CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında çıkan ses kayıtlarının kendisine ait olduğunu kabul etmesine ilişkin, “Savcılar daha fazla ne bekliyor anlamak mümkün değil. Bayraktar’ın yaptığı sadece malumun ilanı bizim için. Biz bütün bunlara son vereceğiz" dedi.

Engin Özkoç, TBMM’de bugün düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özkoç’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

BU NASIL BİR ADALET SİSTEMİDİR: “Erdoğan Bayraktar, faillerden bir tanesi, itirafta bulunarak, ‘dosyalarda ne varsa doğrudur’ diyor. Savcılar daha fazla ne bekliyor, anlamak mümkün değil. Bayraktar ne ile suçlanmıştı? Kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylamakla, imar planlarına aykırı usulsüzlere göz yummakla suçlanmıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘kupon araziler’ dedikleri ile suçlanmıştı. ‘İmar planlarının büyük bölümü Recep Tayyip Erdoğan talimatı ile olmuştur’ demişti. Yani işlediği suçların tamamını, Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine emir verdiğini itiraf ederek doğrulamıştı. Bir ülkenin İçişleri Bakanı ‘Bir siyasetçi 10 bin dolar rüşvet alıyor’, ‘Benden önceki İçişleri Bakanı hırsızlık yaptı’ diyor; savcılar harekete geçmiyor. Muhalefete inanmıyorsanız, kendi İçişleri Bakanı’nıza inansanıza. Bayraktar’ın yaptığı sadece malumun ilanı bizim için. Biz bütün bunlara son vereceğiz. Herkes işlediği suçun cezasını alacak. Ama o dönemi de unutturmamak gerekiyor. İçişleri Bakanı Güler’in ‘Sarraf için önüne yatarım’ demesini, Bilal Erdoğan’ın ‘paraları sıfırlayalım mı’ diye soruşunu, babasının ‘telefondan söyleme’ deyişini, bakan evlerindeki çelik kasaları, ayakkabı kutularındaki paraları unuttuk mu? Bir kişinin evinde -bu kişi Halkbank Müdürü- ise ‘bunlarla ben okul yaptıracaktım’ diye savunma yapıyorsa, savcılar kulaklarının üstüne yatıyorsa bu nasıl bir adalet sistemidir?

VATANDAŞIN HANGİ SÖYLEDİĞİ YALAN: Her şeyi bıraktılar, kafayı sosyal medyaya taktılar. Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyadan haberi yok. Yazıları veriyorlar. Etrafındakiler de işi iyice gevşetmişler. Binali Yıldırım’a verdikleri yazının aynısını veriyorlar. O da kelimesi kelimesine söylüyor. Sosyal medyada ‘şöyle ceza keseceğiz, böyle ceza keseceğiz’ diyorlar. Söylenen gerçekler onları rahatsız ediyor. Yalan terörüymüş. Bu ülkede bir yalan terörü varsa bu saray tarafından yapılıyor. Vatandaşın hangi söylediği yalan? Mesela 13 tane uçağın olduğu yalan mı Recep Tayyip Erdoğan? Yangınlarda bir tane dahi yangın söndürme uçağı olmadığı yalan mı? 12 tane sarayın olduğu yalan mı? Simidin 2 buçuk liraya çıktığı yalan mı? Sütün litresinin 8 lira olması ama vatandaşın 2 bin 850 lira alması yalan mı? Vatandaşın yoksullaştığı yalan mı? Yalan terörünü kim yapıyor? Sen, İletişim Başkanı’n. Hukuki çerçeveye ‘evet’ sosyal medyada, ama susturmaya ‘hayır’ diyoruz. Biz bunlarla ilgili CHP olarak direneceğiz, sosyal medyayla ilgili susturma yasası Genel Kurul’a gelirse mücadele edeceğiz.

‘ALLAH’TAN KORKUN’ DEMEK LAZIM: Yalana TÜİK devam ediyor. İkinci çeyrekte büyüdü. Yuh. ‘Allah’tan korkun’ demek lazım. Türkiye ekonomisinin büyüme oranını nasıl söylüyor. Aynı dönemde geçen yıl küçüldü. Diyelim bir köyde sadece bir oy alıyoruz. Ben diyorum ki ‘oyumuzu yüzde 100 artırdık.’ Birdi iki oldu. Böyle bir yaklaşımla TÜİK büyüme hızını gösteriyor. TÜİK, bizim nezdimizde inandırıcılığı ve tutarlılığını kaybetmiştir. Bu gelir artışından kim yararlanıyor? Kim büyüyor? Vatandaş evinde elektrikleri açmıyor. TÜİK ‘büyüyoruz’ diyor, saraydan bir ses yükseliyor ‘yiyeceklerinizi marketten alırken tok gidin’ diyor. Markete giderken karnını doyuracak yemeği evde var mı? Yok. Ama soran da yok.

ÇÖKMÜŞ BİR SİSTEM: Okullar da açılıyor. Çocuklar okula giderken kırtasiyeleri tam olsun istiyorlar, eşit koşullarda okumak istiyorlar. Bu mümkün mü? Defalarca Milli Eğitim Bakanı değiştirilmiş. Çökmüş bir sistem. CHP olarak çocukların babalarının annelerinin gözlerinin içine bakabilmek için hep birlikte seferberlik oluşturuyoruz. Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Biz yoksulluğun olmadığı bir ülkede, refah ve özgürlük içinde, bakanların sarayın değil Meclis’in bakanları olduğu bir ülkede, şehit cenazelerinin annelerinin önüne gelmediği bir ülkede bu ülkeyi yönetmek istiyoruz. O yüzden seçim diyoruz."

Seçim barajı hakkında gelen soruya Engin Özkoç, “AKP’nin, çöküşe girdiği dönemde ortağına uygun olarak seçim barajının indirilmesi söz konusu. Farklı düşünen her kesimin, TBMM’de temsil edilmesi için seçim barajı kaldırılmalıdır. Milletle yüzleşmekten korkmamalıdırlar. Yüzde sıfıra indirsinler, derhal sandık kursunlar. Kendi korkularından vazgeçsinler. Bizim istediğimiz Meclis’in itibarının iade edilmesi, bakanların milletin bakanları olması ve tekrar insanlarımızın özgürleşmesidir” dedi.

“MHP yüzde 7’yi geçemez mi” sorusuna Özkoç, “Ben demiyorum anketler diyor. Onlarda bunu tasdik ediyor” dedi.

“Erdoğan Bayraktar için yeni delil gerekir mi” sorusuna Özkoç, “Niye yeni delil? Eski delillere ne oldu. Fetullahçı Terör Örgütü’ne sahip hakim savcıların yargıladığı insanları mahkum ediyor musunuz? Ediyorsunuz. O zaman toplanan delilerle insanların hayatını karartıyor musunuz? Karartıyorsunuz. Neyi bekliyorsunuz? Madem bunları yapıyorsunuz da toplanan delillerin kimin topladığına değil de doğruluğuna baksanıza. Böyle bir anlaşılmaz karşıtlık olabilir mi? Bırakın FETÖ’cüleri, Süleyman Soylu açık olarak ifşa etmiyor mu kendinden önceki bakanı? Ruhsar Pekcan’ı neden yargılamıyorsunuz? Yaptı mu usulsüzlüğü, hırsızlığı? Neden kulağının üstüne yatıyorsunuz? Yeni delil de istiyorsanız, eski delil de istiyorsanız iddialar ve ifşalar mevcuttur. Kendi bakanlarınızın iddia ve ifşalarına kulak tıkarsanız adaletten bahsedemezsiniz” diye konuştu.

Afgan ve Suriye göçmenlerle ilgili soruya Özkoç, “400 bin Türk’ün istihdamı engellendi. Kim? AKP. Ortağı kim? Haksız oylarla kaldırdığı ellerle destekleyen kim? MHP. 400 bin Türk’ün istihdamı mı önemli, senin Cumhur İttifakı’n mı önemli? ‘Neden oylarımız düştü’ dersen, işte bunun için. 15 yıl içinde 50 fabrika yaptı bu devlet. 20 yılda bir tane yapamadılar” dedi.

Kaynak: anka