Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Kalem Dümendibi Mahallesi'nde yaşamını sürdüren 60 aile, zorlu şartlarda çam balı üretmeye devam ediyor. Arıcı Emin Yalçınkaya, "Bizler bunları yaparken çeşitli zorluklarımız var. Bunların arasında konaklama zorlukları, nakliye, arının boş kabıydı, peteğiydi, bunların hepsi zorluklar içerisinde. Ürettiğimiz balın para etmeyişi sıkıntı. Bu maliyetler arasında nakliye masrafları, geçen sene mazot 17-18 liraydı bugün 42 lira. Ben arının yanından geleli daha 10 gün oldu. Ben nakliyeyi 40 bin liraya getirdim" dedi.

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Kalem Dümendibi Mahallesi'nde yaşayan 60 aile, zorlu şartlarda çam balı üretmeye devam ediyor. Kooperatif yöneticisi ve satış departman uzmanı Erdoğan Özüdoğru şunları söyledi:

"Arıcıların dertleri çok maliyet enflasyonu çok fazla. Enflasyonun karşısında hakkını alamayan bir fiyat politikası var. Bu konuda arıcı birlikleri çok zayıf. Örneğin İtalya'da bal üretiminin yüzde 80 marketlerde satılan arıcı kooperatiflerinden geçer. Türkiye'de maalesef böyle bir imkan yok. Çünkü kooperatiflerimizin ve birliklerimizin finansmana ulaşım güçlüğü var. Bu konuda devlet finansman sağlasa tüketici daha uygun şartlarla balı yemeye sahibi olacak. Arıcılarımıza mutlaka yakıt desteği verilmeli. Besleme desteği verilmeli. Arıcılık sadece bal işi değildir. Arıcılık Türkiye'de polinasyona yaptığı katkıdır."

"MISIR, BUĞDAY, ARPA  FİYATI AÇIKLANIYOR. ANCAK BALIN FİYATINI KİMSE SORMUYOR"

Arıcılıkla uğraşan Emin Yalçınkaya ise şunları söyledi:

“Biz arıcılıkla uğraşıyoruz. Biz Dümendibi Mahallesi'nde 60 aile bal üretimi yapıyor. Burada yaşayanların yüzde 90'ı şu anda arıcılıkla uğraşıyor. Bizler gezginci arıcılık yapıyoruz. Anadolu'nun çeşitli yerlerine arılarımızı nakil ediyoruz. Bu bölgedeki flora baharı bizi kurtarmadığı için, arı yetersiz geldiği için Anadolu'nun çeşitli illerine gidiyoruz. Arımızı orada geliştiriyoruz. Oralarda İyi kötü bal alabilirsek alıyoruz. Sonra buraya çam balı için geliyoruz. Bizler bunları yaparken çeşitli zorluklarımız var. Bunların arasında konaklama zorlukları, nakliye, arının boş kabıydı, peteğiydi, bunların hepsi zorluklar içerisinde. Ürettiğimiz balın para etmeyişi sıkıntı. Ülkeden normal arıcılık yapanlardan fazla, sahte bal üretimi yapanlar var. Bizler düzgün arıcılık yapmaya çalışıyoruz doğal arıcılık yapmaya çalışıyoruz. Bu maliyetler arasında nakliye masrafları, geçen sene mazot 17-18 liraydı bugün 42 lira. Ben arının yanından geleli daha 10 gün oldu. Ben nakliyeyi 40 bin liraya getirdim. Bu arı kış sezonuna girecek. Biz arının kışın doğadan yeterli bal flora bulamadığı için, nasıl koyunu- keçiyi hayvanı besliyorsan bunu da beslemek zorundayız. Bizlere arıyı beslememiz için destek lazım. Şurubuydu, şekeri, kekiydi... Ama bizim artık ulaşacak durumumuz yok.

Arı için boş kap yaptırıyoruz marangozlara. Geçen sene 300-400 liraydı bu sene bin lira oldu. Kışın buradan Bodrum'a göçeriz Aydın'a göçeriz. Bu nakliye artarak devam edecek. Türkiye'de her şeyin fiyatı açıklanıyor, balın fiyatı açıklanmıyor. Mısır açıklıyorlar, buğdayı, arpayı açıklıyorlar. Balın fiyatını kimse sormuyor. Fiyatlardan çok sıkıntımız var nakliyeden çok sıkıntımız var. Besleme konusunda çok sıkıntımız var.  Geçen sene bal 80 lira idi. Şimdi ise en fazla yüzde 2 artışla 90 lira 100 lira olsun. Kilo fiyatında 5- 10 lira artmamış. Diğer taraftan ise maliyetlerde yüzde 200 yüzde 300 artı."

"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARICILIĞI ETKİLİYOR"

Üreticinin kızı veteriner fakültesi 3 sınıf öğrencisi Şerife Yalçınkaya, "En büyük hastalıklarından biri parazit Varroa hastalığı bunların kurtulmaktan çok zor oluyor, ilaç masrafı var" dedi.

Gazetecilik öğrencisi olan diğer bir üretici ise "Ülkede her şeyde pahalılık gözlemlenirken bal olsun, polen olsun bunlarda hiçbir artış gözlenmiyor. Sadece bizim maliyetlerimizde bir artış var. Örneğin mazot artıyor, şeker artıyor. Maliyetler artarken bizim giderlerimiz de artıyor. Bize gelen para da ise bizler ürettiğimizi satamıyoruz. Bu bizim için çok büyük bir sorun. Geçen seneki bal fiyatı ile bu seneki bal fiyatı aynı. Raflarda bulunan balların işlenmiş balları görüyoruz. Örneğin çiçek balı bakıyorsunuz 2 sene geçmesine rağmen hala bal cam gibi. Bir katılaşma yok hiçbir şey yok. Gerçek bal ise mutlak ve mutlak özellikle çiçek balı kristalleşir. Gerçek bal artık az nadir bulunan bir şey oldu. Bizde olduğu halde Biz bunu diğerinde satamıyoruz. İklim değişikliği arıcılığı etkiliyor. Dünyayı kirlettik hep beraber cezasını çekiyoruz” dedi.

Hanife Yalçınkaya da "Ben eşimle birlikte çalıştım hep ona destek verdim. Bizim bütün bu önceliğimiz arı. Çocuklarla eşimin anlattığı gibi sıkıntılarımız çok büyük. Gerektiğinde yemenizden içmenizden kesiyorsunuz arıya bakıyorsunuz. Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri; biz balı değerinde satamıyoruz. Hiç arı görmeden bal üretiliyor vatandaşta bunu yiyor. Biz ise bu sorunları çeke çeke bal üretiyoruz ve satamıyoruz. Bu sorunlarından sonra artık bal yemek vatandaş için çok lüks oldu. İnanın artık gerçek arıyı arayıp bulmak gerçek balı arayıp bulmak çok zor. Her yerde gerçek bal bulunmaz” diye konuştu.

"MADENCİYE ÇOK BÜYÜK DESTEK VERİYORUZ, TARIM ALANLARI YOK OLUYOR"

Kooperatif yöneticisi ve satış departman uzmanı Erdoğan Özüdoğru şunları söyledi:

"Arıcıların dertleri çok maliyet enflasyonu çok fazla. Enflasyonun karşısında hakkını alamayan bir fiyat politikası var. Bu konuda arıcı birlikleri çok zayıf. Örneğin İtalya'da bal üretiminin yüzde 80 marketlerde satılan arıcı kooperatiflerinden geçer. Türkiye'de maalesef böyle bir imkan yok. Çünkü kooperatiflerimizin ve birliklerimizin finansmana ulaşım güçlüğü var. Bu konuda devlet finansman sağlasa tüketici daha uygun şartlarla balı yemeye sahibi olacak. Arıcılarımıza mutlaka yakıt desteği verilmeli. Besleme desteği verilmeli. Arıcılık sadece bal işi değildir. Arıcılık Türkiye'de polinasyona yaptığı katkıdır. Amerika'da bal üretmek için arı beslenmiyor. Sadece ve sadece polinasyon için arı besleniyor. Bunun içinde üreticiye kovan başına para veriliyor. Ormanları kesiyoruz. Madenciye çok büyük bir destek veriyoruz tarım alanları yok oluyor. Halen fosil yakıt diyoruz. Geçmişte kalan teknoloji ile elektrik üretilmeye çalışılıyor. Termik santraller olmadan önce Ören'in dibindeki yerde bile çam balı alınabilirken şu anda ise bin metre yüksekliğe çam balı alınabiliyor. Üretimden çekilen üretici bir daha geri dönmez. Geçmiş yıllarda Muğla'da 14 bin ton çam balı üretiliyordu. 2020 ve 2021 yıllarında bu olay çok düştü. 6.000 ton ve akabinde 2021 yılında ise 3 bin 500 tona kadar düştü. 2022 yılında yine 6 bin 500 tona çıktık ama yine de rakamlar çok düştü. Buna neden olarak da 2020 yılında ani bir iklim değişikliği oldu. 2021 yılında ise çok büyük orman yangınları yaşandı. Bodrum'un sınırından başlayıp Ören’e  kadar uzanan Fesleğen yaylası dahil Marmaris ve civarı da yandı. Bu da Muğla'nın balı neredeyse üçte bire düştü. Tarım ve Orman Bakanlığı Muğla ormanlarını koruması lazım. Madenciliğin ormanlara daha fazla zarar vermemesi lazım. Bunlara dikkat edilmez ise Basra böceğinden elde edilen balı yiyemeyeceğiz. Dünya için de önemli  Dünyayadaki üretimin yüzde 80 biz üretiyoruz.”

"TERMİK SANTRALLERİN ARICILIĞA VERDİĞİ ZARARLAR KAÇINILMAZ"

85 üyeye sahip olan Kooperatif Başkanı Mehmet Kıvrak, arıcıların yaşadığı sorunları şöyle anlattı:

“Arkadaşlarımızın ürettikleri balları bizler kooperatif aracılığıyla satmaya çalışan bir kooperatifiz. İnsanlar artık üretme duygularından vazgeçmek üzere. Sorunlar o kadar fazla ki. Üretiyoruz ürettiğimizi değerinde satamıyoruz. Şu anda iklimsel bir döngü içerisindeyiz. Geçtiğimiz yıllarda bir büyük yangın geçirdi. Bu da arıcın zarar gördüğü Basra alanları var. Basra üretiminde bulunan böcekler çok zarar gördü. Hiç çevremizde 50-60 kilometrelik alan içerisine 3 tane termik santral var. Bu santrallerin verdiği zararlar kaçınılmaz. Bu santrallerin etkisi bize 5-6 sene önce sene kadar bu kadar değildi. Şu anda üretici üretiyor ürettiğini satamıyor. Hayatımızı nasıl kazanacağımız konusunda artık gelecek nesillerin şüphesi var. Biz arıcılarımız gezginci arıcılık yapıyoruz. Burada flora etkisi kaybettiği an nerede çiçek var, arıcının da aradığı çiçek. Genellikle Afyon Konya, Sivas, Niğde, Kayseri ve civarına gidiyorlar. Arıcıya oradaki arı kolonisi güçlendirmek için gidiyor ve ağustosta çam balını almak üzere buraya geliyor bu döngü böyle sağlanıyor. Bir yerden bir yere giderken maliyetler o kadar arttı ki, gittiğin yerde yer parası var ilaç parası var ve diğer giderler var. Soğuk günlerde arı eğer ki bir şey bulamazsa mutlaka besleme yapmak zorundasın. Bu da şeker gibi maddeler var. Bu konuda maliyetler arttı fakat arıcılığın getirisi azaldı. Geçen sene balımızı toptancı 80 liraya alırken bu sene yüzde 10 artmış olsa 90 liraya alır.”

 

 

Kaynak: anka