Mimar Mehmet Çoban, ‘kentsel dönüşüm’ yasasının bazı maddelerinin alt metinlerinde gizli niyetler olduğunu savundu. Çoban, “Kentsel dönüşüm yasası altında ciddi bir mülksüzleştirme hamlesi yapılacak” dedi. 

TBMM’de kabul edilen ‘kentsel dönüşüm’ yasası tartışılmaya devam ederken mimar Mehmet Çoban, yasanın bazı maddelerinde gizli niyetler olduğunu öne sürdü. Çoban, afet riski taşıyan bölgelerde kentsel dönüşümü hızlandıran yasasının maddelerini değerlendirdi ve vatandaşların mağdur edildiğini, söz konusu yasanın aslında bir mülksüzleştirme planının parçası olduğunu savundu. 

İNSANLAR BAŞKA YERLERE GÖNDERİLİP YENİDEN BORÇLANDIRILACAK” 

Çoban, yasanın 21 maddesine ilişkin, polisin müdahalesine izin verilmesi, eve çilingirle girme hakkı tanınması gibi unsurların vatandaşları mağdur edebileceğine dikkat çekti. Çoban ayrıca, rezerv yapı alanı tanımının değiştirilmesinin, zamanında ev sahibi olabilmiş insanların kent içinde yaşama şansını ortadan kaldırabileceğini ve ciddi bir mülksüzleştirme hamlesi yapabileceğini vurguladı. Çoban, şunları söyledi: 

“İnsanlar başka yerlere gönderilecek ve yeniden borçlandırılacak. Borcunu ödemeyenlerin mülkleri de Hazine’ye geçecek. Kentsel dönüşüm kılıfına bürünmüş ‘rantsal’ dönüşüm ile vatandaşın çıkarıldığı bölgeye lüks binalar yapılacak. Belki bu kez yandaşlara dahi peşkeş çekilmeden, direkt olarak Körfez ülkelerinin vatandaşlarına göz kırpılacak. Tam anlamıyla mülksüzleştirme süreci başlayacak.” 

VATANDAŞ RİSKLERİYLE BAŞ BAŞA BIRAKILIYOR” 

Çoban, “Kentsel dönüşüm adı altında aslında vatandaşların haklarını göz ardı eden, mülkiyeti hedefleyen bir süreç yaşanabilir" dedi. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın lisanslandırdığı kamu kurumları ve üniversitelerin riskli yapı tespitine rağmen bu riskin mülk sahiplerine fatura edildiğini belirten Çoban, devletin vatandaşın kendi risklerini cebinden ödemesini istediğini ifade etti. Çoban, “Devlet, maliyetleri vatandaşın sırtına yükleyerek kendi riskleriyle baş başa bırakıyor” açıklamasında bulundu.  

Çoban, kentsel dönüşüm sürecinin ve uygulamalarının vatandaşların haklarını koruma açısından yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.