CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, KDV indirimine uymayan esnafın teftiş edilmesi için “Elektrik, doğal gaz, akaryakıt da teftişe tabi tutulacak mı? Sayın Erdoğan’a sorumuz” dedi. Salıcı, “Çay, simit hesaplarıyla iktidara gelenlerin döneminde vatandaş içi boş gözleme, içi boş tost, içi boş içli köfte ve baklava yemeye mecbur bırakılıyor. Tıpkı hazine gibi yiyeceklerimizin de içini boşalttı, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı. Çay simit bile dar gelirlinin bütçesini sarsarken, şekersiz yarım bardak çay içip, tost yemek vatandaşımız için hayal oldu” diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek MYK toplantısı gündemini değerlendirdi. Salıcı, şunları söyledi:

“TÜRKİYE BU YAZ KITLIKLA KARŞILAŞABİLİR: Türkiye’nin gündemi hayat pahalılığı, açlık, yoksulluk; dar gelirli vatandaşın, artık orta gelirli vatandaşın da yaşamış olduğu ağır ekonomik sıkıntılar. Vatandaşın mutfağında yangın var. Vatandaşımız artan fiyatlarla her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Türkiye bu yaz döneminde bir gıda krizi ile kıtlıkla karşılaşabilir. Bu uyarımızı da Sayın Genel Başkan da defaatle yapmaya devam ediyor. Fakat henüz tedbir alındığına dair bir emare görmüyoruz.

ÇAY, TOST HAYAL OLDU: Çay, simit hesaplarıyla iktidara gelenlerin döneminde vatandaş içi boş gözleme, içi boş tost, içi boş içli köfte ve baklava yemeye mecbur bırakılıyor. Esnaf vatandaşın alım gücünün olmadığını, içi boş ürün satarak vatandaşı geri çevirmek istemediğini söylüyor. Tıpkı hazine gibi yiyeceklerimizin de içini boşalttı, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı. Çay simit bile dar gelirlinin bütçesini sarsarken, şekersiz yarım bardak çay içip, tost yemek vatandaşımız için hayal oldu. 20 yıllık saltanatlarında lale devri yaşadıkları, vatandaşın adını duymadığı şeyler yiyip içtikleri, geldiğimiz noktada vatandaşa reva gördükleri şeyler, boş bakla, içi boş tost gibi şeyler.

İLK SANDIKTA VATANDAŞ DA SARAYIN İÇİNİ BOŞALTACAK: Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde içi boş yiyecekler öne çıktı. Ama iktidarın da içi boş aynı zamanda. Ülkenin içini, hazinenin içini boşalttılar. Ülkenin arazilerini parsel parsel satıyorlar. Merkez Bankası’nın kasasında duran 128 milyar doları çar çur ettiler. Milletin cebini ve cüzdanını boşalttılar. Arabaların yakıt depolarını boşalttılar. Vatandaşı da içi boş gözlemeye, içi boş tosta mecbur bıraktılar. Her vaatlerinin içi boş. Sadece boş teneke gibi ses çıkaran bir iktidar ile karşı karsıyayız. İşleri güçleri algı yaratmak, bir şeyleri yapıyormuş gibi göstermek. Yönetmekten aciz ama erken seçim çağrılarımızın karşısında kaybedeceklerini bildikleri bir seçime girmemek için de ellerinden geleni yapıyorlar. İlk sandıkta vatandaş da sarayın içini boşaltacak.

AKP GENEL BAŞKANI KİMİN SIRTINA BİNECEK?: Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’nun rakamlarına göre; bu yılın ocak ayında, geçen yıla göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 76,1; et ve balık fiyatlarında yüzde 71,14; süt, süt ürünleri, yumurta yüzde 73,2; yağ fiyatları yüzde 80,2; meyve fiyatları yüzde 96,9; sebze fiyatları yüzde 167,2 artmış durumda. Bakliyat fiyatları 52,2 oranında zamlandı. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan, çıkıp; ‘Eğer vatandaşlarımıza hububatta, meyvede, şurada burada hala zulmetmeye devam ediyorsanız, tüm dolaşan teftiş ekiplerimiz ile sizlerin sırtına bineceğiz’ diyor. Şimdi soralım. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı kimin sırtına binecek?

ELEKTRİK, DOĞAL GAZ, AKARYAKIT DA TEFTİŞE TABİ TUTULACAK MI?: Teftiş ekipleri ne yapmaya çalışıyor? Bir tür fiyat kontrolü. ‘Fiyatları arttırmayın, biz de size gerekeni yaparız’ demeye çalışıyor. Enflasyonu yüzde 50’ye getiren kim? Esnaf mı getirdi?  TÜİK’in rakamlarında dahi yüzde 50 olan enflasyon ister istemez fiyatlara yansıyor. TÜİK’in açıklamış olduğu rakamlar gerçeği yansıtan rakamlar değil. Çok daha ötesinde enflasyon rakamı ile esnaf karşı karşıya. Bu işin sorumlusu esnaf değil. Dönüp de esnafın sırtına binmeye kalkacak iktidar doğru bir iş yapmış olmaz. Vatandaşı, esnafı bütün toplumu cezalandırılmış olur. Madem bu konuda, teftişi görevlendiriyorsun, teftişe insanları çıkarıyorsun. Niye elektrik, doğal gaz, akaryakıta zam yapıyorsun. Oraya da bir teftiş gönder bakalım. Oraya da bir teftiş gönder. Zamlar nereden kaynaklanıyormuş, orada da vatandaşı rahatlatan, zamları geriye çeken bir şey izleyin. Elektrik, doğal gaz, akaryakıt da teftişe tabi tutulacak mı? Sayın Erdoğan’a sorumuz.

KDV İNDİRİMİ, MUTFAKTAKİ YANGINI SÖNDÜRMEYE YETMEDİ: Bu iktidar fiyatları indirmek için üretim maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini bir türlü anlamadı. Marketleri teftiş ediyorlar. Esnafın üstüne gidiyorlar. Gözdağı veren açıklamalar yapıyorlar. Halbuki yapmaları gereken şey üreticinin maliyetini düşürmek. Üreticinin maliyeti düştüğü zaman fiyatlara yansıyacağını bir türlü öğrenemediler. Gıda ürünlerinde fiyatları düşürmeye çalıştıklarını açıklıyorlar, KDV’de yüzde 8’den yüzde 1’e düşürdüklerini açıkladılar. Hatta Erdoğan çıkıp sektöre, ‘Yüzde 7 indirdik, siz de aynı oranda indirin’ diye indirim yapma çağrısında bulunuyor. KDV yüzde 8’den yüzde 1’e indirildi ama esas yapması gereken şey üretim maliyetlerine dönük önlem alması gerekiyordu, hiçbir adım atmış değil. İş yerlerine, atölyelere gelen astronomik elektrik faturalarını hepimiz görüyoruz. Ne oldu? Gıda ürünlerinde yüzde 7 KDV indirimi yapılsa da fiyatlar artmaya devam ediyor mu, etmiyor mu? Temel gıda fiyatlarındaki yıllık artış maalesef sürüyor. Gıda fiyatları o kadar arttı ki gelen KDV indirimi mutfaktaki yangını söndürmeye yetmedi. KDV indiriminin ardından 30’lu yumurtanın fiyatı 36,5 liradan 42 lira 90 kuruş çıktı.

BAŞKANLIK SİSTEMİNİN VATANDAŞIN CEBİNE NASIL YANSIDIĞININ EN AÇIK GÖSTERGESİ: Isınma, barınma, beslenme, sağlık temel insan hakkı. Ancak vatandaşımız bu fiyat artışlarından dolayı, temel insan hakkı olan konulara dahi erişmekte büyük zorluk çekiyor. 2021 yılında iflas eden ekonomi yönetimi sonrası akaryakıt, enerji ve gıda fiyatları rekor seviyeye ulaştı. İki aydır vatandaşlar evlerine giren elektrik ve doğal gaz faturaları nedeniyle zor günler yaşıyorlar. Vatandaşlar gelirinin yarısını kiraya, diğer yarısını ise elektrik faturalarına ve akaryakıta vermek durumunda kalıyor. ‘Bu başkanlık sistemi Türkiye’ye iyi bir şey getirmeyecek’ diyorduk. İyi bir şey getirmediğini hep beraber görüyoruz. Başkanlık sistemine geçildiğinden bu yana konutlarda kullanılan elektrikte yüzde 201, sanayi ve ticarethanelerde kullanılan elektrikte yüzde 349,5 zam yapılmış. Aynı tarihlerde doğal gazda konutlarda yüzde 61, sanayide yüzde 692, elektrik üretim santrallerinde yüzde 935 oranında zam yapılmış. Akaryakıtta ise benzine yüzde 131, motorine yüzde 158, LPG’ye yüzde 167 zam gelmiş. Başkanlık sistemi vatandaşın cebine nasıl yansıdığının en açık göstergesi bu açıkladığımız rakamlar.

ELEKTRİK FATURALARI ÜZERİNDEN TARTIŞMAYA GİRMELERİNİ TAVSİYE ETMİYORUZ: Artık vatandaşlarımız elektrik faturalarını, hayat pahalılığını protesto etmek için, evlerine gelen diğer faturaları protesto etmek için, sokağa inmeye başladı. Geçinemediğini haykırmaya başladı. Durum buyken, elektrik faturaları üzerinden tartışmaya bizimle girmelerini tavsiye etmiyoruz kendilerine. Daha geçen yıllarda pandemide yalnız bırakılan esnaf, bu sefer de gelen faturalarla zor günler yaşıyor. Faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen abone sayısında büyük artış var. Esnaf elektrik faturalarını iş yerlerinin camlarına yapıştırarak, gelen zamlara tepki gösteriyor. Faturalarını teşhir ediyor. Camlarda yazan faturalar dudak uçuklatıyor. İktidarı çözüm olarak yapmaya çalıştıkları ise indirim sağlamayan çözüm çabaları olduğu için işe yaramıyor.

EPDK SESSİZ KALIYOR: Enerjide bütün konuştuğumuz şeyler yaşanırken EPDK bu konuda sessiz kalıyor. Açıklamalar saray ve çevresinde yapılıyor. EPDK neden var, bu konular konuşulurken neden yok? Bunlar ulu orta duran sorunlar.

‘BEŞLİ ÇETE’ ÖNCE BU KÜLFETİ SIRTLANSIN: Herkes küpünü doldurmuş. İş külfete gelince bunu hep beraber sırtlanacakmışız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yoksula yardım için topladığı 6 milyon 200 bin liraya el koyanlar, dönüp vatandaşa ‘Gelin bu külfeti hep beraber sırtlanalım’ diyorlar. Saray yanaşmaları, üç beş yerden maaş alan saray çevresi, dolar garantili iş alan ‘beşli çete’ önce bu külfeti sırtlansın bakalım. Vatandaşa külfeti sırtlanma çağrısı yapmadan önce kendi etrafındakilerin külfeti sırtlanmasını sağla Sayın Erdoğan. ‘Beşli çetenin’ almış olduğu dolar ve döviz garantili ihaleleri Türk lirasına çevirelim. Külfeti sırtlanmaya oradan başlayalım. Sayın Erdoğan ve çevresi almış olduğu üç, beş maaştan bir tanesini bağışlasınlar bakalım. Buradan başlasınlar:

AKBAŞOĞLU, NEBATİ’DEN DAHA MAHİR: Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Sayın Emin Akbaşoğlu katıldığı bir televizyon programında inciler dizdi. Dedi ki, ‘150 euroya dolan poşet, Fransa ve Almanya’da şimdi 750-800 euroya doluyor. Orada da enflasyon yüzde 6-7. Fiyatlar 6-7 kat yükselmiş’ anlamına gelen sözler söyledi. Programı yöneten sunucunun uyarısına rağmen ısrarlı bir şekilde sözlerinin arkasında durdu ve tekrar etti. Sayın Emin Akbaşoğlu’nun engin zekasından dolayı, onun bu üstün becerisinden dolayı, kendisini Adalet ve Kalkınma Partisi neden grup başkanvekilliği görevi vermemiş, aslında hükümette çok daha önemli pozisyonda değerlendirmemiş, biz açıkçası merak ediyoruz. Kendisi Nureddin Nebati’den daha iş bilir, daha acar, ekonomi konularına daha hakim olduğunu gösterdi. Zaten Adalet ve Kalkınma Partisi ekonomi yönetimi de bu kafada olduğu için Türkiye bu halde. Sayın Akbaşoğlu kendisini haklı çıkarmak için matematiği de yamultan bir hale getirdi ve Türkiye toplumunun önüne koymaya çalıştı. Yerseniz.

VAATLERİMİZİ YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR: İktidar, bizim vaatlerimizi yerine getirmeye çalışıyor. Biz söylüyoruz, iktidar bunu yarım yamalak, eksik, yanlış şekilde, toplumda kabul gördüğü için işin bir ucundan tutarak bu vaatleri yerine getirmeye çalışıyor. Bundan da yüzü kızarmıyor. Sayın Genel Başkanımız emekliye birkaç maaş ikramiye verelim, demişti. O zaman büyük yaygara kopmuştu. Kaynağı nereden bulacaksınız, şu kadar maliyeti var, kaynak yok hazinede diye. Sonra bir anda kaynak bulunuverdi, iki maaş ikramiye verilmedi ama biner lira ikramiye verildi. Elektrikte TRT payını kaldırın dedik, itiraz ettiler. Sonra döndüler, kaldırdılar. Polise, öğretmene, sağlıkçılara, din görevlilerine 3600 ek göstergeyi verin dedik. Olmaz dediler. Sonra döndüler, seçimlerde vaatlerde bulundular. Kendi bulundukları vaatleri kendileri tutmadılar. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu biz söyledik, önce itiraz ettiler. Sonra yasalaştırdılar. Onu da birçok eksikle yanlış yasalaştırdılar. Çünkü işin ruhuna hakim değiller. Biz Türkiye’nin sorunlarını gayet iyi görüyor, yaşıyoruz, çözüm önerilerimiz hazır. Bekletmiyor, vatandaşımızla paylaşıyoruz. Yeter ki vatandaşımız içinde bulunmuş olduğu durumdan bir an önce çıksın. Ama bizim çözüm önerilerimizi yaparken de işleri birbirine karıştırarak yapıyorsunuz. İşin nedenleri yerine sonuçlarıyla uğraşıyorsunuz. Vatandaşı rahatlatabilecek işleri yapmaktan ısrarla uzak duruyorsunuz. CHP bütün kadroları ile örgütleriyle önümüzdeki dönem Türkiye’nin sorunlarını çözmeye talip, hazır.

EKONOMİ YÖNETİMİ DAHİL BİR ALLAH’IN KULUNA RASTLAMADIK. KİMSE SAVUNAMIYOR: Başarısızlıkları sabit. Ama tanımları dönem dönem değiştiriyorlar. Örneğin ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ diye bir laf attılar ortaya. Bu lafı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’ndan başka söyleyip, savunan; Adalet ve Kalkınma Partisi ekonomi yönetimi dahil bir Allah’ın kuluna rastlamadık. Kimse savunamıyor. Kimse bunun doğru olduğunu iddia edemiyor. Bu akıl ile gelen talimatları yerine getiriyor, Türkiye’yi içinde bulunduğu duruma düşürüyorlar. Merkez Bankası Başkanı’nı birkaç kere değiştirdiler, düşük faiz yüksek kur politikası şimdi, sabit faiz yüksek kur politikasına geldi. Madem talimat ile faiz düşürebiliyorsunuz, yüzde 14’e düşürdüğünüz politika faizini sıfırlayın, vatandaş da bu dertten kurtulsun. Sayın Tayyip Erdoğan’ın ekonomik teorisinin doğru olduğunu düşünüyorsunuz, buyurun buradan bakın.

SU FATURALARI İÇİN ÇAĞRI YAPIYOR, CHP'DE YENİ OLUŞMUŞ FİKİR DEĞİL: Elektrik ve doğal gaza ses çıkartamayan Erdoğan, su faturaları için çağrı yapıyor. Niye, dostlar alışverişte görsün. Bizim belediyelerimiz zaten vatandaşa suyu olabildiğince ucuza veriyor. Askıda fatura uygulaması ile zorda kalan birçok vatandaşımızın faturalarının; tanımadıkları, bilmedikleri ama dayanışma duygusu ile başkaları tarafından ödendiğini gördük. CHP’li belediyeler sosyal belediyecilik anlayışı ile zorda olan vatandaşın yanında yer almaya devam edecek. Hatırlarsanız, 2010 yılında Dikili Belediye Başkanımız Sayın Osman Özgüven vatandaşa suyu 10 tona kadar ücretsiz verdiği için belediyede çalışan personele suyu indirimli verdiği için yargılanmıştı. Temel insan hakkı olduğunu düşündüğümüz konuların vatandaşa en uygun fiyatla verilmesi fikri CHP’de yeni oluşmuş fikir değil. Bunu da hatırlatmak istedik. Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP’li belediyelere su faturalarında indirim yapma talimatı verdi. Sen zaten KDV’yi sekizden bire indirmişsin. Sen indirdiğin zaman belediye ‘Ben senin kararına uymuyorum, yüzde 8 KDV uygulamaya devam ediyorum’ mu diyecek? Sonra çıktı Devlet Bahçeli o da bu duruma sahip çıkan açıklamalarda bulundu. Adalet ve Kalkınma Partili belediyeler de CHP’li belediyeler de vermiş olduğu hizmette KDV indirimi olduğu zaman o indirimi yansıtma durumundalar. Sonra dönüp bunu sadece Adalet ve Kalkınma Partili belediyeler yapacakmış gibi vatandaşa lütufta bulunuyormuş hissiyatı yaratarak ifade etmenin anlamı yok. Sayın Erdoğan’dan aynı çağrıyı akaryakıt ve doğal gazda da bekliyoruz.

BU TÜR ZEKİCE DAVRANIŞLARI SADECE O KİTAPTA BULABİLİRSİNİZ: Başarısızlıklarından dolayı yansıtma yapıyorlar. Grup Başkanvekilleri Mahir Ünal diyor ki ‘Bu zamları devlet yapmıyor. Uluslararası piyasalardan gelen zamlar bir süredir yansıtılmaya başlandı.’ Aslında Emin Akbaşoğlu’nun söylediklerini farklı yönden söylemeye çalışıyor. Anlaşılan o ki kendisi de Sayın Erdoğan’ın yazmış olduğu ekonomi kitabını okumuş. Çünkü bu tür zekice davranışları sadece o kitapta bulabilirsiniz. Adalet ve Kalkınma Partili Sayın Hamdi Çamlı ‘Bu zamların oluşmasında bizim dahilimiz yok, CHP’nin dahili var’ diyor. Onun için güldüm. AKP’li vekil İbrahim Aydemir, ‘Enerji maliyetini yüksek olmasını bir nedeni de CHP’nin Yusufeli Barajı’nın erken tamamlanmasına engel olmasıdır’ diyor. AKP’li Emre Cemil Ayvalı, ‘Elektrik faturaları abartılıyor. Provokasyon olduğunu düşünüyorum’ diyor… İktidar mensupları kendi yapmış olduğu işleri muhalefete 20 yıldır iktidarda olduklarını bile bile yansıtmaya çalışıyorlarsa artık ellerinde çözüm hikayesi olmadığını, anlatacak bir hikayelerinin de kalmadığını, vatandaşın önüne çıktıklarında söyleyebilecek hiçbir söz bulamadıkları için böyle saçma sözlere kapıldıklarını kabul ediyorlar demektir. Umutsuzluğa yer yok. Türkiye’de bu sorunların üstesinden gelecek CHP, kadroları, politika önerileri var.”

Salıcı, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Adalet Bakanlığı’nın kadına şiddette iyi hal indirimi uygulamasının kaldırılması yönündeki yasal çalışmasına CHP’nin alacağı tavrın sorulması üzerine Salıcı, “Teklifi görmek isteriz. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkmış AKP’nin dönüp böyle bir teklifle gelmesi. Umarım samimilerdir, gerçekten sorunu çözme anlayışı ile davranıyorlardır. Biz de gelen teklife bakar ona göre değerlendirmemizi yaparız” dedi.

“EYT AÇIKLAMALARINI SAMİMİ BULMUYORUZ”

Salıcı, Emeklilikte Yaşa Takılanlarla (EYT) ile ilgili AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun “Çalışma programımızda var” açıklamalarının sorulması üzerine Salıcı, şunları söyledi:

“Umarım Akbaşoğlu’nun açıklaması ‘Fransa, Almanya’da 150 euroya dolan poşet şimdi 750-800 Euro’ya dolan poşet’ açıklaması gibi değildir. Bu konuda ciddiyet vardır, umarım. Çünkü biz kendilerine ‘EYT’lierin problemini çözün’ dedik, onlar da seçim meydanlarında ‘Biz problemi çözeceğiz’ dediler. Tekrar seçildiler, çözmediler. Her seçim öncesinde çözeceğini söyleyen ama sonra geri vites yapan bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı var. EYT’lilerin sorunlarının çözülmesini canı gönülden istiyoruz. Yapılan açıklamaları samimi bulmuyoruz. Umarız bu sefer doğruyu söylüyorlardır.”

“S400’LERİ HANGİ ÜLKEYE KARŞI KULLANMAK İÇİN ALDINIZ?”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “S400 savunma sistemini iade edeceğiz” açıklamasıyla ilgili gelen soruya Salıcı, şöyle yanıt verdi:

“Soruyu hazırlayan arkadaşlar söyleşiyi yeterince dikkatli okumamışlar. Söyleşide, soruda geçen konuların bir kısmı yok. Ya da o şekilde yok. Sayın Genel Başkan şunu ifade ediyor. Türkiye NATO’nun bir üyesi, NATO da bir savunma örgütü, dolayısıyla NATO’ya üye olan Türkiye’nin kullanmış olduğu hava savunma sisteminin NATO’ya entegre olması gerekir deniyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında biz S400’leri satın aldık. Aldığımız için de bazı diplomatik gerilimler yaşıyoruz. S400’leri aldık, kullanmadık, aktive etmedik. Depoda bekletiyoruz. Onun için diyoruz ki biz Türkiye dünyanın en büyük hurdalığına sahip. Bir sürü para verilip alınan S400’ler kullanılmadan bekliyor. Kullanmadığınız hava savunma sistemi üzerinden, ‘Türkiye’nin hava savunma sistemi var’ der misiniz? Kullanmıyorsunuz. Türkiye’nin NATO’ya entegre savunma sistemine ihtiyacı var. Bizim onlardan beklentimiz. Buyursunlar S400’leri aktivite etsinler. Kaç aydır soruyoruz. S400’leri niye aktivite emiyorsunuz? İkinci soru. S400’leri hangi ülkeye karşı kullanmak üzere aldınız? Türkiye’nin komşuları ile iyi ilişkiler geliştirmesi gerektiğini söylüyoruz. AKP ‘sıfır sorun’ ile başladığı siyasi macerasına ‘değerli yalnızlık’la devam etti. Bizim dış politikamız zikzak yapan, birçok ülke ile sorun çıkarmak üzerine kurulu bir dış politika. Bunu değiştireceğiz.”

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili “Adayı birlikte tartışalım” sözlerinin sorulması üzerine Salıcı, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Biz bütün siyasi partilerle görüşebilen tek siyasi partiyiz. Biz birçok konuda farklı siyasi partilerle görüşürüz. Bundan gocunmayız. Bunu icazet almak olarak düşünmeyiz. Atacağımız adımlar partinin yetkili kurullarında konuşulur. Tartışılır. Ulusal Kanal dahil kimsenin icazetine ihtiyacımız olmaz.”

KAHRAMANMARAŞ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’Nİ ELEŞTİRDİ

Salıcı, CHP’nin “Sorulmayacak sorular, kanun çıkacak” afişleriyle verilmek istenen mesajın ne olduğu yönündeki soruya; Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin çalışanlarına imzalattığı muvafakatnameyi anlatarak yanıt verdi.

Salıcı, “Bir kişinin mezhebini, kılık kıyafetini, cinsel tercihini niye merak eder? Alın size fişleme. Kişisel Verileri Koruma Kanunu ambalajında hazırlanmış bir muvafakatname ve fişleme. Biz şunu açıklıkla söylüyoruz. Sorulamayacak sorularla insanların özel bilgilerini soramayacaksınız, sormamanız gerekiyor. Bu ülkede beraber yaşayacaksak, hele genetik verilerini falan… Bunların hiçbirisine girilmemesi gerekiyor” diye konuştu.

28 ŞUBAT MAĞDURİYETİNDE BAŞBAKANLIĞI İŞARET ETTİ

Salıcı; Kılıçdaroğlu’nun 28 Şubat’ta mağdur olduğu yönündeki açıklamasına ilişkin gelen soruya şu yanıtı verdi:

“FETÖ’cüler tarafından ortaya atılan ve FETÖ’ye yakın bir gazeteden yayınlanan, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin o dönemde genel başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a Başbakanlığında, Başbakanlık hukukçularının savunmasını yaptıkları dosyaya ulaşırlar. Orada da iftira atıldığına dair raporu görebilirler” dedi.

"NEBATİ LONDRA'YA NİYE GİTTİ?"

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un “Türkiye’nin bir daha IMF’ye gitmeyeceği” yönündeki açıklamalarına ilişkin Salıcı, şunları söyledi:

“Sayın Numan Kurtulmuş, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 20 yıldır iktidarda olduğunu, Birleşik Arap Emirlikleri ile yapmış oldukları 13 tane anlaşma dedikleri, aslında iyi niyet mutabakatı olan 13 tane başlığın karşılığında ‘10 milyar dolar gelir elde edeceğiz’ diye kendi gazetelerinin manşete çektiğini biliyor herhalde. Sayın Nureddin Nebati’nin Londra’ya niye gittiğini, bütün tefecileri neden gezdiğini, ülke ülke para bulmak için neden dolaştıklarını biliyor olması gerekir. SWAP anlaşmalarının hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını biliyor olması gerekir. Numan Kurtulmuş bu sözleri söyleyerek, yapılanların hiçbirinden haberdar olmadığını ya da hiçbirinden haberdar olmayan vatandaşlara ‘Güzel günler göreceğiz’ mealinde şeyler söylüyor. Sayın Kurtulmuş’un gördüğü gibi değil Türkiye.”

 

Kaynak: anka