Haber: EMRE SERCAN İKE / Kamera: ÜNAL AYDIN

Deprem bölgelerinde depremzedelerin barınma sorunu devam ederken, binaları zarar gören vatandaşlar da hasar tespiti için muhatap bulamadıklarını dile getiriyor. Hatay’ın Samandağ ilçesinde kendi yaptırdığı binaya bakılması için AFAD’a başvurduğunu belirten Beşir Uzun, “Benim binam dahil bütün Samandağ’a ağır hasarlı vermişler. Gittik bir daha müracaat ettik biz AFAD yetkililerine, onlar dediler ki, ‘kesinlikle bütün bunlara itibar etmeyin’. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Kaymakam beye kadar artık silsile yoluyla kim yetkiliyse bize bir rehber olsun. En büyük eksikliğimiz burada koordinasyon yok. Ağır hasarlı mı, orta hasarlı mı, az hasarlı mı olduğunu öğrenmek istiyorum. Bana yol gösterecek birim istiyorum” dedi.

6 Şubat depremlerinin ardından, Hatay’ın Samandağ ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Aslan 1 Sokak’ta kendi imkanlarıyla yaptırdığı apartmanın hasar tespiti için AFAD’a başvuran Beşir Uzun, binasında yapılacak çalışmaya ilişkin muhatap bulamadığını belirterek şöyle konuştu:

“YEDİĞİMİZ DEPREM YETMİYORMUŞ GİBİ BİR DE MUHATAP BULAMIYORUZ”

“Depremin ikinci gününden sonra buraya az hasarlı vermişlerdi. Daha sonra AFAD’a müracaat ettik. AFAD dedi ki, ‘oraya heyet gelecek’. 3 arkadaş geldi dışarıdan baktılar böyle kolonlara falan dedi, ‘az hasarlı’ sonra burada 6,4 deprem yaşandı. Bütün, benim binam dahil bütün Samandağ’a ağır hasarlı vermişler. Bir baktık böyle dedik ‘o zaman kimse gelmedi buraya’ gittik bir daha müracaat ettik biz AFAD yetkililerine, buradaki arkadaşlara… Onlar dediler ki, ‘kesinlikle bütün bunlara itibar etmeyin bunlar lağvedildi’, hatta Şehircilik Bakanı da emir verdi; ‘Defne, Samandağ, Antakya ilçeleri lağvedilmiştir’. İyi de şimdi biz muhatap bulamıyoruz. Tekrar gittik AFAD’a, onlar da diyor ki bize, ‘bir daha heyet çıkacak, ondan sonra bunlar netleşince mahalle muhtarlığına verilecek 30 gün içerisinde itirazınızı yapabilirsiniz’. Peki şu anda bizim muhatabımız kim? Ben muhatap bulamıyorum yani. Bu Samandağ’da gerçekten bize işte rehberlik edecek, örneğin bir kuruma gittiğinde ‘efendim benim binamın durumu bu gelip bakar mısınız’, yok bulamıyoruz. Zaten bizim tanıdığımız mühendislerin çoğu Antakya’da Allah rahmet eylesin birkaç tanesi vefat etti. İş yaptığımız kişiler çoğu zaten enkazda ya yakının kaybetmiş ya kendisi ölmüş, dolayısıyla biz şu anda bir bataklık içerisindeyiz. Zaten yediğimiz deprem yetmiyormuş gibi bir de muhatap bulamıyoruz. Nasıl bunu çözeceğiz?

Mahalle muhtarından tutun kaymakam beye kadar çıkabildiysek, oraya gittiğimiz zaman bize sadece, ‘bir ihtiyaç var mı, çadır falan’ çadır da alamadık ya ben normalde köyde kalıyorum. Bizim orada derme çatma bahçede buralarda sera diyorlar. Onlardan bir şey geçiştirdik hem de yük olmadık başkalarına, çadır falan almadık. Bizim meselemiz bu, şu anda ben 31 yıldan beri yurtdışında yaşıyorum. Bu apartmanı dikmişim, benim sonum ne yani, ne yapacağım ben? Yarın ben işime gideceğim, burası gelip habersiz yıkılır mı, yıkılmaz mı? Ben onu öğrenmek istiyorum. Bir rehber istiyorum.

“BENİM BİTİŞİĞİMDEKİ BİNA BENDEN 2 YIL SONRA YAPILDI O ÇÖKTÜ BENİMKİ AYAKTA”

Hepsi gördüğünüz gibi indiriyorlar. Hepsi öğretmendi, 1 polis, 1 jandarma arkadaş var diğeri öğretmen hepsi taşındılar. Taşınıyorlar. Çok şükür burada herhangi bir şey olmadı. Yani bir zayiat olmadı. Kimse yaralanmadı. Kimse ölmedi. Bu en büyük mutluluğumuz zaten. Bırakın Samandağ’ını benim bitişiğimdeki bina benden 2 yıl sonra yapıldı. Bu binanın ömrü 6 yıl. Benden sonra iki yıl sonra yapılan müteahhit işi o, bu benim özel işim. Kendim yaptırmışım, kendi ailem için yaptırmıştım bunu, yapıdan yapıya fark var. Bu kadar detaya geçmeyeyim, kimseyi de suçlamak istemiyorum ama olay bu işte gördüğünüz gibi, o gördüğünüz bina benim bitişiğimdi. O çöktü benimki ayakta, Allah’a şükür bir insanın burnu kanamadan oldu bu.

“BAŞTA CUMHURBAŞKANIMIZ OLMAK ÜZERE KİM YETKİLİYSE BİZE BİR REHBER OLSUN”

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Kaymakam beye kadar artık silsile yoluyla kim yetkiliyse bize bir rehber olsun. Şu anda bir yere başvuruyoruz, ‘Abi tamam git geleceğiz. Abi bu şeye itibar etmeyin’ nasıl yapacağız, biz hangi ülkede yaşıyoruz? Ben kimseyi de suçlamak istemiyorum. Ne sayın Kaymakamı suçlamak istiyorum ne sayın Valimizi, biliyorum Antakya zaten yerle bir oldu. Şu anda biz de bir karanlık tüneldeyiz. Işık da yok önümüzde, bir ışık istiyoruz sonuçta en doğal hakkımız değil mi? Yani şimdi ben bu binayı yaptıracağım. Hiç değilse bunu nasıl yapacak, bana destek mi verecekler, faizli, faizsiz bir şey mi verecekler, güçlendirme yapacağım gerekmez mi? Benim duvarlarım gitti bina duruyor ama bunun da bakılmasını istiyorum ben. Yani ben illa kalsın demiyorum ama nasıl yapacağız bunu? Kimse bize gelmiyor şu anda bizim tanıdıklarımız var, sivil yapı denetimciler aradım. Allah rahmet eylesin dört tanesi ölmüş. Yok yani şu anda muhatap bulamıyoruz. En büyük eksikliğimiz burada koordinasyon yok yok yok. Ağır hasarlı mı, orta hasarlı mı, az hasarlı mı olduğunu öğrenmek istiyorum. Bana yol gösterecek birim istiyorum. Yani sağ olsun çok arkadaş geldi Türkiye çapında Ankara’dan, İstanbul’dan, İzmir’den bu yapı denetim ama muhatap bulamadık ve her arkadaşla arada sokakta buluşuyoruz ya, ‘abi bir şey olmaz bir daha gelecek, onlara itibar etmeyin’ nasıl bilmiyorum ne yapacağız yani? Varımız yoğumuzu çocuklarımızın geleceği için bir ev yaptırdık. O da meşhur olduk şu anda ne yapacağımızı bilemiyoruz. Güler misin ağlar mısın diye bir söz vardı ya, öyle bir şey olduk. Şimdi muhatap bulsak bize yön gösterecek bir birim olsa rahatlarız en azından psikolojik olarak rahatlarız. Şu anda rahat değiliz.”

 

Kaynak: anka