CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde; “AKP’nin 20 yıllık iktidarında medyanın topluma karşı sorumluluk anlayışı zayıflatılmış, gazeteciliğin hak ve sorumlulukları yıpratılmış, medya meslek örgütleri ve medya çalışanlarının örgütlülüğü güçsüz bırakılmıştır. 20 yıllık iktidarında AKP, ekonomik ve siyasi baskının yanı sıra; devlet kurumlarını, yargıyı, kamu bankalarını, kamu ihalelerini kullanarak ve yurt dışı uzantıları da bulunan ‘sıcak para operasyonları’ ile medyaya çökmüştür" açıklamasını yaptı.

CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, 20 yıllık AKP iktidarında medyanın geldiği durumla ilgili hazırladığı raporu açıkladı. Kılınç, şunları söyledi:

“2002’de AKP’nin iktidara gelmesi ile medyamızın yıkım yılları başlamıştır. Medyayı, ‘ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma’ anlayışının dayanağı olarak gören AKP; gözü kara şekilde kendi medyasını yaratma faaliyetlerine girişmiştir. AKP ve Saray, medyayı, toplumun taleplerinin ve sorunlarının sesi olmak yerine; kutuplaşmanın, dezenformasyonun, sıcak para operasyonlarının, şantajın ve tehdidin aracı haline getirmiştir. 

AKP’nin 20 yıllık iktidarında medyanın topluma karşı sorumluluk anlayışı zayıflatılmış, gazeteciliğin hak ve sorumlulukları yıpratılmış, medya meslek örgütleri ve medya çalışanlarının örgütlülüğü güçsüz bırakılmıştır. 20 yıllık iktidarında AKP, ekonomik ve siyasi baskının yanı sıra; devlet kurumlarını, yargıyı, kamu bankalarını, kamu ihalelerini kullanarak ve yurt dışı uzantıları da bulunan ‘sıcak para operasyonları’ ile medyaya çökmüştür.”

“KAMU KAYNAKLARI İLE YANDAŞ MEDYA”

Kılınç, 20 yılda iktidarın kendi medyasını yaratmak için neler yaptığını da şöyle sıraladı:

“• Kamu kurumlarından ilan-reklam yoluyla yandaşa kaynak aktarma,

  • Kamu bankalarının kredi olanakları ve kamu ihaleleri ile medya sahipliğini belirleme, 
  • Bağımsız medyaya ilan kesme ve yayın durdurma cezaları,
  • Medya çalışanlarına işsizliği, sendikasızlığı, örgütsüzlüğü dayatma,
  • Tazminat ve ceza davalarıyla sindirme, bastırma girişimleri,
  • Cumhurbaşkanı’nın, İçişleri Bakanı’nın, İletişim Başkanı’nın ve RTÜK Başkanı’nın medya mensuplarına yönelik tehditleri,
  • Medya çalışanlarına gözaltı, tutuklama ve fiziki saldırılar.”

“EN AZ 12 BİN MEDYA ÇALIŞANI İŞSİZ KALMIŞTIR”

Kılınç, AKP hükümetleri döneminde kapanan gazete ve televizyon kanallarıyla ilgili de şu açıklamaları yaptı:

“Ülkemizde yayın yapan, ulusal-yerel toplam 1800 gazetenin yarıya yakını kapanmıştır. Ulusal yayın yapan televizyon kanallarının neredeyse yüzde 90’ı Saray’ın kontrolüne geçmiştir. Yerel-bölgesel televizyon kanallarının yüzde 90’a yakını kapanmıştır. 2002-2022 yılları arasında başta yerel-bölgesel radyolar olmak üzere radyoların yüzde 70’e yakını yayınların sonlandırmak zorunda kalmıştır. En az 12 bin medya çalışanı işsiz kalmış, medya alanında işsizlik oranı yüzde 40’ı bulmuştur. İletişim fakültelerinden mezun olanların medya alanında iş bulma oranı yüzde 5’e kadar düşmüştür. Medya iş kolundaki çalışanların yüzde 90’ı örgütsüz, sendikasız bırakılmıştır. Gazetecilerin 5 yıl olan erken emeklilik hakkı AKP döneminde 3,5 yıla düşürülerek basın kartı şartına bağlanmıştır.  Dezenformasyon yasası ile sosyal medya ve internet medyası üzerinde iktidar baskısı kurulmuştur. Saray’ın bu alana tümüyle çökme planları devam etmektedir.”

“MEDYA DIŞI FAALİYET GÖSTEREN ŞİRKETLER”

Kılınç, medya patronlarının artık farklı sektörlerden aldıkları ihalelerle kontrol altına girdiğini ise “Üçüncü havalimanından metro inşaatına ve kentsel dönüşüm projelerine kadar milyarlarca liralık kamu ihaleleri almaktadırlar. Medya dışı sektörlerde faaliyet gösteren kamu ihaleleri alan medya şirketlerinin içerik üretimleri, manşetleri, haber tercihleri, saray iktidarı ile tam uyumlu hale gelmiştir” diye anlattı.

“GAZETECİLER CUMHURBAŞKANI'NI İZLEYEMİYOR”

Kılınç, gazetecilerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bile takip edemez hale geldiğini kaydederek, “Basın kartlarının iptal edilmesi veya gerekçesiz şekilde bekletilmesi, patronaja yapılan baskı ile işten çıkarılma, akreditasyon uygulaması ile gazetecilerin Cumhurbaşkanını, bakanları, Saray’ı izlemelerinin engellenmesi, Cumhurbaşkanı’nın yurtdışı gezilerine sadece İletişim Başkanlığı’nın onay verdiği gazetelerin katılabilmesi. Cumhurbaşkanı’nı izlemesine izin verilen gazetecilerin bile soru sormalarına izin verilmemesi, gazeteciliğin tehdit, gazetecilerin suçlu olarak görülmesi, Cumhurbaşkanı’nın, İçişleri Bakanı’nın ve İletişim Başkanı’nın sık sık isim vererek gazetecileri hedef göstermesi, tazminat davaları ile gazetecilerin sindirilmeye çalışılması. Gazetecilerin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınması, tutuklanması” dedi.

CHP İKTİDARINDA YAPILACAKLARI ANLATTI

Kılınç, CHP iktidarında yeni medya ortamının şöyle olacağını anlattı:

“Saray iktidarının sona ermesiyle çok yakında ülkemizde medya için de yeni bir dönem başlayacaktır. Ülkemizin demokratik ve basın tarihinin birikimleri direnen medyanın mücadelesi AKP’nin medyada yarattığı yıkımı aşacak güçtedir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, millet iktidarında medyanın sorunları medya özgürlüğü ve medya örgütlülüğü esas alınarak çözüme kavuşturulacaktır. Bunun için Basın İş Kanunu güncellenecektir. Medya çalışanlarının örgütlülüğü ve istihdamı teşvik edilecektir. Basın İlan Kurumu yeniden yapılandırılacaktır. RTÜK, bir düzenleme kurumuna dönüştürülecektir. Telif sorunları çözüme kavuşturulacaktır. Medyanın dijital dönüşümü desteklenecektir. Medya kurumlarının sahiplik yapısı ile ilgili düzenlemeler yapılacaktır. Tiraj, izlenme ve dinlenmede yeni ölçümleme sistemi kurulacaktır. Medya ekonomisi için planlama yapılacaktır. TRT ve AA halkın sesi olacaktır. Medya meslek örgütleri güçlendirilecektir.”

 

 

 

Kaynak: anka