismarını da şaka olarak algılamasına ve tepki vermemesine neden olur.
08
- Bir diğer nokta ise, aileler çocukların cinsel organlarından mutlaka 'gerçek' isimleriyle söz etmelidirler. 'Çocuktur anlamaz' diyerek komik isimler kullanılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, cinsel organlara verilen komik isimler çocuk istismarcılarının da sıklıkla kullandığı bir yöntemdir.
09
- Çocuklarınız cinsellikten, cinsel organlarından bahsettiklerinde onları 'ayıp, günah' diyerek susturmayın. Cinsel istismarı önlemenin en etkili yolu çocuk ve ebeveynler arasındaki güçlü 'güven bağı'dır.
10
Kendisine yönelik rahatsız edici davranışı ailesine anlatabilen çocukların istimardan korunma şansları çok daha yüksektir. Ayrıca ebeveynler, istismarcıların çocukları 'seni ailene söylerim' diyerek tehdit ettiklerini hatırlamalıdırlar.
11
- İç çamaşırı kuralını uygularken 'kız çocuk-erkek çocuk' ayrımı yapmayın. Kız çocuklarının cinsel istismara maruz kalma oranı yüzde 65 iken, erkek çocuklarının cinsel istismara maruz kalma oranı yüzde 48'dir. Her iki cins içinde kurallar aynı olmalıdır.
12
HER AKRABA GÜVENLİ DEĞİLDİR
"Her akraba güvenli değildir" diyen Temur, "İstismar vakalarının çoğunda fail aileden yada çok yakın çevreden biridir. Bu nedenle anne ve babalar, mutlaka akrabalarının çocuklarına olan yaklaşımını ve çocukların akrabalara karşı davranışlarını izlemelidirler.
13
Ebeveynler çocuklarını tedirgin etmeden, 'kendisine sık sık hediye alan', 'sır saklamasını isteyen', 'fiziksel şaka ve istenmeyen davranışta bulunan' yakınlar konusunda konuşmayı aile içinde bir kural haline dönüştürmelidir.
14
GÜVENLİ BİREY AĞINIZ OLSUN!
Anne ve babalar, çocuklarını kendileri dışında güvenebileceği kişiler konusunda bilgilendirmeli ve 'güvenli birey ağı' oluşturulmalıdır. Aile bireyleri dışında seçilen 'güvenli birey ağı'ndan çocuğun ihtiyaç duyduğunda istediği kişiyi seçebileceği ve sıkıntılarını anlatabileceği öğretilmelidir" diye konuştu.
15
YABANCILARLA İLİŞKİ
Temur, ailelerin yabancılarla ilişkiler konusunda da çocukların sınırlar çizmesine yardımcı olması gerektiğinin altını çizdi.
"Asla bir yabancının arabasına binme! Tanımadığın kişilerden asla hediye alma! uyarılarının çocuklar tarafından benimsenmesi sağlanmalıdır."