CEREN BALA TEKE

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Döne Gevher, “Türkiye, OECD ülkeleri arasında fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranının en yüksek olduğu ülkelerden. Neredeyse 10 kadından 4’ü şiddete maruz kalıyor. Bu en iyimser rakam. Şiddete maruz kalmamız sadece ücretli istihdamın içerisinde yer almamızla değil, muhafazakâr politikaların sonucunda karşı karşıya kaldığımız bir durum” dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Döne Gevher, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve OECD raporlarına dayanarak Türkiye’deki kadın istihdamını ve istihdama oranla kadın cinayetlerini ve kadına şiddet verilerini değerlendirdi. Gevher, şunları söyledi: 

“8 Mart 2023 hazırlıklarımız devam ediyor. Bugün 8 Mart’ı kutlayacağız. Dayanışma ve mücadele günü olan 8 Mart’ı tüm dünyadaki kadınlar için kutlayarak başlayacağım. Aynı zamanda 8 Mart hazırlıklarımız devam ederken kapitalist ataerkinin insanı ve doğayı hiçe sayan, sermayeyi ve rantı önceleyen politikaları sonucu, ihmaller zincirinin de içinde olduğu bir doğal afet yaşandı. Bu doğal afet sonucunda da on binlerce canımızı, insanımızı kaybettik. Onlarca kent yerle bir oldu. Doğasıyla, kültürüyle, içindeki tüm yaşamıyla bu ihmaller zinciri karşısında iktidarın ve bu sürecin mümessillerinin tamamen hesap verebileceği bir yargı sürecinin de işletilmesi gerektiğini söyleyerek başlamak istiyorum.

“KAMUDA GİTTİKÇE GÜVENCESİZLEŞEN BİR EMEK PİYASASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

8 Mart, emek açısından düşündüğümüzde KESK olarak bizler aslında kamuda gittikçe güvencesizleşen bir emek piyasasıyla karşı karşıyayız. Bununla ilgili bilgileri de almakta her dönem zorlanıyoruz. Siyasal iktidar her geçen gün emeği güvencesizleştirirken kendi siyasal anlamda kadrolaşmasını ve var olan örgütsüz bırakma halini de sürdürmeye devam ediyor. Bu anlamda kamuda kadın emekçiler üzerinden bir araştırma yapmak istediğimizde; Çalışma Bakanlığı’na çeşitli düzeylerde sorular da gönderdik. Cumhurbaşkanlığı İstatistik Kurumu’nda biriktiriliyor tüm veriler ve bu verilere ulaşmakta zorlanıyoruz. Neydi bunlar? Kamuda çalışan kadın, erkek istihdam oranlarını öğrenmek istedik. Yine kamuda çalışan kadın, erkek istihdam oranı içerisinde sözleşmeli çalışan, kadrolu çalışan, güvencesiz yani taşeron üzerinden çalışan emekçilerdeki cinsiyet oranlarını öğrenmeye çalıştık. Bunlara dair sorduğumuz sorulara da cevap alamadık.

“OECD ÜLKELERİ İÇERİSİNDE DE KADIN İSTİHDAMI EN DÜŞÜK OLAN ÜLKE TÜRKİYE”

Kamuda güvencesizlik her geçen gün arttırılıyor. Model işveren olması gereken kamu aslında model işveren olmanın ötesinde güvencesiz, asgari ücret altında çok sayıda emekçiyi çalıştırıyor. Bu emekçiler içerisinde de kadın oranı oldukça fazla. Genel olarak ve TÜİK verilerine baktığımızda; Hane Halkı İşgücü Araştırması yeni açıklandı. Buna göre 15 ve üzeri yaştaki istihdam edilenlerin oranının yüzde 45,2 olduğu görülüyor. Ama bu oran kadınlara baktığımızda kadınlarda yüzde 28, erkeklerde ise yüzde 62,8 gibi bir oranla ücretli istihdam içerisinde kadın istihdamının ne kadar az olduğunu da karşımıza çıkarıyor. OECD ülkeleri içerisinde de kadın istihdamı en düşük olan ülke Türkiye. Bu da aslında bunun bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Yine yarı zamanlı çalışmaya baktığımızda da yarı zamanlı çalışanlar içerisinde kadınların oranı yüzde 16,4 erkeklerin ise yüzde 57 olduğunu görüyoruz. Bu aslında bize toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü ve muhafazakâr politikaların sonucu olarak kadının yeniden üretim, ev içi, çocuk, yaşlı ve engelli bakımı üzerinden değerlendirilen emeğinin görmezden gelinmesi ve ücretli emek içerisinde de daha az paya sahip olmasını da ortaya çıkarıyor. Yarı zamanlı, güvencesiz işlerde çalışan kadınlar emeklilik haklarından yoksun, geleceksiz, erkeğe bağımlı hale getiriliyor. Tüm bunların içerisinde şiddete daha fazla maruz kalıyor.

“SADECE 2022 YILINDA 327 KADININ ERKEKLER TARAFINDAN KATLEDİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”

Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini her geçen gün arttığı ülkemizde; sadece 2022 yılında 327 kadının erkekler tarafından katledildiğini görüyoruz. Bu sadece katliamla açıklayacağımız bir rakam değil. Bunun ötesinde erkek şiddetine maruz kalan kadın sayısı da her geçen gün artıyor. Yine Türkiye, OECD ülkeleri arasında fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranının en yüksek olduğu ülkelerden. Neredeyse 10 kadından 4’ü şiddete maruz kalıyor. Bu en iyimser rakam. Şiddete maruz kalmamız sadece ücretli istihdamın içerisinde yer alamızla değil, muhafazakâr politikaların sonucunda karşı karşıya kaldığımız bir durum.

“BUGÜN DE DAYANIŞMA ÇADIRLARINDAN, MOR ÇADIRLARDAN ÇIKARAK MOR ALANLARDA BULUŞACAĞIZ”

İktidar maalesef geçen seneyi düşündüğümüzde İstanbul Sözleşmesi’nin feshi için açılan davaların reddiyle de karşı karşıya kaldık. 6284 var ama etkin uygulanmıyor. Uygulanması için bir çalışma da yürütülmüyor. Hem istihdamda hem de yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıya kaldığımız bu koşullarda kadınlar tüm öfkeleriyle, isyanlarıyla alanlarda olmaya; dayanışmayı örmeye, birlikte mücadele etmeye ve yarının kurucusu, öznesi olma konusunda iddiasını da sürdürüyor. Bugün de dayanışma çadırlarından, mor çadırlardan çıkarak mor alanlarda buluşacağız. Gece yürüyüşlerinde bir araya geleceğiz. Kadının isyanını, öfkesini, yeniden yaşamı kurma iddiasını hep birlikte dile getireceğiz. Mücadeleyi iş yerlerimizde, sokaklarda, meydanlarda, çadırlarda ve her yerde örerek yarının daha güzel, kadınlar için yaşanabilir, daha eşit ve özgür bir ülke için de ısrarcı olacağız.”

 

Kaynak: anka