Yeni yıl geliyor ve bizler her zaman ki gibi yeni yılla birlikte yeni şeyler yapmak istiyoruz. Bu istekler yeni umutları ve yeni başlangıçları da birlikte  getirecek doğal olarak…Kimimiz yeni iş kurmak, iş değiştirmek, yeni yer görmek, zayıflamaya, spora, veya yeni bir kursa başlamak gibi somut değişimler  düşünürken bazılarımız da daha mutlu, başarılı ve yaşamına anlam katan bireyler olmak gibi görece soyut hedeflere yelken açmak isteriz. Geçen yıl da kuşkusuz bu veya bunlara benzer hedefler belir- lemiş olabiliriz. Belki bu hedeflerin  çoğuna ulaştık, çoğunu yarı yolda bıraktık belki de ba- zılarına başlayamadık bile ama insanlık hali yeni yılda hep yeni şeyler yapmak ister ve sonra  o  yenileri  hep  eskitmeye başlarız.
“İnsan zaaflarıdır” belki; bunlar olmasa hayat çok sıkıcı olacak, mekanik bir yaşam bizleri esir alacak, insan denen o karmaşık davranışlarımız sıradanlığa dönüşecek.
Örneğin kaç milyonda bir olasılık olmasına rağmen insanla- rın  bahis  oynaması, piyango bileti alması ne kadar mantıklıdır? Aynı insan yüzde 40-50 şansa bile  bir  konuda burun kıvırırken bilmem ne milyonda bir şansa mutlu bir şekilde ko- şabilmektedir…Aynı insan daha başka bir konuda çok katı, çok yumuşak ve bambaşka bir şekilde davranabilmektedir. “Umut” önemlidir ve insanidir. Umut insanı çare aramaya  ve çarede kendini değerli görmeye, umut etmeye ve yeni bir davranışa iten önemli bir güçtür. Aksi ise yani ümitsizlik insanın yaşamının önündeki büyük tehlikeden birsidir. Ümidini  kaybeden insan çare aramaz, çaresizlik ise insanı yok oluşa ve çöküşe hızlı götüren önemli bir olgudur…
İnsan “umut etmek” istiyor ne olursa olsun... Özellikle de gelecekten…  Aslında gelecek de yine görece olan kavramdır. Biz biliyoruz ki gelecek diye bir şey yoktur. Zaman bir boyuttur ve zaman içinde yol alan, hareket eden insan olmasına rağmen biz zamanın geçtiğini, gelecek  olacağını düşünür,  aldanmamıza rağmen gelecekten hep bir beklenti içine gireriz. Ne de olsa insanız.  Çarpıtmalar, yani tatlı yalanlar hoşumuza gider, kendimizi kandırmak gibi bazen işe yarayan önemli bir becerimiz vardır, bu da bizlere bazı anlarda mutluluk verir çünkü.
Derler ya, “Fala inanma ama falsız da kalma” o yüzden gelecekten güzel şeyler beklemek veya yeni ümitler yaratmak önemlidir. 21 Aralık’ta Maya Takvimi’ne göre kıyamet  kopmadığına göre  artık kimse bizi tutamaz, ne yapsak yeridir…
Madem gelecek, gelecek o halde bari yaşama anlam veren, güzellik katan, mutlu eden şeyleri yapmak daha güzel olmalı. Yeni yılla yeni başlangıçlara yelken açarken eski alışkanlıklardan uzaklaşıp sevgiye belki daha da çok yer verebiliriz.  Sanıyorum mekanikleşen dünyadan en çok sevgisizlik, duyarsızlık, yalnızlaşma gibi şeyler miras kalınca bari yeni bir uyanışla gelecekteki günleri daha sevgi ve anlayışla dolduralım. Nasıl ki içimizi bir tas çorba ile ısıtıyorsak bir demet sevgi ve hoşgörü ile de ruhumuzu ısıtalım.