MELİS YILDIRIM

Afganistan’da Taliban yönetiminin kamusal alanda burka zorunluluğu getirmesi, medya kuruluşlarında çalışan kadınları da etkiledi. TOLO News sunucularından Farida Sial, “Taliban'ın gidişatı, beni ve durumdan etkilenen bütün kadınları endişelendiriyor. Son 20 yılda okumuş, kendini geliştirmiş kadınların başarıları ellerinden alınıyor. Yakında hiçbir şeyimiz kalmayacak. Taliban bütün gücümüzü alacak” dedi. Afgan Kadın Gazetecileri Koruma Merkezi’nin eski direktörü Farida Nekzad ise “600’den fazla medya kuruluşumuz vardı ve şimdi yüzde 75’ten fazlası kapatılmış durumda. Kadınların yüzde 95’ten fazlası işsiz” diye konuştu.

Afganistan’da Ağustos 2021’den bu yana iktidarda olan Taliban yönetimi, kadınların kamusal alanda vücutlarını ve yüzlerini örten kıyafet giymelerini emreden bir kararname yayınladı. Bu karar, medya kurumlarındaki kadın sunucu ve konukların da yüzlerini örterek yayına çıkması anlamına geliyor. ANKA Haber Ajansı’na konuşan TOLO News sunucularından Farida Sial, kararın bir hayal kırıklığını olduğunu söyledi.

SİAL: BU, TALİBAN’IN GETİRDİĞİ KISITLAMALARIN SONUNCUSU OLMAYACAK

Uluslararası toplumun Afganistan’daki kadın gazetecileri desteklemeleri gerektiğini ancak harekete geçmediklerini kaydeden Sial şöyle konuştu:

“Birkaç gün önce BM Güvenlik Konseyi Taliban’ın yeni kararına ilişkin bir açıklama yayınladı. Sadece açıklama yaptılar. Ancak Afganistan'daki gazetecilere destek veren uluslararası toplum veya kuruluşların bu karar konusunda ciddi olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu, kadınlara karşı harekete geçen Taliban’a yönelik bir adım olacaktır. Önce okulları kapattılar ve üniversiteler kız ve erkekler için derslikleri ayırdılar. Akabinde kadınların çalışmasıyla ilgili emir verdiler. Kadınlar siyah elbise giymek zorunda. Onlara göre en iyisi tesettür burkadır. Peki uluslararası toplum, Ukrayna savaşı açısından Rusya’ya verdikleri tepkiyi Afganistan’a da verecek mi? Taliban da aynı şeyi yapıyor. Gelecek kaygımız var. Kadınları yavaş yavaş kamusal yaşamdan uzaklaştırıyorlar. Bu Taliban’ın kadınlara yönelik getirdiği kısıtlamaların sonuncusu olmayacaktır.”

“TALİBAN BÜTÜN GÜCÜMÜZÜ ALACAK”

Sial, Taliban’ın insan hakları ve kadın haklarına saygılı olacakları söylemlerinin gerçeği yansıtmadığına değindi. Taliban’ın, kadınları toplumsal yaşamdan uzaklaştırmak adına yeni kurallar çıkarmaya devam ettiğini söyleyen Sial, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Taliban'ın gidişatı, beni ve durumdan etkilenen bütün kadınları endişelendiriyor. Son 20 yıldır okumuş, çalışmış, kendini geliştirmiş olan kadınların, başarıları ellerinden alınıyor. Yakında hiçbir şeyimiz kalmayacak. Taliban bütün gücümüzü alacak. Bundan hiç şüphe yok.”

“21.YÜZYILDA KADINLARIN YÜZÜNÜ KAPATMAK ZORUNDA OLMALARI DÜNYAYA ŞAKA GİBİ GELEBİLİR”

Kadınların yayına çıkarken yüzünü kapatmak zorunda olmalarını değerlendiren Sial, “Kadınların haber yayınında 21. yüzyılda suratlarını kapamak zorunda olmaları dünyaya şaka gibi gelebilir. Afganistan’da, bu durum şaka gibi. Haber sunmanın düzgün yolu yüzünü kapatarak olmamalı. Taliban bu konuyu tartışmaya kapattı. Liderler bu kurala uymak zorunda olduğumuzu söyledi. Gündelik hayatımızda maske taktığımız gibi haber sunuyoruz. Medya organizasyonları da Taliban'ın bu kuralına uymak zorunda. Uluslararası yasalar ne dersen desin, Taliban'ın kuralarına uymak zorunda kalıyoruz” diye konuştu.

NEKZAD: KIZIMIN EĞİTİMİ İÇİN AFGANİSTAN’DAN AYRILMA KARARINI ALDIM

Taliban’ın yönetime gelmesinden kısa bir süre sonra Afganistan’dan ayrılan Afgan Kadın Gazetecileri Koruma Merkezi eski direktörü Farida Nekzad, bu kararın kendisi için kolay olmadığını söyledi. Nekzad, “Kızların okula gitmesi konusundaki kısıtlamaları duyduktan sonra ayrılma kararını kızımın eğitimi için aldım. 20-25 yıldır çalıştığınız bir yerden ayrılmak hiç de kolay değildi.  Doğup büyüdüğünüz, bütün anılarınızın, başarılarınızın ve çabalarınızın olduğu bir yerden ayrılmak kolay değildi” dedi.

“TALİBAN KADINLARIN TOPLUMUN BİR PARÇASI OLMASINI İSTEMİYOR”

Nekzad kararı, “Taliban'ın bu kararı bizi şaşırtmadı çünkü daha önce de iktidardaydılar. 1995'te burka gibi bir kısıtlamayı, bu karanlık uygulamayı o dönemde de yaşadık” diyerek değerlendirdi. Her şeyin dine bağlanmaması gerektiğini düşünen Nekzad, şunları söyledi:

“Kadınlar ve erkekler beraber Mekke'ye gidiyor. Kadınların yüzlerini kapatmalarını gerektiren bir durum var mı? Hayır. Herkes en azından türban giyiyor. Yüzümüzü kapatmamız gerektiğini söylemediler. Her şeyi kendileri tanımlıyorlar ve sonrasında bunların zorunlu olarak uygulanmasını istiyorlar.

Onlar kadınların toplumun bir parçası olmasını istemiyorlar. Kadınları susturmak, sonsuza kadar konuşmalarını engellemek istiyorlar. Kısıtlamalar uyguluyorlar ve uymayanları cezalandıracaklarını belirtiyorlar. İletişimde olduğum çok sayıda kadın gazeteci ve sivil toplum aktivistin ne durumda olduklarını biliyorum. Bu bir tür travma, kâbus gibi. Bir gelirleri yok, işe gitmeleri yasak. Bu bir kriz, insani ve ekonomik bir kriz.”

“KADINLARIN YÜZDE 95’İNDEN FAZLASI İŞSİZ”

Yönetimin her geçen gün baskıyı artırdığına değinen Nekzad, Afganistan’daki en büyük başarılardan birinin medya olduğunu ancak şu an medyanın zarar gördüğünü söyledi. Nekzad şöyle devam etti:

“600’den fazla medya kuruluşumuz vardı. Şimdi ise kadınların yüzde 95’inden fazlası işsiz ve evde. 100 kişiden sadece 5’i çalışıyor. Medya kuruluşlarının yüzde 75’ten fazlası kapatılmış durumda. 6 binden fazla gazeteci işsiz, bazıları ülke dışında, bazıları zor koşullar altında çalışıyor ve bazıları ise profesyonel olarak yaptıkları işi bıraktılar. Bu bir kâbus gibi, gelecekten nasıl umutlu olabilirler ki, Taliban buna izin vermiyor.

“ZOR VE BASKIYA BAŞVURAN HÜKÜMETLER UZUN ÖMÜRLÜ OLMUYOR”

Deneyimler gösteriyor ki, zor ve baskı yoluna başvuran hükümetler uzun ömürlü olmuyor. Politikalarını değiştirmedikleri müddetçe ve anayasaya, medya hukukuna ve uluslararası sözleşmelere, Article 19’a saygı duymazlarsa, neden başka bir Taliban kuralı olmayacağını en kısa zamanda göreceğiz. Tüm kısıtlamaların kadınlar üzerinde yoğunlaşması oldukça tehlikeli. Afganistan’da toplumun yüzde 50’den fazlasını kadınlar oluşturuyor. Toplumun yüzde 50’den fazlasını oluşturanları nasıl görmezden gelebilirler? Bu imkânsız.”

 

Kaynak: anka