KERİM UĞUR

İzmir’de 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında sivil toplum kuruluşları ve çevre dernekleri farkındalık yürüyüşü düzenleyerek çevre sorunlarına dikkat çekildi.

5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında Konak Kent Konseyi, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve sivil toplum kuruluşları bugün farkındalık yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşün sonunda basın açıklaması gerçekleştirildi.

Grup adına basın açıklamasını Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu yaptı. Mumcu şöyle konuştu:

“5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutlamıyoruz. Kentlerimizde, yaşam alanlarımızda çevre sorunlarına, ekolojik yıkıma dikkat çekiyor, mücadele çağrısı yapıyor, “Ekolojik Yıkıma” karşı direniyoruz. Dünya genelinde atık yönetimindeki eksiklikler denizlerde, toprak ve tatlı sularında kirliliğe neden olan plastik atıklar küresel bir sorun haline geldi. Mikro plastiklerin besin zincirindeki yolculuğu sofralarımıza kadar uzanıyor ve doğal yaşam ile birlikte sağlığımızı tehdit ediyor. Ülkemizde ise atıklarımızı ayrıştırarak toplayamazken, atık ithalatı yapmaya devam ediyoruz. Bugün yüzeysel ve yeraltı su varlıklarımız, toprağımız, havamız kirlenmiş durumda. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları giderek artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar azaldı. Var olanlar da çarpık kentleşmenin ve sermayenin saldırısı altında. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji vb. yatırımlarla amaç dışı kullanılıyor. Ormanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile madencilik, sanayi, enerji turizm, konut gibi faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Özellikle son yıllarda; çılgın projeler, faaliyetler, izinler ile ülkemizin hemen her yerinde doğamız ve yaşamımız talan ediliyor. Bütün bunlara ek olarak, Çernobil ve Fukuşima felaketlerini görmezden gelerek Nükleer Santral Macerasına sürükleniyoruz."

Mumcu açıklamanın sonunda asbest tehlikesine de dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:

“Sayısını tam olarak söyleyemediğimiz, yüz bine yakın insanımızı yitirdiğimiz Şubat depremi ile yıkılan binlerce konuttan saçılan asbestin tehdidi altındayız. Yalnız deprem bölgeleri değil, bilinçsiz, özensiz kentsel dönüşüm sonucu gün yüzüne çıkan asbest ve tozların öldürücü etkisi bizleri çepeçevre sarıyor. Bizler çevre sorunlarının yaşamdan, toplumsal sorunlardan ayrılamayacağını biliyoruz. Çevre mücadelesinin aynı zamanda bir yaşam mücadelesi, hak mücadelesi, emek mücadelesi, adalet mücadelesi, demokrasi mücadelesi olduğunu biliyoruz. Bu mücadele içerisinde bilim, mühendislik ve planlama ışığında kamu ve halkın yararına, kentimizde, ülkemizin her köşesinde varız, var olacağız”

Kaynak: anka