Bazı mal mülk ve hatta itibar sahibi insanların, kendilerinden daha yoksun insanlardan daha şikayetçi bir tavır içinde olduklarına hep şaşırmışımdır. 
Şikayetçi ve mutsuz olmak sanki bir ayrıcalık gibi sanki.. “Ne kadar mutsuzsan o kadar havalısın” inancı kafalarının derinliklerinde bir yerlerde saplanıp kalmış…
Ne zaman ve kimin tarafından yerleştirildiği ayrı bir gizem...
Çok zaman da seksi geliyor kulağa..
Özellikle de kadınlar açısından...
Bazı anaç kadınlar sorunlu erkekleri severler ya annelik duygusunu tatmin için 
İşte öyle bir şey..
Bazıları ise daha vakur bir duruş sergiler. Ne kadar sorun varsa o kadar serinkanlı ve içe dönük olurlar.
Olur olmaz şeylerle kimseyi rahatsız etmek istemezler. İç dünyalarında sessiz fırtına kopar yüreklerinin ta derinliklerinde …
Bir de başkalarının sorunlarına üzülür, onlar için çare aramak isterler durmaksızın..
Hani, kalın bir abası, yemek tası, yaşlı olduğu için bir bastonu olan Sinop’lu Diyojen varya,.
Eliyle su içen insanı görünce çeşmede, su tasını da kaldırıp atmıştı, “buna da ihtiyacım yok” diye..
Özgürlüğü “insanın çok şeye sahip olması değil, az şeye ihtiyaç duyması ” olarak tanımlamıştı vaktiyle.
O’nun yaşadığı topraklarda ve ötesinde, milyonlarca insan çok şeyleri olmasına rağmen hala aç gözlü ve çok şeye bağımlı olarak yaşıyor..
Sorun, “aşsızlık”, “aşksızlık” vs gibi gözükse de yüzeyde; derinlerde farklı bir dünya göz kırpıyor adeta..

Hala gerçek sorunu görmezden gelip, her türlü göz kusurları ile yaşamaya devam ediyorlar…
Üstelik birde olayları çarpıtıp insanların gözlerini kamaştırarak..
Oysa “herkese her şeyin yeteceğini” bile bile; sofradaki en büyük parçayı almak istiyorlar.
Onlara göre en büyük parçayı kendileri almalı..
Başkalarını fakirleştirmenin kendini fakirleştirmek olduğu bile bile..
Kendi hipnozunda yaşayıp gidiyorlar, başkalarının yok oluşunu seyrederek..
Bunun da ismine “medeniyet” deme cesareti göstererek…
Mutlu olmak yalnızca bir andır ve çok şeye ihtiyaç duymaz,
Nefes almak yeter de artar bile zengin olmak için,
Duyabiliyor, hissedebiliyor, nefes alabiliyor ve birde kalbinizin varsa aklınız kadar, 
Harun kadar zengin olabilirsiniz eğer isterseniz…
Mutluluk kimsenin tekelinde değildir; önce mutsuz ve açgözlü olmak diye de bir ön koşuluda yoktur..