Bir deprem bölgesinde yaşıyoruz ve depremler olduğunda feryat etmek ve yardımseverliğimiz had safhada ortaya çıkarmanın ötesinde çok bir şey yapmıyoruz. Afet konusunda 2 önemli konu, yıllardır, ilgilenenler tarafından dile getiriliyor olsa da, her yeni depremde ancak bir arpa boyu yol kat edebildiğimiz ortaya çıkıyor.

Bu iki konu: Afet Koordinasyonu ve Eğitim konuları…

Afet Koordinasyonu konusundaki yetersizliğimiz, her afette ancak 2.-3. Gün doğru düzgün müdahaleler yapabilmeye başladığımızda yeniden ortaya çıkıyor. Artık eskisi kadar duyarsız değiliz afetlere. Devlette değil. Bu sebeple bir afetin ardından sayıca oldukça fazla ekip afet bölgesinde hemen yerini alabiliyor. Ama hem afet öncesindeki, yani “barış” zamanındaki çalışmalar yetersiz ve organize olmayan biçimde gerçekleşiyor hem de afet sonrasında yani “savaş” zamanında…

Bu konuda yıllardır birikimi olanlar, Afet Müsteşarlığı yapılanmasını öneriyorlar ama hükümetler bunu bir türlü gerçekleştirmiyor. Düşünsenize, bir afet sırasında müdahale yapan sivil toplum kuruluşları (içişleri ya da sağlık bakanlığı ile koordineli), sivil savunma genel müdürlüğü (içişleri bakanlığı), bayındırlık bakanlığı, TSK ya bağlı ekipler, itfaiye (belediye), ne kadar da dağınık bir tablo sergiliyorlar. E tabii gayet doğal olarak böyle, sizinde yukarıda gördüğünüz gibi her yapının tepe noktası ayrı. Eğer bütün bu birimler bir tek tepe noktada birleştirilebilse ve bu makamdan aşağıya doğru bir Ulusal Afet Önleme, Yapılanma ve Koordinasyon Planı oluşsa, hem her şey daha kolay olacak hem de daha fazla can ve mal afetlerden geri alınabilecek…

Bir diğer konu da, eğitim konusu. Afetlere yönelik kabaca 3 kademe eğitimden bahsedebiliriz. Bunlar:

  1. Tüm halkın, afet öncesi hazırlıklar ve afet sırası ve hemen sonrasındaki davranış biçimlerini içeren kısa süreli (2 saat) ilk aşama eğitim…
  2. Halkın en az % 5 ine, afet öncesi, sırası ve sonrasında liderlik yapacak, ana ekipler gelene kadar ortalığı organize edecek Hafif Arama Kurtarmacı Eğitimi
  3. Ve Halkın en az 200 de birine verilmesi gereken Ağır Arama Kurtarmacı eğitimi

Eğitim konusunda sadece 2 örnek vererek bu hatırlatma yazımı bitireceğim.

Herkes Bingöl Depremi’nden sonra yatılı bölge okulunun fotoğraflarını hatırlar sanırım. Çökmüş bir bina ve üzerinde çalışan 100lerce arama kurtarma görevli ya da gönüllüsü…  Biz de ekibimizle o gün bölgeye gittiğimizde aynı manzarayı canlı görmüştük. Ve yıllardır söylediğimiz bir konu o gün de gündeme gelmişti. Kadrosu olmasına rağmen sivil savunma ekiplerinde mimar ya da mühendisin olmaması… bakın şimdi konuyu bağlayalım birbirine. O gün Bingöl e çevre sivil savunma birlikler hızla gelmişlerdi. Gerçekten de (bugün Van da olduğu gibi) bu kadar çok arama kurtarma ekibinin hızla bölgeye gelip çalışmaya başlaması bir dünya rekoru olabilir. Ama mühendis mimar eksiğinden ya da olmamasından kaynakla hesap yapılmamış ve herkes yukarıdan çalışmaya başlamıştı. Bizse, mühendislerimizin yaptığı hesaba dayanarak binaya alttan girmiştik. Sonuç şu idi, yukarıdan çalışan ekiplerin 9 saatte ulaştığı çocuğa biz 1.5 saatte ulaşmıştık. Eğitim ve koordinasyon belki o bölümdeki diğer çocukların da kurtarılmasını sağlayabilirdi.

Bir diğer örnek ise, yukarıda bahsettiğim halkın tamamına verilecek eğitim alındığında ve uygulandığında ölümlerin 2/3 oranında azalacağı… 2 saatlik bir eğitimle, deprem öncesinde evlerinde gerekli sabitlemeleri yapan, evlerine gereken araç-gereci alan (mes: yangın tüpü) , afet çantalarını oluşturan evde afet tatbikatını yapan ve dolayısıyla deprem sırasında doğru davranışları sergileyen evlerde, diğerlerinden farklı olarak 100 olası ölüden 70 i sağ kalıyor…

Artık, ağlamaktan bıktıysak, şu sıra (her  afetten sonra) gösterdiğimiz, motivasyonu ve birliği lütfen afetler olmadan gösterelim… Olup bitmeden önce… Dünya başımıza yıkılmadan önce… Lütfen hep hatırlayın: Herkesin Yapabileceği Bir Şey Mutlaka Vardır…