MELİS ANTER

Muğla’nın Bodrum ilçesinde kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde eylem yaparak ilçenin sığınma evi ihtiyacına dikkat çekti. Kadınlar şiddet mağdurları için sığınma evi taleplerini ellerindeki dövizler ve attıkları sloganlarla dile getirdi.

Muğla’nın Bodrum ilçesinde, Bodrum Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin düzenlediği eylemde kadınlar Bodrum Belediye Meydanı’na ellerinde "Kaç Yıldır Sığınağı Açmadınız Ölüyoruz", "Şiddetten Kaçıyorum Sığınağa Götürün", "Öldürülmemek İçin Sığınağa Gitmek İstiyorum", "Şiddet Nedeni ile Sokakta Kaldım Gidecek Yerim Yok" yazılı dövizlerle oturma eylemi yaptı.

"ŞİDDETSİZ VE SIĞINAK İHTİYACININ OLMADIĞI BİR DÜNYA İSTİYORUZ"

Oturma eyleminin ardından konuşan Bodrum Kent Konseyi Kadın Meclisi'nden Elif Aytaç, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde Türkiye ve dünyada kadınların hayatın tüm alanlarında erkek şiddetine ve ayrımcılığa maruz kaldığını belirterek şu açıklamayı yaptı:

“Ülkemizde ve tüm dünyada kadınlar hala evde, sokakta, işte, okulda/kampüste ve siyasette yani hayatın tüm alanlarında erkek şiddetine ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Hala ayrımcılığın ve eşitsizliğin beraberinde getirdiği hak ihlallerine karşı mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunun, kadınların yaşam hakkını savunmakla yükümlü olan yetkililerin ve Aile Bakanlığı'nın görevlerini yerine getirmemelerinden kaynaklandığını biliyoruz. Oysa, Kadına yönelik erkek şiddeti durdurulabilir. Türkiye genelinde, 30 büyükşehirde sadece 9 sığınma evi bulunmakta. Bodrum’da ise 2018 yılında tamamlanan kadın sığınma evi binasının 2021 yılında hala faaliyete geçirilmemiş olması bizler tarafından asla kabul edilemez. Birden fazla kez ifade edilen faaliyete geçirme tarihlerinin hiçbiri, meşru sayamayacağımız gerekçeler doğrultusunda yerine getirilmedi. Muğla ilinde var olan nüfusu 100.000'i geçen diğer belediyeler olsun, kadının yaşam hakkını savunan taraftan bakmadıkları aşikâr. Kadın Meclisi olarak açıkça ifade ediyoruz ki, yasal haklarımız ve kazanımlarımıza karşı direnen ayrıca zamana yayarak hayata geçirmemek için çalışan ve bu doğrultuda hem yerel siyasetin seçilmişlere hem de kadınları yok sayanların izledikleri yöntemlere artık izin vermeyeceğiz. Şiddetsiz ve sığınak ihtiyacının olmadığı bir dünya istiyoruz”

BODRUM'DA 'FEMİNİST GECE YÜRÜYÜŞÜ'

Akşam saatlerinde de Bodrum Kadın Dayanışma Derneği tarafından “Feminist Gece Yürüyüşü” düzenlendi. Kadınlar karanlıkta davullar, ziller ve düdüklerle Feminist Gece Yürüyüşü düzenleyerek İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini protesto etti. Tepecik Camii’nden başlayarak yaklaşık 800 metre yürüyen kadınlar 'Kadınlar İsyanda, 'İstanbul Sözleşmesi’nde inat ediyoruz' sloganları attı.

GEÇMİŞ OLSUN, KOLTUKLARI ALMAYA GELİYORUZ

Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan yürüyüş sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi;

“Erkeklerin şiddeti katlanarak devam ediyor. Bu katlanarak devam etmekte olan ana etkeni özellikle kadın düşmanlığı ifadeleri, kadın düşmanlığına varan politikaları meclis kürsülerinden, sokaklardan beyan edilmesinden. Hele son birkaç gündür biliyorsunuz bazı adamlar ellerine bıçak alıp kadınlara saldırmayı, neredeyse İŞİD’çi yöntemler kullanarak kadınları hedef almaya başlar hale geldi ve kadınların son öldürülme halleri resmen vahşet boyutunda. Bu şu demek değil, normal öldürülünce kabul ediyoruz, değil. Ama o kadar pervasızlaştı ki bu kadına yönelik şiddet her yöntem mubah sayılmaya başlandı. Şunu açıkça ilan ediyoruz, 1600’lü yıllardan beri kadınlar olarak mücadele ediyoruz ve eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmedik. Bugün de vazgeçmiyoruz. Tam tersine bu mücadeleyi büyüterek ilerliyoruz.

Bize yönelik evdeki erkek şiddetine, kocalara, babalara, abilere, erkek çocuklarına karşı direndiğimiz gibi sokaklarda da iktidara ve bu kadın düşmanlığına varan söylemlere karşı da veriyoruz. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden dolayı büyük bir endişe ve kaygı var kadınlar arasında. Bunun nedeni çok açık. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nde devlet şunu dedi; ben şiddete karşı tarafım. Kadınları şiddete karşı önlemler alacağım, cezalandıracağım ve şiddetin bahanesi diye üretilen geleneklere itiraz edeceğim, politika geliştireceğim dedi. Çekildiği sözleşme bu. Dolayısıyla biz iktidarların kendi düşüncelerine göre yaratacakları bir kadınlık üzerinden değil, şiddetin anayasal bir suç olmasından dolayı hiçbir şekilde makulleştirilmeden ve meşrulaştırılmadan gereğinin yapılması konusunda mücadele veriyoruz. Çok açık söylüyoruz, 2025-2021 artık biz kendi hayatlarımız, kaderlerimiz ve canlarımızı erkek siyaset ve politikalarına emanet etmiyoruz. Geçmiş olsun, koltukları devralmaya geliyoruz.”

 

Kaynak: anka