HDP’nin, “Olası depremlere karşı alınabilecek önlemlerin belirlenmesi” amacıyla verdiği Meclis Araştırma Önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi. HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, “Yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli korkunç depremin arkasından baktığımızda ne öncesinde önlendi ne esnasında yardım gönderildi ne sonrasında el uzatıldı. Bu asrın felaketi diye aktarılan şey asrın yüzsüzlüğüyle toplumda normalleştirilmeye çalışıldı” dedi.

HDP’nin, “Olası depremlere karşı alınabilecek önlemlerin belirlenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığına verdiği Meclis Araştırma Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak bugün Genel Kurul’da görüşülme önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önergenin gerekçesini açıklayan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay şunları söyledi:

“TÜRKİYE HER TARAFTAN DEPREMLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIMIZ BİR NOKTADA”

“Türkiye her taraftan depremle karşı karşıya kalacağımız bir noktada. Fay hattı üzerine kurulu kentlerimiz var ve bu bugün öğrendiğimiz bir şey değil. Bu ülkeyi 20 yıldır yöneten AKP iktidarı, Erdoğan rejimi ne yazık ki önceliği insan ve yaşam olmayan bir anlayışla; önceliği rant, kar, kasaları doldurmak, sermaye biriktirmek olduğu için toplum, doğa, ekoloji bir kenara bırakıldı. Kentlerin güvenli kentler olması bir kenara bırakıldı ve rantsal bir dönüşüm için son dönemlerde harcandı. Yüz bini aşkın yurttaşımız ölüme sürüklendi, çok sayıda yurttaşımız yaralandı, evsiz, hiçbir şeysiz kaldı.

Nüfusun yüzde 98’i birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yaşıyor. MTA’nın yaptığı çalışmalara göre 18 kent merkezi, 80’ini aşkın ilçe, 500’ü aşkın köy doğrudan fayın üzerinde bulunuyor.  Marmara depremi eli kulağında her an gelebilir. İstanbul’da iyimser bir beklentiyle 200 bine yakın bina yıkılacak. 20 yılda kaç bina kentsel dönüşüme uğratıldı? İstanbul depremi tehlike ve riski etüdü 2002’de yapıldı, İstanbul deprem master planı 2003’te yapıldı, İstanbul sismik mikro bölgelemesi 2011’de yapıldı. Bu araştırmalar İstanbul’un deprem tehlikesini, zemin hareketini, heyelan bölgelerini, sıvılaşmayı, tsunamiyi pek çok şeyi inceledi. Bu kağıtların üzerindeki hiçbir bilgi hayata geçirilmedi. Kıyılar dolduruldu, acil tahliye barınma alanları sel taşkın yerlerine imarlar verildi, kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme çevrildi ve milyonlarca insanın hayatı risk altında.

“ASRIN FELAKETİ DİYE AKTARILAN ŞEY ASRIN YÜZSÜZLÜĞÜYLE TOPLUMDA NORMALLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILDI”

Yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli korkunç depremin arkasından baktığımızda ne öncesinde önlendi ne esnasında yardım gönderildi ne sonrasında el uzatıldı. Bu asrın felaketi diye aktarılan şey asrın yüzsüzlüğüyle toplumda normalleştirilmeye çalışıldı. Utanç verici bir tablo. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın bu ölümlerde direk dahili olduğu halde, imzası olduğu halde önlem almayarak, çözüm üretmeyerek toplumu ölüme sürüklediği halde istifası da yok, yargılanması da yok.

Mutlaka vakti geldiğinde bu önlemi almayan herkesin, bütün siyasi sorumluların da hesabını soracağımızı burada bir kere daha vurgulamak istiyorum. Bu bitmemiş gibi bir de depremin arkasından büyük bir sağlık felaketine imza atılıyor, Erciyes Dağı büyüklüğünde bir enkaz kalkacak depremin arkasından. Tabii ki felaketler bitmiyor, molozlar var, enkaz var, asbest tehlikesi var. Asbest minerali saçın binde 1’i büyüklüğünde, kıvrımlı, soluduğumuz zaman, 1 tanesi bile ciğerimize gittiği zaman o çeperde kanser yaratan, son derece tehlikeli bir atık ve bu asbest atığına karşı bakıyoruz hangi önlem alınmış? Hiçbir önlem alınmıyor.

“BİR AN ÖNCE TEDBİR ALINMASI LAZIM FAKAT HİÇBİR TEDBİR ALINMIYOR”

Günlerdir haykırıyoruz, uzmanlar haykırıyor, biz milletvekilleri önerge veriyoruz, soru önergesi veriyoruz, bir an önce tedbir alınması lazım fakat heyhat hiçbir tedbir alınmıyor, üstelik skandal üstüne skandal, Hatay Milleyha Kuş Cenneti'ne bu molozlar dökülüyor. Yine, çadır kentin hemen yanına molozlar dökülüyor, helikopterler uçuşuyor o molozların, enkazın üzerinden, tozlar kalkıyor, çadır kentteki insanlar, köylüler bunları soluyor. Yine, Malatya'da köylüler Mamurek bölgesine köylerin hemen yanına bu enkazların atıldığını söylüyorlar ve âdeta yeni ölümler, yeni sağlık felaketlerine imza atılıyor.”

“KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ BİZLERE GÖSTERDİ Kİ AFET YÖNETİMİ VE ORGANİZASYONU MAALESEF YETERSİZ KALMIŞTIR”

İYİ Parti adına söz alan İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz şunları kaydetti:

“2020 yılında İstanbul’da olası bir 7,5 büyüklüğündeki depreme karşı önlemler alınması ve halkımızın deprem bilincinin geliştirilmesiyle ilgili araştırma önergesi vermiştim. Biz felaketler olduktan sonra değil, olmadan önce önlem almayı hedefleyen bir siyasi kadroyuz. Yine, bu kürsüden Allah korusun, İstanbul’da olası büyük bir deprem olmadan önce bütün ihtimaller göz önünde bulundurularak gereken önlemlerin alınmasını tekraren vurguluyoruz. Biz bu çatı altında tarihe ve milletimize olan sorumluluğu yerine getirmek için bunları belirtiyoruz.

Kahramanmaraş depremi bizlere gösterdi ki afet yönetimi ve organizasyonu maalesef yetersiz kalmıştır. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman gibi illerimizde bu denli yetersiz olan afet yönetiminin 20 milyonluk bir nüfusu olan İstanbul gibi bir şehirde nasıl bir organizasyon ve yönetim gerektiğini lütfen tezahür etmeye çalışalım. İstanbul hem sanayi hem istihdam hem de kültürel açıdan Türkiye'nin kalbidir. İstanbul’da gerçekleşecek büyük bir depremin yaşatacağı yıkımın telafisi çok güç olacaktır.

“HÜKÜMET ARTIK İPE UN SERMEYİ BIRAKMALIDIR”

Hükümet artık ipe un sermeyi bırakmalıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı deprem raporuna göre İstanbul genelinde incelenen 1 milyon 166 bin 453 bina bulunuyor. Depremde bunlardan 13 bin 497’sinin çok ağır hasarlı, 34 bin 336’sının ağır hasarlı, 16 bin 512’sinin orta hasarlı, 301 bin 524’ünün ise hafif hasarlı olması öngörülüyor. Rapora göre, orta ve üstü hasarlı binaların onarılması yerine yıkılıp yeniden inşa edilmesi daha uygun olacaktır. En çok can kaybı Bağcılar, Bahçelievler, Küçükçekmece’de öngörülüyor. Bütün bu senaryolar dâhilinde olası İstanbul depremine karşı alınacak önlemler, kurtarma planları ve enkazlara ulaşma stratejileri, yaralıların tedavi noktaları ve kurulacak çadırların hazırda bulunması, bekletilmesi gerekmektedir. Biz, birçok hazırlığın yapılarak İstanbul depremi olacakmış gibi hazırlanmalıyız. Depremi önleyemeyiz ama önlemlerini alarak hayat kurtarabiliriz.

“YÜZDE 70’İNDEN FAZLA BİR ALAN BİR VE İKİNCİ DERECEDE DEPREM RİSKLİ BİR BÖLGE”

CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ise şunları söyledi:

“Ülkemiz bir deprem ülkesi. Bilimsel bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Yüzde 70’inden fazla bir alan bir ve ikinci derecede deprem riskli bir bölge. Bu, yaklaşık 60 milyonu aşan bir nüfus deprem riskli bölgede yaşıyor anlamına gelmektedir. Deprem riskinin olduğu en önemli, sorunlu ilimiz tabii ki ülke nüfusunun dörtte 1’inin yaşadığı İstanbul ve diğer tüm riskli bölgelerimizin depreme dirençli hâle getirilmesi; deprem öncesinde, esnasında ve sonrasında gerekli tüm tedbirleri almış olmamız gerekmekteydi ancak deprem sonrası karşılaştığımız acı tablo ve gerçeklik. Maalesef bu gerçeklik sonrası tekrar tekrar eksiklikleri sorguluyoruz.

Öncesinde de yaşadığımız Gölcük, Elâzığ, Bayraklı depremleri sonrasında hiçbir önlem alınmadı. Yapı stokumuz güçlendirilmedi, zemin etüdü çalışmaları yapılmadı, göç ve nüfus artışı planlanmadı. Doğa, çevre, yeşil kentleşme, güvenli yapılaşma öncelenmedi. Plansız kentleşme ve çok katlı yapılaşma maalesef çığırından çıktı. Denetimsiz, cezasız, yasal yaptırım olmadan İstanbul ve şehirlerimiz betona dönüştürülmeye devam etti.

“TÜM İSTANBULLULAR MAALESEF KORKU İÇİNDELER”

İstanbul maalesef büyük müteahhitlerin kazanç kapısı, plansız kentleşme ve kentsel rantın merkezi oldu, kontrolsüz bir nüfus yoğunluğu var ortada. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Deprem Seferberlik Planı öncesi yapmış olduğu bilimsel çalışmalarda çok önemli veriler var ve 7,5 şiddetinde bir deprem İstanbul’da çok ağır bir tabloyu karşımıza çıkaracak ama biz ne yaptık? Bu bilimsel gerçeklik ortadayken İstanbul’a ihanet itirafında bulunanların gerek İstanbul’da gerekse yirmi yıllık iktidar dönemlerinde bilimden uzak, sadece rant ve kâr odaklı, plansız beton yığınına çevirdikleri kentlerimizde benim de seçim bölgemde yer alan ve çok riskli bölgeler olan Esenyurt, Bağcılar, Bahçelievler, Güngören gibi ilçelerde hem yaşayanlar hem de tüm İstanbullular maalesef korku içindeler.

Güvenli barınma imkânlarını maalesef bireysel çabalarıyla sağlama çabasında vatandaşlarımız şu an. Şu an İstanbul'da sadece konutlar değil, okullar, hastaneler, kamu binaları, bilimsel hazırlıktan çok uzaktalar. İstanbul'da insanları güvenli binalarda yaşatmak bir yana, deprem öncesi hazırlıklı önlem almak bir yana, maalesef, nefes alacak yer bırakmadınız. Biz hep bu uyarıları yaptık, önergeler verdik ve ancak bu iktidarın önceliği Kanal İstanbul oldu.

“MAALESEF, DEPREM ÖNCESİ HAZIRLIKLARA ÖNCELİK VERİLMEDİ İSTANBUL'DA”

Maalesef, deprem öncesi hazırlıklara öncelik verilmedi İstanbul'da. Komisyonlar kuruldu, Bayraklı depremi sonrası 2020 yılı Kasım ayında bir komisyon kuruldu. Peki, bu komisyonun ortaya koyduğu önerilerden hangisi deprem açısından riskli olan bölgelerde ve İstanbul'da uygulandı ve hayata geçirildi? Böyle bir çalışma yapılmışken neden önlemler alınmadı? Arama, kurtarma, yardım, acil müdahalelerdeki eksiklikler, işte, kurumların koordinasyonsuzluğu, hazırlıksızlığı, ulaşım, iletişim sorunları, deprem toplanma alanlarının olmayışı, tam bir vasatlık ile tüm yönleriyle ortaya çıktı bu Kahramanmaraş depreminde.”

 

Kaynak: anka