Karaburun Bilim Kongresi’nn açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, doğayla uyumlu yaşam biçiminin önemine değindi ve Türkiye'de ilk kez hayata geçirdikleri kriz belediyeciliği uygulamalarını anlattı. Soyer, "Afet ve salgın gibi kriz durumlarında kriz anına hızla uyum kabiliyeti sağlayan bir çalışma biçimi belirledik ve uyguladık. Tam da bu sayede dayanışmayı yücelttik” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 15. Karaburun Bilim Kongresi’nin açılış törenine katılarak, gençler ve akademisyenlerle bir araya geldi. Başkan Soyer, iklim krizi ile yaşanan felaketleri ve pandemi döneminde Türkiye'de ilk kez hayata geçirdikleri ‘Kriz Belediyeciliği’ uygulamasını değerlendirdi.

Konuşmasına "Bugün Dünya Barış günü ve bundan tam 90 yıl önce 'Yurtta sulh cihanda sulh' diyen Mustafa Kemal Atatürk'ü anmak istiyorum" sözleriyle başlayan Başkan Tunç Soyer, Doğayla uyumlu yaşam biçiminin önemine değinerek şunları söyledi:

“İnsanlık çok uzun bir süre kendi aklının evrenin zekasından daha üstün olduğunu düşünerek yaşadı. Adına aydınlanma adını verdiği devrimi, insanı bir yanıyla başarılı bir tür haline getirirken, diğer yandan onun içine kapanmasına neden oldu. Sanatı, felsefeyi ve ekonomiyi; özü itibariyle, sahip olduğu her şeyi doğasından ilham alarak var eden insanlığımız, bir an geldi, doğayla arasındaki tüm bağları söküp attı. Kendini gezegenimizin tek muktediri görerek binlerce yıl yol arkadaşlığı ettiği nehirlerden, topraktan ve tohumdan ayrı düştü. İklim krizi ve yaşadığımız tüm felaketler, aslında kendini hırsına emanet etmiş bir insan zümresinin yarattığı kapitalizmin sonucu. Biz İzmir’de, kapitalizmin açtığı yaraları sarmak ve başka bir yaşamı tesis etmek için sakin ve kararlı bir yol izliyoruz. Ekoloji ve ekonomi arasındaki bağları yeniden tesis ederek, zenginliğin yerine bereketi koyuyoruz. İklim kriziyle mücadeleye, uzaklarda ve gelecekte değil, yerelde ve şimdiki zamanda başlıyoruz. Attığımız her adımı ve kurduğumuz her cümleyi bir bağlaç, aramızdaki ilişkileri güçlendirmek için tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Birbirimizle, doğayla ve geçmişimizle olan yıkıcı ilişkimizi onarmak için aslında tek bir şey yapıyoruz; dayanışmayı yüceltiyoruz.”

ORTAK AKIL VE VİCDANI ÇOĞALTAN PROJELER ÖNCELİKLİ

İhtiras yerine birlikteliği; hammadde yerine doğayı ve ötekileştirmek yerine ortak akıl ve vicdanı çoğaltan projelere öncelik verdiklerini söyleyen Soyer, “Hep birlikte yaşadığımız son iki yılı şöyle hızlıca bir zihnimizden geçirdiğimizde, aklımıza gelen ilk görüntüler maalesef afet, felaket ve salgınlar. Pek çok insanımızın can verdiği, yaralandığı ve çok büyük mal kayıplarına yol açan bu felaketler, iklim krizinin ulaştığı boyutu hepimizin gözü önüne seriyor. Dünyanın bize sunduğu kaynakları daha fazla tükettiğimiz gibi ürettiğimiz atıklarla doğayı kirletmeye, yani, 'vermeden alma' kısır döngüsüne devam ediyoruz” diye konuştu.

İZMİR ‘KRİZ BELEDİYECİLİĞİ’Nİ FARKLI UYGULAMALARLA YÖNETTİ

Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs pandemisi sürecinde İzmir’de “Kriz Belediyeciliği” adıyla yeni bir uygulama hayata geçirdiklerinin altını çizen Soyer, şöyle devam etti:

“Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyan bu uygulamayla tüm önceliklerimizi bir süreliğine değiştirerek odağımıza pandemi ile mücadeleyi koyduk. Tam da bu sayede dayanışmayı yücelttik ve İzmir depreminde bir aydan kısa sürede tek bir vatandaşımızın dahi çadırda kalmamasını sağladık. Önümüzdeki yıllarda bu ve buna benzer krizleri daha fazla yaşayacağımız ne yazık ki açık. Dünya alarm vermenin de ötesine geçti, adeta çığlık atıyor. İklim krizi, aslında bir insanlık krizidir. İçinde bulunduğumuz düzenin böyle devam edemeyeceği aşikar. Yaşamı dönüştürmenin bugün tam zamanı. Bunun yol haritasını da burada, Karaburun Bilim Kongresi’nde olduğu gibi ortak akıl ve vicdanla belirlemekten başka şansımız yok. Yaşadığımız bu büyük kriz karşısında, tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bu sorumluluğu yerine getirirken tercihimizi güçten mi, yoksa doğadan mı yana kullanacağız? Bunun cevabını elbet tarih yazacak. 15 yıldır bu kongrenin düzenlenmesinde ve devamlılığının sağlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

Kaynak: anka