Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı bütçe sunumunda, Merkez Bankası rezervlerinin son dönemde 35 milyar doların üzerinde bir artışla 126 milyar doları aştığını söyledi. Döviz kurlarındaki dalgalanmaya da değinen Oktay, “Son günlerdeki kur hareketleri, ekonominin gerçeklerine uygun değildir. Bu manipülasyon girişimlerinin, bize olduğu kadar bunu yönlendirenlere de giderek artan bir maliyeti vardır ve bu sınama, ekonomi üzerinden ülkemize sözde diz çöktürmek isteyenler için de sürdürülebilir değildir” dedi.

TBMM Genel Kurulu, bugün, 2020 kesin hesabı ve 2022 bütçesini görüşmek üzere toplandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Genel Kurul’da sunuş konuşması yaptı. Oktay’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

‘KÜRESEL KRİZİ FIRSATA ÇEVİRECEĞİZ’ DEDİK VE ÖYLE OLDU: “Milli iradenin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, milletimiz önünde hesap verme mecrası olarak gördüğümüz bütçe görüşmelerinin bu yıl da en hayırlı şekilde tamamlanmasını temenni ediyorum. 2022 yılı bütçesi, AK Parti hükümetlerinin 20’nci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin ardından hazırlanan 4’üncü bütçedir. Bütçelerimiz, Cumhurbaşkanı’mız liderliğinde ülkemizin bugüne kadar elde ettiği tüm kazanımlar için etkili birer araç olarak kullanılmıştır. Bütçe disiplini ilkemiz çerçevesinde oluşan mali alan, topyekun kalkınmaya yönelik sanayi, ulaştırma, eğitim ve sağlık yatırımlarının yanı sıra sosyal hizmet harcamalarını da kapsayan beşeri ve sosyal gelişime yönelik alanlara yönlendirilmiştir. Dünyada 5 milyondan fazla insanın hayatına mal olan Covid-19 salgınının etkileriyle mücadelemiz, bundan önceki 19 bütçemiz temelinde yükselen sağlam altyapımız ile sürmektedir. ‘Bu küresel krizi fırsata çevirerek salgın atmosferinden üreterek, büyüyerek, toplumun her kesimini destekleyerek çıkacağız’ dedik ve öyle de oldu.

BÜTÇEMİZİ İHTİYATLI BİR YAKLAŞIMLA HAZIRLADIK: Küresel ekonomik görünüm ve dünya ekonomisindeki gelişmelerden başlayacak olursak; 2020 yılında başlayan küresel Covid-19 salgınının olumsuz etkileri, 2021 sonu itibarıyla büyük ölçüde bertaraf edilmiş olsa da dünya ekonomisi önümüzdeki yıla göz ardı edilemeyecek belirsizliklerle girmektedir. Dünya genelinde görülen virüs varyantları, kalıcı küresel toparlanma önünde ciddi bir engel olarak varlığını korumakta ve salgınla devamlı mücadeleyi zorunluluk haline getirmektedir. Bütçemizi, bu risklerin ve belirsizliklerin halen devam ettiği bir ortamda ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırladık. Salgına karşı alınan tedbirler, özellikle hizmetler sektöründe ağır ekonomik yıkımlara yol açmış, dünya genelinde eşine rastlanmayan arz ve talep şokları tecrübe edilmiştir. 2021 yılının ikinci yarısında dünya genelinde aşıların yaygınlaşmasıyla birlikte aşamalı da olsa ekonomilerin küresel düzeyde açılması mümkün olmuş ve ekonomik toparlanma hissedilmeye başlanmıştır. Ülkeler ve ülke grupları arasında ayrışmalar olmakla birlikte, 2021 yılı küresel toparlanmanın devam ettiği bir dönem olarak görülmektedir. Dünya Bankası Haziran Ayı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’na göre, gelişmiş ekonomilerin 2021 yılında yüzde 5,4, 2022 yılında ise yüzde 4 büyümeleri öngörülmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerin ise 2021 yılında yüzde 6 ve 2022 yılında yüzde 4,7 büyümesi beklenmektedir.

TÜRKİYE EKONOMİSİ BÜYÜME KAYDETMEYİ BAŞARAN İKİ ÜLKEDEN BİRİSİDİR: 2021 yılı ikinci çeyreğinde, küresel ekonomilerde bir önceki yıla kıyasla iyileşme yaşanmasıyla iş gücü piyasaları da kısmen toparlanmıştır. Ancak 2021 yılında, istihdamdaki artış eğilimine rağmen işsizlik oranları, hala salgın öncesindeki ortalamaların üzerinde seyretmektedir. Ayrıca süregelen ABD-Çin eksenli ticaret gerilimleri, kontrolsüz göç hareketleri, jeopolitik çatışmalar, siber saldırılar ve iklim değişikliği nedeniyle artan doğal afetler, küresel toparlanmaya zarar verebilir. Dönüşen küresel tedarik zinciri şartları ile ülkemizin coğrafi konum avantajı ve esnek üretim olanaklarının, Türkiye'ye küresel ekonominin yeni üretim merkezlerinden biri haline gelmesi için önemli bir fırsat sunduğunu önceden gördük. Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirdik ve şimdi bunun sonuçlarını alıyoruz. Türkiye ekonomisi, 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme kaydederek Covid-19 salgınından en az hasarla çıkabilmiş ve G20 ülkeleri arasında Çin’le birlikte büyüme kaydetmeyi başaran iki ülkeden birisi olmuştur.

İŞSİZLİK ORANININ YÜZDE 12’YE GERİLEMESİ ÖNGÖRÜLMEKTEDİR: Eylül ayı itibarıyla ilk defa istihdamımız 29 milyonu, iş gücümüz 33 milyonu aşmıştır. 2021 yılında gözlenen iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanmayı takiben, 2022 yılında hedeflenen yüzde 5’lik güçlü büyümenin iş gücü piyasalarına olumlu yansımalarının olmasını, iş gücüne katılım ve istihdam oranlarında önemli iyileşmelerin kaydedilmesini öngörmekteyiz. İktisadi faaliyetteki toparlanmaya ek olarak, istihdam teşviklerinin etkili bir şekilde uygulanması sürdürülecektir. Bunun yanı sıra dijitalleşme ve yeşil dönüşüme uyumun hızlandırılması, kadınlar, gençler ve engelliler gibi özel politika gerektiren grupların iş gücü piyasasına girişleri ve kalıcılıkları, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, aktif iş gücü programları, iş sağlığı ve güvenliği, girişimciliğin geliştirilmesi alanlarında yapısal adımlar atılacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program tahminlerine dayalı olarak, 2022 yılında istihdamın 2021 yılına göre 1 milyon 277 bin kişi artması, işsizlik oranın ise yüzde 12’ye gerilemesi beklenmektedir.

MERKEZ BANKASI REZERVLERİ 126 MİLYAR DOLARI AŞMIŞTIR: Bankacılık sektörümüz de oldukça sağlıklı bir duruş sergilemektedir. Sektördeki kredilerin takibe dönüşüm oranı ekim ayında yüzde 3,5 ile yönetilebilir düzeyde olup, bankacılık kesiminin sermaye yeterlilik oranı yüzde 17,3 ile yasal oranın oldukça üzerindedir. Merkez Bankası’nın rezervleri de son dönemde 35 milyar doların üzerinde bir artışla 126 milyar doları aşmıştır.

KUR HAREKETLERİ EKONOMİNİN GERÇEK YAPISINA UYGUN DEĞİLDİR: Son günlerdeki kur hareketleri, ekonominin gerçeklerine uygun değildir. Bu manipülasyon girişimlerinin, bize olduğu kadar bunu yönlendirenlere de giderek artan bir maliyeti vardır ve bu sınama, ekonomi üzerinden ülkemize sözde diz çöktürmek isteyenler için de sürdürülebilir değildir. Amacımız, daha çok üreten, daha çok istihdam sağlayan, oluşan katma değerden tüm milletimizin yararlandığı tam bağımsız bir ekonomik yapıyı oturtmaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifade ettiği gibi 'Artık ekonomide de dünya 5’ten büyüktür' diyoruz.”

Kaynak: anka