Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, 'Sürdürülebilirlik Stratejisi ve Eylem Planı' belgesini tamamladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, Avrupa Birliği'nin (AB) tüm politikalarını yeşil dönüşüm zeminine oturttuğunu belirterek, "Hazır giyimde halen AB’nin üçüncü büyük tedarikçisiyiz. Bu büyük pazarda önemli bir yerimiz olmakla birlikte vazgeçilmez değiliz. Hazırlıklarımızı bu gerçeği aklımızda bulundurarak yapmalı, altyapımızı hızla dönüştürmeliyiz" dedi.

Katma değerli üretimi, istihdama katkısı ve ihracatı ile Türkiye'nin stratejik sektörleri arasında yer alan hazır giyim ve konfeksiyon, 'Yeşil Mutabakat'a uyum sürecinin yol haritası niteliğindeki 'Sürdürülebilirlik Stratejisi ve Eylem Planı' belgesini tamamladı. Altı ana başlıkta 40 eylemden oluşan belge, bugün İstanbul'da düzenlenen toplantıyla açıklandı.

TİM ve İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe'nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Başkanı Recep Burak Sertbaş, Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı Nüvit Gündemir, Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin, Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkan Yardımcısı İbrahim Uzunoğlu, alım gruplarının tepe yöneticileri ile sektör temsilcileri katıldı.

Tanıtım toplantısında konuşan Mustafa Gültepe, Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 40'ından fazlasını AB ülkelerine yaptığını, hazır giyim ve konfeksiyonda oranın yüzde 60'ı geçtiğini hatırlattı. Bu bakımdan hazır giyim ve konfeksiyon sektörü açısından AB ülkelerinin büyük önem taşıdığını belirten Gültepe, şunları söyledi:

“SIFIR KARBON HEDEFİNE SEKTÖRÜ HIZLA HAZIRLAMAK ZORUNDAYIZ: AB, 2019 yılının aralık ayında, salt bir iklim politikası olarak değil; aynı zamanda ekonomik bir dönüşüm programı olarak da kurguladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı açıkladı. Tüm politikalarını yeşil dönüşüm zeminine oturtan AB’nin aldığı bu kararları küresel rekabetçiliğimizi korumak için de yakından takip etmek zorundayız. AB ülkeleri coğrafi yakınlığı ile ihracatımız için hayati önem taşıyor. Özellikle hazır giyimde bu büyük pazarın başka bir alternatifi yok. Dolayısıyla 2050’de sıfır karbon hedefine sektörü hızla hazırlamak zorundayız.

BU BÜYÜK PAZARDA ÖNEMLİ BİR YERİMİZ OLMAKLA BİRLİKTE VAZGEÇİLMEZ DEĞİLİZ: Biz hazır giyim ve konfeksiyonda kilogram birim değeri 40 dolara, yıllık ihracatımızı 40 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Hedefe ulaşmak için tasarımlı, inovavatif ve markalı üretimi artırmanın yanı sıra yeşil üretim kapasitemizi maksimum düzeye çıkarmak durumundayız. Çünkü AB merkezli her dört firmadan üçü 2030’a kadar sürdürülebilirlik temelinde tedarik zincirini yeniden yapılandıracak. Tekstil ürünlerinde uzun ömürlü, geri dönüştürülebilir ve tehlikeli kimyasallardan arındırılmış olma şartı aranacak. Hazır giyimde halen AB’nin üçüncü büyük tedarikçisiyiz. Bu büyük pazarda önemli bir yerimiz olmakla birlikte vazgeçilmez değiliz. Hazırlıklarımızı bu gerçeği aklımızda bulundurarak yapmalı, alt yapımızı hızla dönüştürmeliyiz.

YEŞİL DÖNÜŞÜM İÇİN FİNANSMAN DESTEĞİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR: Hazır giyim endüstrimizin sürdürülebilirlik konusunda tamamlanan ve devam eden projeleri var. Yeşil dönüşüm için finansman desteği hayati önem taşıyor. İHKİB’in hazırladığı projelerle AB’nin hibe desteklerinden etkin bir şekilde yararlanıyoruz. İkisi ayrılmaz bir bütün olan tekstilin ardından hazır giyim ve konfeksiyonun sürdürülebilirlik stratejisini netleştirmesiyle birlikte bütünü şimdi tamamladık. Sektör için yol haritası niteliği taşıyan bu belgedeki eylemlerle 40 milyar dolarlık ihracat hedefimizi çok daha kısa sürede yakalayacağımıza inanıyorum. Bu belgeyle özellikle yeşil üretim konusunda Avrupalı iş ortaklarımıza da çok güçlü bir kararlılık mesajı vermiş olacağız.”

İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Hazır Giyim Sektörü Ortak Sürdürülebilirlik Komite Başkanı Mehmet Kaya da konuşmasında hazır giyim tedarik zincirinde Türkiye’nin elyaftan son ürüne tüm bileşenlerin tamamlandığı ender ülkelerden biri olduğunu vurguladı. Kaya, Türkiye’nin aynı zamanda tasarım gücüyle, kalitesiyle, hedef pazarlara yakınlığı ve güçlü̈ tedarikçi altyapısıyla kadar rakiplerinden ayrıştığını hatırlattı. Mevcut artıların yanına sürdürülebilirliğin de eklenmesinin şart olduğuna dikkat çeken Kaya, şunları söyledi: 

ORTAKLIK ZİNCİRİNİN VAZGEÇİLMEZ BİRİMİ OLMALIYIZ: Biz ortaklık zinciri yaklaşımı ile yeşil dönüşüm sürecini fırsata çevireceğimize inanıyoruz. Tedarik zincirinde herhangi bir halka olmaktansa ‘ortaklık zinciri’nde vazgeçilmez bir birim olmalıyız. Burada ‘uygunluk’, ‘rekabetçilik’ ve ‘sürdürülebilirlik’ kriterleri öne çıkıyor. Çevresel, sosyal ve yönetsel açıdan tam ve uygun, fiyat performans bakımından rekabetçi olmamız, sürdürülebilirlik uyumunu tamamlamamız gerekiyor. Bu standartları birileri talep ettiğinden değil, sorumluluğun tarafı olduğumuz için sağlamak durumundayız. Sürdürülebilirlik stratejimizi ve eylem planımızı işte bu anlayışla hazırladık. Çalışmaya tüm paydaşlarımızın katkısı çok önemliydi. Biz de katılımcı, kapsayıcı ve etken bir anlayışla yola çıktık. Analizlerimiz ve yetkililerden aldığımız görüşler sonucu, dönüşüm gündemini altı bileşen altında toplayarak 40 eylem oluşturduk. Katılımcılıktan doğan iş birlikleri sayesinde belirlediğimiz eylemlerden 13’ünde uygulama sürecine geçtik.

HİÇBİR FİRMA UYUM SÜRECİNİ ÖZ KAYNAKLARIYLA SAĞLAYAMAZ: Hiçbir firma uyum sürecini kendi öz kaynaklarıyla sağlayamaz. Dolaysıyla finansman desteği çok önemli. Kalitenin bir değeri, değerin de bir maliyeti var. Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün artık ucuz ürün üzerinden rekabetçilik arayışında olmaması lazım. Dolayısıyla süreci çok hızlı tamamlamamız gerekiyor. Hazır giyim ve konfeksiyonun AB’de olduğu gibi ülkemizde de ulusal ölçekte öncelikli sektörler arasına alınarak ihtiyaç duyulan teşvik mekanizmalarının sağlanması hayati önem taşıyor. Yeni dönemde geri dönüştürülmüş ve sürdürülebilir ham maddeye olan ihtiyaç hızla artacak. Bu konuda da alt yapıyı hızla tamamlamalıyız.”

 

 

 

 

Kaynak: anka