HABER: Emre Sercan İke / KAMERA: Ünal Aydın

Sosyal Demokrasi Derneği (SDD) Genel Başkanı Sami Doğan, 'Depremin Gölgesinde Türkiye' konulu toplantıda, “Gerekli bilimsel çalışmalar sağlıklı bir şekilde yapılmadan konut inşaatına başlanması doğru değildir. Buradan bütün yetkilileri uyarıyoruz, en kısa sürede yapılacak bir çalışmayla bu inşaat işleri durdurulmalıdır ve ancak bilimsel etütlerden ve artçı depremler bittikten sonra bölgede inşaat çalışmalarına başlanmalıdır. Özellikle yıkımın kent ölçeğinde yaşandığı illerimizde parçacı çözümler yerine bütüncül çözümlerin ortaya konulması gerekmektedir” dedi. Doğan, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini de belirtti.

Sosyal Demokrasi Derneği’nin (SDD) düzenlediği ‘Depremin Gölgesinde Türkiye’ konulu toplantı bugün Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan SDD Genel Başkanı Sami Doğan, deprem yaşanan illerin aynı zamanda tarım ve sanayi anlamında da ciddi değer yaratan iller olduğunu belirterek, "Bu gerçekten hareketle her türlü sektörel konuda, bütün ilgililerle birlikte çözümler üretilmelidir" dedi. 

Doğan şöyle konuştu:

“GEREKLİ BİLİMSEL ÇALIŞMALAR SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE YAPILMADAN KONUT İNŞAATINA BAŞLANMASI DOĞRU DEĞİLDİR”

“Değerli konuklar, hepinizin bildiği gibi 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş başta olmak üzere; Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Adana, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Kilis illerinde yaşanan büyük deprem felaketinde hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza da Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.

Böylesi büyük doğal afetlerden sonra herkes her şeyi söyler. Her kafadan bir ses çıkar. Bu arada gerçekler yine az konuşulur, bilimsellik göz ardı edilir. Bir süre sonra da felaket bölgesi dışında her şey unutulur, gider. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre; yanlış uygulamalara hemen başlanmıştır deprem bölgesinde. Açıklamalara göre yeni yerleşim alanları için yer seçimi çalışmalarına başlanıldığı ve bir ay içinde konut inşaatlarına konut inşaatlarına başlanarak bir yıl içinde de konutların bitirileceği Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Seçilen alanlara dikkat edildiğinde, kamuoyuna yansıyan fotoğraflara bakıldığında yine yıllardır derdimiz olan tarım ve mera arazileri açısından durumun çok kritik olduğu ortadadır. Meteorolojik olaylara karşı kırılganlığı, zemin etüdü, kent ile olan ilişkisinin nasıl kurulacağı gibi en temel gerekliliklerin bile yerine getirilmediği kamuoyuyla paylaşılmamaktadır, bu yer seçimleri sırasında… Gerekli bilimsel çalışmalar sağlıklı bir şekilde yapılmadan konut inşaatına başlanması doğru değildir. Buradan bütün yetkilileri uyarıyoruz, en kısa sürede yapılacak bir çalışmayla bu inşaat işleri durdurulmalıdır ve ancak bilimsel etütlerden ve artçı depremler bittikten sonra bölgede inşaat çalışmalarına başlanmalıdır. Özellikle yıkımın kent ölçeğinde yaşandığı illerimizde parçacı çözümler yerine bütüncül çözümlerin ortaya konulması gerekmektedir.

“YIKIM GÖREN İLLERİMİZ, TARIM VE SANAYİ ANLAMINDA DA CİDDİ DEĞER YARATAN İLLERİMİZDİR”

Kentsel ve kırsal alanlar sadece konutlardan ibaret olmayıp; tarım, ticaret, sanayi, eğitim, ulaşım, enerji ve turizm gibi birçok sektörü içerisinde barındıran alanlardır. Ayrıca doğa olaylarına bağlı her yeni acı bir olay yaşandığında ülkemiz maalesef doğal afetleri, acıyı artık daha sık ve şiddetli bir biçimde yaşamaktadır. Deprem riski ile birlikte olası diğer doğal ve insan kaynaklı risklere yönelik tespitlerin hızlıca yapılması ve bilimsel gerçeklere göre gerekli önlemlerin alınması da acilen sağlanmalıdır. Seçilecek yerleşim alanlarının iklim özellikleri dikkate alınarak, jeolojik, hidrolojik kökenli afetler ile meteorolojik kökenli afetlere uğrama riski bulunan alanlardan uzak durulması da ayrıca gerekmektedir. Yıkım gören illerimiz, aynı zamanda da tarım ve sanayi anlamında da ciddi değer yaratan illerimizdir. Bu gerçekten hareketle her türlü sektörel konuda, bütün ilgililerle birlikte çözümler üretilmelidir.

“DEPREM BÖLGESİ TARIM AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖZELLİĞE SAHİP”

Bugün deprem bölgesinde yaşayan çiftçilerin yardım çığlıkları giderek yükseliyor. Bölgede yaklaşık 13 milyon kişi yaşıyor. Depremden etkilenen 11 ilimizde tarımsal üretim hem bu bölge hem de Türkiye için çok büyük bir öneme sahip. Bölgede yaklaşık 2 milyon kişi köylerde yaşıyor ve hayvan varlığımızın yaklaşık yüzde 15’i de bu bölgede… Ayrıca tarıma dayalı sanayi işletmelerinin yani gıda işletmelerinin yüzde 12’si de bu bölgede bulunuyor. Yine deprem bölgesinde yaklaşık 3 buçuk milyon hektar verimli tarım arazimiz ve 5 bin köyümüz bulunuyor. Kayıtlı çiftçi sayısı ise yaklaşık 300 bin. Deprem bölgesi hayvancılık açısından çok önemli, yetkililer, bölgede yaklaşık 2 milyon büyükbaş, 9 milyon küçükbaş hayvanın bulunduğunu, 2 bin 800 hayvancılık işletmesinin zarar gördüğünü belirtiyorlar. Deprem bölgesi tarımsal ihracatımızın da yüzde 20’sini sağlıyor. Yukarıda belirtilen bilgilerden anlaşıldığı gibi deprem bölgesi tarım açısından çok önemli bir özelliğe sahip.

“ÜRETİCİLERİN BAĞKUR VE SSK PRİM ÖDEMELERİ ERTELENMELİ”

Bölgede etkisi ağır olan depremde can kaybının yanında tarımsal ekipmanlar ve diğer girdilerde de ciddi kayıplar yaşandı. Bu nedenle depremin bölgede göçü hızlandırma ve tarımsal üretimi büyük ölçüde kesintiye uğratma riski de var. Tam da bu noktada devletin tarımsal üretimi kesintiye uğratmamak adına ciddi önlemler alması gerektiğini düşünüyoruz. Depremin bize verdiği en büyük ders tarım alanlarının amaç dışı kullanılmasının yarattığı zararları tüm topluma göstermesidir. Ülkemizde tarım topraklarının amaç dışı kullanılması, Anayasa tarafından yasaklandığı halde bu yasak istisna maddelerinden çıkarılarak, çiğnenmiştir ve çiğnenmeye de halen devam etmektedir. Bölgede öncelikle alınması gereken önlemlere ilişkin de birkaç şey söylemek istiyorum. Bitkisel ve hayvansal üretimin kesintisiz olarak devamı doğrultusunda ek bütçe ile gereken destekler bölgeye sağlanmalıdır. Üreticilerin Bağ-Kur ve SSK prim ödemeleri ertelenmeli veya Tarım Bakanlığı tarafından ödenmelidir. Bölgedeki tarımsal sulama alt yapısı acilen gözden geçirilmeli, sistem acilen çalışır hale getirilmelidir. Hayvancılık işletmelerinin hasarları tespit edilmeli, dayanıklı hayvan barınakları acilen inşa edilmelidir. Hayvanların yem, ilaç ihtiyaçları sürekli karşılanmalı, bölgeden süt alımına devam edilmelidir. Kırdan kente göçü önlemek adına, kırsal alanların yaşam koşulları iyileştirilmeli, köy-kent projesi belki de yeniden değerlendirmeye alınmalıdır.

“TARIM VE GIDA BU ÜLKENİN BAĞIMSIZLIĞI AÇISINDAN STRATEJİK ÖNEME SAHİP”

Sonuç olarak, Türkiye’de 2022 resmi verilerine göre, tarım alanları son 10 yılda yüzde 5, son 19 yılda yüzde 12 gerilemiş, kayıtlı çiftçi sayısı ise son 5 yılda yüzde 29, son 10 yılda ise yüzde 55 oranında azalmıştır. Bu rakamlar gösteriyor ki tarım için tehlike çanları çalıyor. Pandemi, savaşlar, kuraklık ve iklim değişikliği bize gösteriyor ki, tarım ve gıda bu ülkenin bağımsızlığı açısından stratejik öneme sahip bir sektördür. Ülke olarak bu konuya gereken önemi vermeliyiz. Deprem yine bize gösterdi ki mutluluk, beton yığınları arasında yaşamakla, betona yatırım yapmakla değil, doğaya dönüş ve toprağa saygı göstermekle mümkündür. Bu sorunlar kamucu tarım ve kırsal kalkınma politikalarıyla çözülebilir. Bugün düzenlediğimiz bu toplantıda 4 ayrı oturumda, deprem gerçeğini ve neler yapılması gerektiğini sizlerle birlikte tartışacağız.

“SAYIN KILIÇDAROĞLU’NU DESTEKLİYORUZ”

Umarım bu toplantıdan çıkacak sonuçlar ilgililere ve yetkililere ışık tutar. Yakın zamanda gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinden başarıyla çıkan bir yönetim anlayışı bu ülkede iktidara gelir ve bu söylediklerimizi dikkate alır. O nedenle hem Millet İttifakı’nın iktidara gelmesini hem de Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesini Sosyal Demokrasi Derneği olarak desteklediğimizi sizlere bir kez daha ifade ederken hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”

TOPLANTI 4 FARKLI OTURUM YAPILDI

“Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkanı Sami Doğan’ın konuşmasının ardından toplantının 1’inci oturumunda ‘Deprem Öncesi ve Sonrası Alınması Gereken Önlemler’ başlıklı sunum, Oturum Başkanı Umur Cevrem, akademisyen Prof. Dr. Uğurhan Akyüz ve Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu (FIDIC) Türkiye ve Bölge Büyükelçisi Fatma Çölaşan’ın katılımıyla başladı.

‘Depremde Neler Oldu?’ başlıklı 2’nci oturum ise, Muratcan Işıldak’ın Başkanlığı’nda, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ve Eğitim Araştırma Yardımlaşma ve Arama Kurtarma Derneği (ANDA) Ankara İl Temsilcisi Aslı Aslan’ın katılımıyla devam etti. Toplantının 3’üncü oturumu da ‘İç Göçün Yaratacağı Sorunlar ve Yapılması Gerekenler’ başlığıyla Kenan Paltun’un Oturum Başkanlığı’nda, Akademisyen Fatma Elif Çelik ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği (STGM) Üyesi Hakan Ataman katılımıyla gerçekleşti. ‘Depremin Ekonomik Boyutları ve Çözüm Önerileri’ konulu 4’üncü oturuma da Muratcan Işıldak’ın Oturum Başkanlığı’nda, CHP 24’üncü Dönem İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli ve akademisyen Prof. Dr. Aziz Konukman katıldı.

 

Kaynak: anka