Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Say, İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nde; “Demokrasi tıpkı bilgisayar sistemleri gibi bazı açılardan hacklenmeye açık bir sistem. Bir şeye sorgulamadan inanma hastalığı olan insanların belli düğmelerine basarak onlar yanlış yönlendirilebiliyor… Yani Türkiye’nin önünde bir seçim var. Bir seçim var ama o seçimin konusu aslında bu. Bilim toplumu mu olacağız, bilimin dediğini mi yapacağız yoksa öbür türlüsünü mü? Geçtiğimiz yüzyılda yaşadıklarımız bize bu konuda ilham vermeli” dedi. Say, Ekşi Sözlük’e erişim engeli getirilmesini de eleştirdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen "İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi", üçüncü gününde "Yürüyüşe Davet" sloganıyla devam ediyor. 

Bilim insanları, akademisyenler, ekonomi uzmanları, siyasetçilerin katıldığı kongrede birçok farklı alanda Türkiye'nin sorunları ele alınıyor. 

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği'nde görev yapan Prof. Dr. Cem Say, bilişim teknolojisi ve bilimsel çalışmalar üzerine sunum yaptı.

Say’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

“NEVZAT BENİM ÖĞRENCİMDİ, ŞİRKETİNİ 600 MİLYON DOLARA SATTI: Boğaziçi mezunlarından bahsedeyim. Bizim hocalarımızın ve öğrencilerimizin bu işin neresinde olduğuna ve bu işin ne getirip, götürdüğüne dair fikir verebilir. Nevzat (Yemeksepeti’nin kurucularından Nevzat Aydın) benim öğrencimdi. Birkaç sene hep sınıfta kaldı. Gelmiyordu derse, meğerse şirket kuruyormuş. Neyse sonunda gelip çok düşük bir notla geçti. Sonra şirketini 600 milyon dolara satmış. Peak… Oyun şirketleri gerçekten çok iyi. Bu şirketlerin özelliği şu; bu ETİBANK’ın satılması gibi bir şey değil. Bunun satılması iyi bir şey. Çünkü sıfırdan üç yıl içinde bu genç onu kurmuş oluyor ve sonra yoktan var ettiği bu zenginliği dolara çevirmiş ve Türkiye’ye getirmiş oluyor.

EKŞİ SÖZLÜK FACEBOOK’TAN BEŞ SENE ÖNCE KURULMUŞ: Getir… 1,2 milyar dolara bir başka yabancı şirket almış. Şimdi değerlemesi 10 milyar dolar. Bunların hepsi Boğaziçi mezunu. Genel olarak bizim Türkiye’de bilgisayar öğrenen insanlar. Öte yandan Türkiye’nin bir de öbür tarafı var. Facebook 2004’ün şubat ayında kurulmuş bir şirket. Şu anda dünyanın en büyük şirketi. Bir sürü teknoloji bunun başının altından çıkıyor. Ekşi Sözlük ondan beş sene önce kurulmuş. Bunların çalışma mantıklarını düşünürsek, dünyada o tip şeylerin ilki. O Amerika’da olsaydı onu kuran adam bu Zuckerberg (Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg) olacaktı. O da Facebook olacaktı. Ama Türkiye’de olduğu için ne olmuş? 2011’den bir haber, Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, Ekşi Sözlük’ün kapatılması için kampanya başlattı, kurucusu tutuklansın diye şey başlattı. 2011’de Mehmet Baransu öyle yaparsa 2023’te Ekşi Sözlük’e ulaşmaya çalıştığınızda gördüğünüz manzara bu.

TOPLANTIDAYDIK YAPAY ZEKÂ… O ZAMAN ÖNCE TWİTTER’IN AÇILMASINI SÖYLEYELİM: Bu Türkiye’de şu haberle de karşılaştık, üstelik depremin üçüncü gününde. Ben Türkiye, yapay zekadan anlayanlar grubu gibi bir şeyin içindeydim, toplantıdaydım. Bu acil kurtarma çalışmalarına nasıl yardım edebiliriz diye, bir baktık Twitter kapatılmış. Yapay zekâ… O zaman önce Twitter’ın açılmasını söyleyelim. Aklımıza gelen en iyi fikir bu oldu.

AÇI, DÖRTGEN, ÜÇGEN… BU KELİMELERİ ATATÜRK DÜŞÜNÜYOR: Bu kitabı Atatürk oturup Çankaya Köşkü’nde yazıyor. Açı, dörtgen, üçgen… Bu kelimeleri Atatürk düşünüyor, çünkü daha önce müselles… ‘Bir mesellesin zavetiyanı, dahiliyatının mı ne… Bir üçgenin iç açıları toplamı demek için böyle Arapça bir tekerleme yapmanız gerekiyor ve öğrenciler anlamıyor müsellesin ne olduğunu. Babam bu fotoğrafın çekildiği sınıfta öğrenciymiş Sivas Lisesi’nde. Atatürk gidiyor geometri dersi veriyor. Pisagor teoremini ispatlıyor Cumhurbaşkanı. Onlar da anlıyorlar Türkçe. Bir de matematiği bilerek severek anlatıyor, ismi de matematik öğretmeni tarafından verilmiş Mustafa Kemal.

DEMOKRASİ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ GİBİ BAZI AÇILARDAN HACKLENMEYE AÇIK BİR SİSTEM: Sonra ama bizim ülkemizde başka bir şey oluyor. Birinci yüzyılın bir de öbür tarafı var. Demokrasi biliyorsunuz tıpkı bilgisayar sistemleri gibi bazı açılardan hacklenmeye açık bir sistem. Bir şeye sorgulamadan inanma hastalığı olan insanların belli düğmelerine basarak onlar yanlış yönlendirilebiliyor. Bu resmini gördüğünüz insan rahmetli hocamız Aydın Erel. ‘Ben bu trene binmem, sevdiklerimi de bindirmem’ diyen bir adam 2004’te. O zamana kadar yavaş giden meşhur demiryolundaki treni hızlandırılmış yapılım diye akıllara geliyor. Hiçbir şey değişmiyor, raylar değişmiyor, vagonlar değişmiyor. Sadece buna daha hızlı sürelim hızlandırılmış diyelim deniyor. Bir ay sonra 41 kişi ölüyor Pamukova faciası.

İhsan Ketin hocamız, 1937 Erzincan depreminden sonra eşek sırtında bütün Kuzey Anadolu’yu dolaşıyor. O zaman da seri şekilde depremler oluyor. İhsan Ketin hoca, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı keşfediyor. Dahası da var. ‘Türkiye’nin kuzeyinde bir kırık var. Ve orası Ankara’nın olduğu bölüm batıya doğru senede şu kadar hızda gidiyor. Bunun bu kadar gidebilmesi için altta da bir kırık olması lazım’ diyor. Ve bu maalesef son depremde kırılan fay hattının var olması gerektiğini mantık yürüterek anlıyor. 1970’te o da keşfediliyor. Tarih kitapları zaten Antakya’da korkunç şiddette iki deprem olduğunu yazıyor. Naci Hoca, yıllardır feryat ediyor. Sonra olanları görüyoruz.

BİLİMİN DEDİĞİNİ Mİ YAPACAĞIZ YOKSA ÖBÜR TÜRLÜSÜNÜ MÜ: Yani Türkiye’nin önünde bir seçim var. Bir seçim var ama o seçimin konusu aslında bu. Bilim toplumu mu olacağız, bilimin dediğini mi yapacağız yoksa öbür türlüsünü mü? Geçtiğimiz yüzyılda yaşadıklarımız bize bu konuda ilham vermeli.”

 

Kaynak: anka