Türkiye birçok afetin yaşandığı bir ülke olmasına rağmen, afetlere hazırlık ve afete müdahaleye yönelik kurumsal kapasite geliştirme çalışmalarının ancak 1999 Marmara Depremi’nden sonra hızlandığı görülmektedir. 1999 Depremlerinin ardından AFAD İl Müdürlükleri, İtfaiye Teşkilatları, Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri ve 112 Acil Yardım Ekiplerinin yeniden yapılanma sürecine girmiş, buna paralel olarak medikal müdahalelerde bulunacak timlerin oluşturulması gibi gelişmeler, acil durumlara ve afetlere müdahale eden profesyonellerin sayısının artmasına neden olmuştur.

 Acil durumda ve afetlerde görev yapan çalışanların yaptıkları iş nedeniyle maruz kaldıkları durumların yaratabileceği ruhsal tepkiler, azımsanmayacak sayıda afet çalışanının psikolojik risk altında olduğunu düşündürmektedir.

 Travmatik yaşantılar yalnızca olayı yaşayan kişilerin değil, olay sonrasında müdahalede bulunan acil durumlarda ve afetlerde görev yapan çalışanların da ruh sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Ruhsal travmatik olaylar, kişilerin gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendisinin ya da başkalarının fiziksel bütünlüğüne yönelik bir tehdidi yaşaması, böyle bir olaya tanık olması ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmesi olarak tanımlanmaktadır. 

 Afet çalışanlarının travmaya doğrudan maruz kalan kişilerin yaşadıklarına benzer sorunlar yaşama olasılıklarının olduğu, afet çalışanlarında travmatik stres tepkileri ve bu tepkilerle ilişkili değişkenlerin, travmayı doğrudan yaşayan kişilerdekine benzediği ve bu nedenle bu gruplarla travma sonrası sürecin travmaya doğrudan maruz kalan kişiler gibi ele alınmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. 

 Türkiye’de acil durumlar ve afetlerde halka doğrudan hizmet verecek profesyonellerden arama-kurtarma teknisyenleri, itfaiye erleri, Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri ve Türk Kızılayı olmak üzere binlerce afet çalışanı bulunmaktadır. 

 Acil durumlarda ve afetlerde çalışan görevlilere yönelik verilecek psikososyal destek hizmetleri; multidisipliner bir yaklaşım içinde olmalı ve afetlere hazırlık evresinde organize olmalıdır. Bu çerçevede ruh sağlığı alanında acil durum ve afet çalışanları risk faktörlerinin belirlenmesi, uzun dönemli ve kurumlarla bütünleşmiş psikososyal destek modellerinin sadece afetlere veya acil durumlara maruz kalanlara yönelik değil, acil durum ve afet çalışanlarına yönelik de yürütülmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmalar olası Marmara-İstanbul Depremi’nde ihtiyaç duyacağımız psikolojik destek hizmetlerinin hızlı, etkin, organize ve profesyonel şekilde sunulmasını kolaylaştıracaktır. Başta UMKE ekiplerini ve tüm afet çalışanlarını afetlerin psiko-sosyal riskleri konusunda bilgilenmeye, kendilerinin ve yakınlarının farkındalığını artırmaya ve afet psikolojisi eğitimlerine katılmaya davet ediyoruz. 

Psikolog Yeşim ÜNAL