CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Diyarbakır’dan not edenlere söylüyorum, defter açanlara söylüyorum. Biz de sizleri not ettik, günü geldiğinde hesap soracağız ama sizin yaptığınız gibi değil adil bir biçimde hesap soracağız. Siyasi hesabını sandıkta soracağız. Yargısal hesabını adil hale getireceğimiz mahkemelerde soracağız” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Diyarbakır İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tanrıkulu, şöyle konuştu:

“SİYASİ HESABINI SANDIKTA SORACAĞIZ”

"Diyarbakır’ın acısını hem kendimiz yaşadık hem de dayanışmayla sağaltmaya çalıştık. 409 yurttaşımız maalesef 7 binada yaşamını yitirdi. Binden fazla yurttaşımız yaralandı. Halen yoğun bakımda olan hemşerilerimiz var. Yüzlerce ağır hasarlı acil yıkılması gereken bina var. Yine binlerce yurttaşımız kendi konutlarında kalamıyor Diyarbakır’da. Bu acı hepimizin acısı, Türkiye’nin acısı, binlerce insanımız bu depremde yaşamını yitirdi. Daha ne kadarı enkaz altında bilmiyoruz. Maraş, Adıyaman, Antakya, İskenderun, Elbistan, Pazarcık, Nurhak gibi kentlerimiz artık yok. İl başkanımızla birlikte, milletvekillerimizle birlikte aynı zamanda Adıyaman’a, Malatya’ya gittik oradaki acıları paylaştık. İçimiz yanıyor Diyarbakır’da, niye yanıyor? Deprem bu coğrafyanın kaderi, bu coğrafyayı değiştiremeyiz ama bu kaderi değiştirebilirdik.

AKP, Türkiye’de 20 yıldır iktidar. İktidara geldikleri ilk günlerinde, ilk aylarında Bingöl’de deprem olmuştu, 5-6 ay sonra. O depremde Sayın Erdoğan’ın söylediği sözler hala kulağımızda, şunu söylemişti; ‘kırılan fay hattı değil aynı zamanda ar damarlarımızdır’ demişti. 20 yıl sonra onların ar damarlarının çatlamadığını gördük. Nasıl vicdansız hale geldiklerini gördük. Nasıl ahlaktan yoksun hale geldiklerini gördük. Nasıl yurttaşlarımıza küfreden, nasıl yurttaşlarımızı aşağılayan bir hale geldiklerini gördük. Nasıl tehdit ettiklerini gördük. Ben de buradan Diyarbakır’dan söylüyorum, not edenlere söylüyorum, defter açanlara söylüyorum. Diyarbakır’ın hafızası sizi unutmayacak. Hiçbir biçimde unutmayacak. Biz de sizleri not ettik, günü geldiğinde hesap soracağız ama sizin yaptığınız gibi değil adil bir biçimde hesap soracağız. Siyasi hesabını sandıkta soracağız. Yargısal hesabını adil hale getireceğimiz mahkemelerde soracağız. Buradan söylüyoruz, yurttaşlarımızı kefensiz gömdünüz. Toplu mezarlara gömdünüz, kefen bulamadınız. Kadınlarımız, yurttaşlarımız, insanlarımız gidecek tuvalet bulamıyorlar. Depremin 15’inci günü bugün. Böyle vicdansız hale geldiniz. Sadece Türkiye’yi bir ranta dönüştürdünüz. Geldiğiniz günleri çok iyi hatırlıyoruz. Parmağınızda sadece yüzüğünüz vardı ama şimdi Türkiye’nin her yerinde saraylarınız var. Uçamadığınız kadar uçaklarınız var ama yurttaşlarımız iki gün üç gün boyunca enkazın altında inlediler. Bir görevli görmediler bir görevli, ağladılar, sızladılar. İnleye inleye öldüler.

“SADECE RANTI VE CEBİNİZİ DÜŞÜNDÜNÜZ”

Devlet denen organizasyon bugünler için vardır, afet için vardır, eğitim için vardır, sağlık için vardır. Ne yaptınız? Çürüttünüz, çürüdünüz. Bu devletin bütün kurumlarını çürüttünüz, siz de çürüdünüz, yok ettiniz. Sadece rantı ve cebinizi düşündünüz. Etrafınıza bir bakın, kibrinizden kimse dolaşamıyor sağa sola, kimse size ulaşamıyor. Ne yaptınız? Biz kimden hesap soracağız? İnsanlarımızın burada, Diyarbakır’da ulaşabileceği bir seçilmiş siyasetçi yok. Tümüne kayyum atadınız tümüne, kime ulaşacak Diyarbakır’daki yurttaşlarımız, hangi seçilmiş siyasetçiye ulaşacak? Tek bir adam, Diyarbakır’da imar ona ait, bütçe ona ait, her şey ona ait, ne oldu? Diyarbakır’ın dayanışması harekete geçti. Diyarbakır’daki örneği ve dayanışmanın bütün Türkiye’ye örnek olması lazım. 84 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Diyarbakır Koruma ve Dayanışma Platformu (DKDP) devletten önce, AFAD’dan önce enkaz başındaydı. Sokakta olan insanlarımızın yanındaydı ama göremedik bir valiyi enkazın başında göremedik. AKP’den bunun hesabını siyasi olarak soracağız. Hesap verecekler, bu yağma düzenine, bu adil olmayan düzene son vereceğiz. Ben yaptım oldu demeden, ortak akılla beraber Türkiye’yi yeniden kuracağız. İkinci yüzyılda, 2023 yılında Türkiye’yi yaşanabilir, doğasıyla, çevresiyle yaşanabilir, adaletli, barışçıl bir Türkiye’yi hep beraber inşa edeceğiz."

Kaynak: anka