Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Döne Gevher, deprem bölgelerindeki kadınlarla çok yönlü bir çalışma yürüttüklerini belirterek, “2-5 Mart’ta Hatay, İskenderun, Adıyaman, Pazarcık/Narlı, İslahiye, Malatya’da kadından kadına dayanışmayı örüyoruz. 8 Mart günü tüm illerde en geniş kadın platformları ile iktidarın patriarkal politikalarına karşı ‘öfkemizle, isyanımızla, kadın dayanışmasını örüyor yaşamı yeniden kuruyoruz’ diyerek alanlarda olacağız. 8 Mart’ta isyanımızı yükselteceğiz” dedi.

KESK Kadın Sekreteri Göne Gevher, sendika üyesi kadınlarla birlikte “8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” dolayısıyla afet bölgesindeki depremzede kadınlarla ve tüm illerde yapacakları çalışmalarla ilgili bugün sendika Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Gevher, konuşmasının başında 6 ve 20 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenlere ve yakınlarına başsağlığı diledi. Gevher şunları söyledi:

“YAŞANAN KAYIPLAR KAPİTALİZMİN DOĞA VE İNSAN DÜŞMANI POLİTİKALARININ BİR SONUCU”

“Kadınlarının dayanışma ve mücadeleyi örgütledikleri renkleriyle, sözleriyle eylemleriyle bir araya geldiği isyanını eyleme dönüştürdüğü 8 Mart hazırlıklarımızın devam ettiği tarihlerde 6 Şubat günü 11 ili kapsayan, 20 Şubat günü Samandağ merkezli depremler yaşadık. Kapitalist ataerkinin rantı önceleyen insanı ve doğayı hiçe sayan politikaları on binlerce yaşamı sevdiklerinden, bizlerden kopardı. Siyasi iktidarın doğal felaket diyerek kendi sorumluluğunu görmezden gelen, tüm sorumluluğu doğaya atan, kader ile açıklayan tutumuna karşı bizler yaşanan kayıpların kapitalizmin doğa ve insan düşmanı politikalarının bir sonucu olduğunu, bu haliyle sürdürülebilir olmadığını söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz.

“BU YIL 8 MART’A DEPREMİN AĞIRLIĞI İLE GİRECEĞİZ”

Merkez üstü Pazarcık ve Elbistan olan ve tüm ülkeyi derinden etkileyen yıkıcı iki depremin ardından öncelikli etkilenen illerde bulunanlar başta olmak üzere, zor günler yaşamaktayız. 11 ili kapsayan ve yaklaşık 16 milyon insanı etkileyen depremlerin sonucunda, on binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan evsiz kaldı ve geriye kalan milyonlarca insanın ruhsal durumlarında ise ağır travmalar bıraktı. Bu yıl, Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olan 8 Mart’a, etkilerinin hala sürdüğü ve uzun yıllar da sürmeye devam edeceği bu depremin ağırlığıyla, ataerkil kapitalist ülke düzeninin hayatlarımıza her anlamda kastettiği, yaşamlarımızın iktidar ve sermaye nezdinde hiçbir şey ifade etmediği bilinci ve öfkesiyle giriyoruz.

“ENKAZA DÖNEN KENTLERDEN SAĞ KURTULABİLEN KADINLAR BİR TARAFTAN DA GÜVENLİK ENDİŞESİ YAŞAMAKTA”

Milyonlarca insanda derin acılar bırakan Maraş depreminin etkileri, savaşlarda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar üzerinde daha ağır yaşanıyor. Başta AKP iktidarının kapitalist politikaları olmak üzere, sermayenin, kentsel rantın, liyakatsizliğin, insan hayatını hiçe sayan imar uygulamalarının sebep olduğu bu büyük yıkımın sonuçları, zaten yoksulluk kıskacında, etnik ve dinsel olarak ayrımcılığa uğrayan, bölgesel eşitsizliğe, savaşa, emek sömürüsüne ve ataerkil şiddete en çok maruz kalan kadınları daha derinden etkiliyor. Enkaza dönen kentlerden sağ kurtulabilen, yakınlarını kaybetmenin ağır travmasını yaşayan kadınlar bir taraftan da güvenlik endişesini yaşamakta, göçe, yoksulluğa, salgın hastalıklara ve şiddet riskine karşı en savunmasız toplumsal kesimi oluşturmakta. Büyük bir felakete ve insanlık dramına sebep olan iktidar ve kurumları ise kadınlara ve çocuklara reva gördüğü gerici politikalarını hemen uygulamaya koymaktan geri durmuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı depremzede çocukların evlat edinenle evlenme engeli bulunmadığına dair tecavüz ve istismarı meşrulaştıran fetvalar verirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kimsesiz kalan çocukları yurtlarda ve okullarda adları taciz, tecavüz, istismar ve şiddet ile anılan tarikat ve cemaatlere teslim etmekten utanmıyor.

“YAŞANAN DEPREMİN KADINLAR İÇİN YAŞAMIN HER ALANINDA GÜVENCESİZLİĞİ, BAKIM YÜKÜNÜ, ŞİDDETİ ARTTIRACAĞI AŞİKÂR”

AKP-MHP iktidar bloğunun neoliberal politikalarının iş yerlerinde yarattığı güç eşitsizlikleri yaşanan depremle birlikte artarak devam edecek. Türkiye, dünyada kadın işsizlik oranının en yüksek olduğu, kadın yoksulluğunun en fazla ve kadın istihdamının en düşük olduğu ülkelerden biriyken depremle birlikte bu daha da derinleşerek devam edecek. Yaşanan depremle birlikte derinleşen eşitsizliklere eşlik eden yoksulluk toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle de birleşince önümüzdeki sürecin kadınlar açısından yaşamın her alanında güvencesizliği, bakım yükünü, şiddeti arttıracağı aşikâr. Bu süreç önümüze daha fazla örgütlenme, daha fazla mücadele etme ve daha fazla dayanışma sorumluluğunu bizlere yüklüyor.

“BASKICI VE ÇÜRÜMÜŞ AKP-MHP İKTİDAR BLOĞUNA KARŞI KADIN MÜCADELEMİZİ YÜKSELTECEĞİMİZİN SÖZÜNÜ VERİYORUZ

Savaşın, yoksulluğun, cinsiyet eşitsizliğinin ve muhafazakar politikaların sonucu neredeyse her gün bir kadının katledildiği, LGBTİ bireylerin her türlü şiddete maruz bırakıldığı, haklarını savunanların cezaevlerinde rehin tutulduğu, kadın emeğinin rekabetçi, güvencesiz, esnek ekonomi politikaları dayatılarak sömürüldüğü, kadınların hukuksal haklarının gasp edildiği, kadını sadece aile ile tanımlayan, onu toplumsal alandan dışlayan gerici- ataerkil politikaların dayatıldığı, kadını güçsüzleştiren ve erkek şiddetine karşı savunmasız bırakmayı amaçlayan bu baskıcı ve çürümüş AKP-MHP iktidar bloğuna  karşı kadın mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü veriyoruz. 

“2-5 MART’TA DEPREM BÖLGELERİNDE KADINDAN KADINA DAYANIŞMAYI ÖRÜYORUZ, 8 MART’TA DA İKTİDARIN PATRİYARKAL POLİTİKALARINA KARŞI ALANLARDA OLACAĞIZ”

Bu temelde 8 Mart’a yaklaşırken, depremden etkilenen kadınların ihtiyaçlarını rahatça ifade edemediklerini de gözeterek, deprem bölgelerinde KESK Kadın Koordinasyon Çadırları üzerinden çok yönlü bir çalışmayı örgütlüyoruz. Bu çalışma kapsamında, 2- 5 Mart tarihlerinde Hatay, İskenderun, Adıyaman, Pazarcık/Narlı, İslahiye, Malatya’da kadından kadına dayanışmayı örüyoruz. 8 Mart günü tüm illerde en geniş kadın platformları ile iktidarın patriarkal politikalarına karşı ‘Öfkemizle, isyanımızla, kadın dayanışmasını örüyor yaşamı yeniden kuruyoruz’ diyerek alanlarda olacağız. İktidarın güvenli yaşam alanları yerine güvenlikçi politikalarını hayata geçirdiği bu süreçte, 8 Mart’ta isyanımızı yükselteceğiz ve tüm kadınlar alanlarda inadına kapitalizme, patriyarkaya karşı yaşasın kadınların uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü, yaşasın 8 Mart, yaşasın kadın mücadelesi demeye devam edeceğiz.”

 

 

Kaynak: anka