İstanbul’un, dünyanın en büyük metropol şehirlerinden biri olarak birçok afet ve olağandışı durum açısından risk altında olduğu bilinmektedir. İlimizin risk değerlendirmesine bakıldığında başta deprem olmak üzere, sel, büyük yangınlar, endüstriyel kazalar, taşımacılık kazaları, terör olayları ve KBRN olayları gibi büyük kitleleri etkileyebilecek olaylar açısından oldukça ciddi riskler taşıdığı görülmektedir. KBRN olayları deprem ve diğer tehlikeler yanında daha az önemli gözükse de günümüzde sanayinin ulaştığı son durum açısından çok sık karşımıza çıkmaktadır. Her yıl 1 milyon metreküp sıvı kimyasal kara yolu ile nakledilmekte ve bunun çok ciddi bir kısmı Asya – Avrupa taransit geçişi olan ilimiz yollarında nakledilmektedir. İstanbul içinde Türkiye sanayisinin 1/3’ü bulunmakta olup özellikle kimya sanayi ilimiz ve çevresinde yerleşmiştir. Hali hazırda sanayide kullanılan kimyasalların 100.000’lerle ifade edilen çeşitliliğe varması ve çoğunun insan vücudu üzerindeki etkilerinin bilinmemesi ayrı bir risktir.

 KBRN dediğimizde Radyoaktif materyallerde ciddi bir başlık oluşturmaktadır. Komşumuz olan çeşitli ülkelerin istikrarsızlaşması bu tip malzemenin yasa dışı ticaretinin oluşturmuş ve bu malzemelerin takas merkezi olarak İstanbul ciddi bir önem taşımaktadır. Görüntüleme merkezlerindeki sayıca fazlalık Çekmece Nükleer Araştırma Merkezinin ilimizde olması başlı başına bir risktir. Ayrıca komşularımızdaki eski model nükleer santraller Çernobil Kazasında olduğu gibi artık sınırların önemsizleştiği bir ortam yaratmaktadır. 15 Milyonluk bir şehrin bu tip bir tehdit altında olması dahi insanları dehşete düşürmek için yeterlidir.

 Tüm bunların yanı sıra ülkemizin en büyük hava kara ve deniz gümrük kapıları da yine İstanbul içinde bulunmaktadır. İthalat ve ihracatın % 45’inin İstanbul gümrüklerinden yapıldığı düşünülürse yine ne kadar büyük bir risk altında olduğumuz anlaşılacaktır. Ayrıca Türkiye’nin 2 büyük hava limanı şehrimizde olup yurt dışından turist ve yolcu girişi en büyük oranda şehrimizden yapılmaktadır. Bu da yurt dışındaki salgın hastalıkların ve biyolojik tehlikelerin ilk karşılaşma yerinin İstanbul olmasını sağlamaktadır. Daha önce yaşanan kuş gribi ve sars gibi olaylara bakıldığında olası vakaların çoğunun İstanbul’da karşımıza çıkması ilimizin neler yaşayabileceğinin aslında küçük birer tatbikatıdır.

 Bu kısa yazıdan da anlaşılacağı üzere önümüzdeki küçük risklerin gerçekleşmesi halinde sadece İstanbul değil tün Türkiye’nin bundan çok ciddi anlamda etkileneceği ortadadır. Bu nedenle alınacak önlemlerin acilen ve ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi ülke yararına olacaktır.

Dr. Türkay Esin