Kardelen :

İzmir depremiyle yaşamak zorunda olduğumuz deprem gerçeği yeniden yüzümüze öyle bir çarpıldı ki 80 milyon yeniden farkına vardık. Elde ettiğimiz her şeyin bir anda yok olması işten bile değil. Hiçbir şeyin önemi kalmadı ne banyo fayansının rengi, ne kombinin markası... Sağ kalanlarla birlikte sadece enkaz yığınına bakakaldık milletçe...

Deprem gerçeğini öyle bir unuttuk ki. Sadece evin mevkiisi önemliydi. Kaç para ederdi mevki? Candan evlattan değerli miydi? Gözardı edilen gerçekler enkaz altında kalan minik bedenler...

Edilen bütün dualar kayıpların kendilerine uğramamasından yanaydı. Cahilliklerin affedilmesi ise tanrıya bırakılmıştı. Herkes biliyordu gerçeği, işte en çok da onlar ağlıyordu. Ve şimdi...

Artık gerçekliğin sesini duyma zamanı gelmişti. Enkazdan çıkan bir can bile çok önemliydi. Enkazlar kalktıkça gerçekler ortaya çıkıyordu tek tek. Peki ya zaman geçtikçe tükeken umutlar...

Enkazdaki son beden çıkarılana kadara "Sesimi duyan var mı?" cümlesi beyinlere kazındı. Her ne nedenle yıkılırsa yıkılsın bina enkazında yitip giden canlara ise kader dedik hep birlikte. Şimdiye kadar göz ardı edilen bütün gerçekler tokat gibi çarptı milletçe yüzümüze. Her biz cana ulaşıldığında hep birlikte umutlandık. Minik bedenler günlerce dayandı o enkaz yığınının altında. Kader mi desek adına yapılan dualar mı kurtardı onları ya da bir kardelen misali delip çıktılar o enkazı... Elif gibi Ayda gibi...

  1. yılında deniz kumunu suçladık, yıl oldu 2020 bu kez failimiz kolon kesilmesi. Biz insanları hiç suçlamadık. Ama hep kader suçlu idi..  

Yazan: Bordolu