İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, siyaset mafya iddialarına ilişkin tartışmaları değerlendirerek, “Türkiye, taşınabilir bir sisteme geçmek zorundadır. Türkiye buradan çok kolay çıkabilir. Denetlenebilir, milli iradeyi yansıtan, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş bir parlamenter sistemle 21. yüzyılın hızla gelişen ülkelerinden biri olması mümkündür. Bu çerçevede Türkiye’nin hızla seçim sathı mailine girmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

İYİ Parti Grup Başkanı Tatlıoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Merkez Bankası rezervlerinin 100 milyar dolar olduğu yönündeki açıklamasını değerlendirdi.

Bu tür açıklamaları Merkez Bankası başkanlarının yapması gerektiğini dile getiren Tatlıoğlu, “Merkez Bankası’nın bugün eksi 57 milyar dolar bir rezerv söz konusudur. Merkez Bankası bu kadar büyük eksi rezervdedir. Bugün Türkiye’nin artı 30 milyar dolara dönmek için 90 milyar dolarlık döviz satın alması gerekir” dedi. Bunun bir yılda yapılmak istenmesi durumunda, Türk lirasının 15 liranın üzerine çıkacağını belirten Tatlıoğlu, “Bu aynı zamanda önemli bir güvenlik açığıdır. Türkiye’nin hızla, bunları besleyen partili cumhurbaşkanlığı sisteminden çıkması gerekir" diye konuştu.

Tatlıoğlu, partili cumhurbaşkanlığı uygulamasıyla yolsuzluk ve yoksulluk alanında bir genişleme ve derinleşme söz konusu olduğunu, aralarında ciddi bir paralellik olduğunu söyledi.  Tatlıoğlu, yolsuzluk artışının beraberinde fakirliği de artırdığını, yolsuzluğun genişleyip derinleşmesiyle yoksulluğun da genişleyip derinleştiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“230 MİLYAR DOLAR DAHA FAKİR BİR TÜRKİYE”

“Yolsuzluklar, Türkiye’nin uluslararası itibarını zedeleyici bir hale gelmiştir. Türkiye yolsuzluk kavramı ile anılır olmuştur. 2013 yılında 75 milyon nüfusla 950 milyar dolar üreten bir Türkiye, 2020 yılında 84 milyonla 718 milyar dolar üretir hale gelmiştir. 230 milyar dolar daha fakir bir Türkiye söz konusu.

Bütün kamu ihaleleri izaha muhtaçtır. Ciddi yolsuzluk iddiasından yoksun tek bir KOİ (Kamu Özel İşbirliği) projesi yoktur. Bütün KOİ projeleri, ciddi yolsuzluk iddialarına sahiptir. Defalarca araştırma önergesi verilmiştir KOİ projeleri ve ihale yolsuzluğu ile ilgili ve tamamı ret olmuştur. Osmangazi Köprüsü, uluslararası anlamda 1.5 milyar dolardan daha fazla etmeyecek bir köprü, 13 milyar dolarlık bir ödeme takvimine sahiptir.

İhale Kanunu’nda 200’ün üzerinde değişiklik yapılmış. Bugün mevzuat ihale ve işi alacak kuruma uydurulmaktadır. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, 16 dosyada 13 milyar liralık yolsuzluk varlığı kamuoyunun bilgisindedir. En son yolsuzluk kasırgası içinde 750 milyon dolarlık Ziraat Bankası kredisi muallaktadır.

“EKSİ 57 MİLYAR DOLAR BİR REZERV SÖZ KONUSUDUR”

‘128 milyar dolara’ hala bir cevap yoktur. 128 dolarlık döviz satışı ile ilgili ortada ciddi bir raporlama, özet bir bilgi dahi sunulmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, NATO görüşmelerine giderken, yaptığı açıklama da çok manidardır. Bu tür açıklamaları Merkez Bankası başkanlarının yapması gerekir, esasında. Yuvarlak rakamlarla 100 milyar dolarlık bir rezervlerinin olduğunu söylüyor. Merkez Bankası’nın 160 milyar dolarlık yükümlülükleri vardır. Merkez Bankası’nın bugün eksi 57 milyar dolar bir rezerv söz konusudur.

“İLK DEFA MERKEZ BANKASI BU KADAR BÜYÜK BİR EKSİ REZERVDEDİR”

Merkez Bankası’nın kendine ait bir nakdi söz konusu değildir. İlk defa Merkez Bankası bu kadar büyük eksi rezervdedir. 2001 krizine bile baktığımızda, 5.7 milyar dolarlık bir artı rezerv söz konusu. 1994 krizine baktığımızda, 3.5 milyar dolarlık bir artı rezervimiz söz konusu.

Ancak, Berat Albayrak’ın Maliye Bakanlığı ile başlayan süreçte; 128 dolarlık satış etrafında yaklaşık 60 milyar dolarlık bir eksi rezerve sahiptir. Türkiye’nin artı 30 milyar dolara dönmek için 90 milyar dolarlık, döviz satın alması gerekir. Bunu bir yılda yapmaya kalkarsanız Türk lirasının 15 liranın üzerine çıkacağı çok aşikardır.

Türkiye ilk defa böyle bir zayıf durumdadır. Bu aynı zamanda önemli bir güvenlik açığıdır. Türkiye’nin hızla bunları besleyen partili cumhurbaşkanlığı sisteminden çıkması gerekir. Esas bir başka sorun yolsuzluğun peşine düşülememesi, denetlenememesi ve yargıya intikal ettirilememesidir. Bütün ihalelerde bütün iddiaların merkezinde olan kurumlar, ihaleler ve süreçler hiçbir denetime tabii değildir. Denetim mekanizması Cumhur İttifakı partileri tarafından tıkanmış durumdadır.

"GÖZLERİMİZİ KAPATTIĞIMIZDA GECE OLMUYOR SADECE BİZ GÖRMÜYORUZ"

Süleyman Soylu’nun ifadeleri ile mafya siyasetçi arasındaki ilişki, para ilişkileri, ‘10 bin dolarla’ dillendirilen parasal ilişkiler, eski dönem İçişleri Bakanları’nın rüşvete bağlı ilişkileri, Sayın Soylu’nun dediği gibi. Ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’in, ‘binde biri doğru olsa felaket’ dediği son dönem yolsuzluk söylemleri, itirafları ‘görmezden gelinemez’ dediği bu durum adeta gözlerimizi kapamış gidiyoruz.

Biz gözlerimizi kapattığımızda gece olmuyor, sadece biz görmüyoruz. Bu taşınabilir değil. Yolsuzluğu derinleşen Türkiye’nin yoksulluk kapananına sokulduğu, Türkiye’yi fakirleştiren bir yolsuzluk sürecini ve bütün bu kirliliği; ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne milleti ne Türk siyaseti taşıyabilir ne de vatandaşlarımızın vicdanında taşınabilir değildir.

Türkiye, denetlenemeyen ve kamu ihalelerinin adeta bir yağmaya dönüştüğü ve bu nedenle de demokratik olmaktan uzak bir yönetim tarzındaki bu partili cumhurbaşkanlığı sisteminden acilen çıkmak zorundadır. Acilen milli iradeye başvurmak mecburiyetindedir.

“TÜRKİYE VARLIĞINI GÖZ GÖRE GÖRE YİTİRMEKTE”

Sistemin çalışmadığının önemli bir göstergesi de Marmara’da başlayan müsilaj kirlenmesidir. Kasım ayında başlayan bu müsilaj problemi, geçen hafta Sayın Erdoğan’ın ‘bu bir problemdir’ demesiyle çözüm sürecine girildi. Kendi denizine sahip olamayan bir yönetimin başka coğrafyadaki iddialarını inanılır bulmak mümkün değil. Türkiye varlığını göz göre göre yitirmekte ve sistem Sayın Erdoğan ‘başlayın’ demeden başlamamakta. İğneden ipliğe kadar bu hale gelmiş sistemin içindeyiz.

"TÜRKİYE’NİN HIZLA SEÇİM SATHI MAİLİNE GİRMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ"

"Siyaset mafya ilişkilerinin diz boyu olduğu AK Parti dönemi iktidar ilişkileri, Ziraat Bankası’nın paraları nerelere harcadığını ve AK Partili dönemi yandaş şirketleri korumaktan, tarıma yeterli kaynak ayıramaz hale geldiğini görmekteyiz.

Türkiye, taşınabilir bir sisteme geçmek zorundadır. Türkiye buradan çok kolay çıkabilir. Kendini denetlenebilir, milli iradeyi yansıtan iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemle 21. yüzyılın hızla gelişen ülkelerinden biri olması mümkündür. Bu çerçevede Türkiye’nin hızla seçim sathı mailine girmesi gerektiğine inanıyoruz.”  

 

Kaynak: anka