CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Sen tazminat davası açacağına karşıma çık karşıma” diye televizyon programında tartışma çağrısını yineledi. Kılıçdaroğlu, “Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda kimse, iktidarı eleştirdi diye hapse atılmayacak, tutuklanmayacak, gözaltına alınmayacak. Onun bütün tweet’lerini ben okuyacağım ve ders çıkaracağım. Noter istiyorsanız noterde vereceğim bu sözü… Beytülmale uzanan her eli kıracağım. Kim kul hakkı yiyorsa, hesabını soracağım. Burnundan fitil fitil getireceğim” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Tank Palet Fabrikası’na ilişkin birbirinden farklı içerikli konuşmalarını da sinevizyon gösterisi ile izletti.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, konuşmasından önce partiye yeni katılanlara rozetlerini taktı.

SİNEVİZYONDA ERDOĞAN, FOTOĞRAFLARDA YAZLIK SARAY

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Tank Palet Fabrikası’na ilişkin birbiriyle çelişen konuşmalarını da sinevizyon ile izleten Kılıçdaroğlu, konuşmasının Cumhurbaşkanlığı’nın Tasarruf Genelgesinden söz ettiği bölümünde de Cumhurbaşkanlığı’nın Marmaris Okluk’taki 300 odalı yazlık sarayının fotoğraflarını gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“CHP’DE GENEL BAŞKANLIK YAPMIŞ OLAN HERKESİN BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ VAR: Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız. CHP’de genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri var. Türkiye’nin bu kadar derdi varken, olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye hem Türkiye’ye ihanettir. Şöyle bir algıyı oluşturmak istiyorlar; ‘Zaten rezil bir yönetim var, oyu kime verelim, CHP’ye, CHP de onlar gibi..’. Hayır efendim CHP onlar gibi değil, tertemiz bir partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.

BAŞBAĞLAR’DA DA SİVAS’TA YAŞAMINI YİTİREN BİZİM İNSANIMIZ: Sivas katliamı tedavisi ihmal edilmiş iltihapların sonucuydu. Acıları ortaklaştırmamız lazım. İnsan kadar değerli kimse yok. Adaletsizliğe, haksızlığa, hukuksuzluğa birlikte itiraz edeceksek birlikte olmamız lazım. Başbağlar’da yaşanan katliamda da Sivas’ta yaşanan katliamda da yaşamını yitiren bizim insanlarımız. Teröre ‘hayır’ diyeceğiz.

GERGERLİOĞLU HALA İÇERİDE: Evet ‘adalet’ istiyoruz. Herkes için istiyoruz. Ülke akıllı, liyakatle, akılla, yönetiliyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu bir tweet’i paylaştı diye, dokunulmazlığı kaldırıldı, apar topar gözaltına alındı, karakola götürüldü. AYM, oybirliği ile karar aldı. ‘Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi güvenliği hakkı ihlal edilmiştir, serbest bırakın.’ Anayasa’nın 153. maddesi, ‘Anayasa kararları yasama, yürütme ve yargı organları ve idari makamları gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ diyor ama hala içeride. Bu mudur adalet? Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı? Nerede bu şeytan? Adaleti sadece kendimiz için istemiyoruz. AK Partili kardeşlerimiz de adalet istiyor. Örnek mi, bir medya patronu, AK Partili, Sivaslı yerel bir TV’nin sahibi. ‘Basın baskı altında’ diyor. AK Partili bir isim söylüyor. Vicdanı, erdemi olan biri söylüyor.

RÜŞVET ALAN BİRİNİ KORUYORSAN ONUN BİR PARÇASISIN: İçişleri Bakanı Cumhuriyet Gazetesi aleyhine bir milyonluk dava açıyor, ‘beni eleştiriyor’ diye. Hala rüşvet alan adamı saklıyorsun. Rüşvet alan birini koruyorsan onun bir parçasısın. Aynı şekilde Bahçeli’de onun bir parçası. Her ay on bin dolar alan siyasetçiden bahsettin. Kim bu adam? Bu bir mihenk taşıdır. Kim on bin dolar, her ay rüşvet alıyor, açıklayın. Yapmıyorlar. Neden? Ortaklar.

BBP KADIN KOLLARI BAŞKANI İÇİN ADALET İSTİYORUZ: Ordu’da BBP Kadın Kolları Başkanı. Ters kelepçe takıyorlar. Önce inanamadım. Aradım başkan ile konuştum. Böyle bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı. Gergerlioğlu için, BBP Kadın Kolları Başkanı için, AK Parti’nin medya patronu için adalet istiyoruz. Bu ne demektir? Türkiye’yi en iyi adaletle biz yönetiriz anlamına geliyor. Adaletten ödün verilemez.

BÖYLE BİR AKADEMİSYEN OLABİLİR Mİ, AKLINI KİRAYA VERMİŞ: Bir insan bir göreve atandıktan sonra, hapishanesi haline getirilir mi? Melih Bulu, sanki onun özel hapishanesi. Öğrenciler, akademisyenler, çalışanlar istemiyor. Beyefendi içeride ‘özgürüm’ ben diyor. Böyle bir akademisyen olabilir mi? Adaleti, insan haklarını savunacak, bir kişinin talimatıyla hareket ediyor. O aklını kiraya vermiş insanlardır.

SEÇİM OLSUN VEYA OLMASIN SORUMLULUK DÜŞÜYOR: Çalışıyoruz. 1-2 Temmuz tarihleri arasında iki grup arkadaşlarımız Sakarya ve Diyarbakır’a gitti. Sakarya’ya giden arkadaşımız sayısı 38. Vatandaşın derdini dinlediler. Seçim olsun veya olmasın Türkiye’nin üzerine karabasan çökmüşse sorumluluk düşüyor. Ülkeyi yöneten insan, kaçar mı? İstedikleri kadar kaçsınlar biz Türkiye’de sokak sokak gezeceğiz. Diyarbakır’da 18 arkadaşımız gitti.

LÜKS HAYAT, ŞATAFAT… SEN ÖRNEK OLMUYORSUN: Tasarruf Genelgesi çıktı. AK Parti 2003 yılından beri tam 6 kez çıkardı. 6 kez çıkması ne demektir? Kimse uymuyor? Niçin uyulmuyor? Yukarıya bakıyor, ‘yukarıdaki uymadığına göre ben niye uyacağım...’ Tasarruf Genelgesi’ni göstereyim. Yeni Tasarruf Genelgesi bu (Okluk’taki Cumhurbaşkanlığı Yazlık Sarayını göstererek). Yeni bir saray. Genelge çıkarıyor, ‘ben hariç, ben uymayacağım’ diyor. Vatandaş niye uysun, sen örnek olmuyorsun. Lüks hayat, şatafat var, lağım patlamış hala israfa devam ediyor. İsraf haram, israf günah. Eğer israf haramsa sen de günah işliyorsun.

MİLLET AÇLIKTAN ÖLMÜŞ, YAZLIK SARAY YAPIYOR: Öyle bir düzen inşa ettiler ki. TL değer kaybediyor. Ne yerliler ne milliler. TL değerini sürekli kaybediyorsa, ortada sorun var. Yerliden yemek, milliden mal götürmek anlıyorlar. ‘Faiz sebep enflasyon sonuç diyordu’ değil mi, büyük adam? O zaman faizi sıfır yap. Niye yapmıyorsun? Söylediğinin yanlış olduğunu o da öğrenmeye başladı. İşsizlik 10 milyonu buldu. Yoksuzluk artıyor. Yolsuzlukları artık herkes biliyor. Fiyatlar da artıyor. En ağır vergi enflasyon vergisi. Türkiye, enflasyon sarmalı içine girdi. Şimdi bırakın fiyatları düşürmeyi, bütün fiyatlar arttı. Kışın ne olacak? Adam kendine yazlık saray yapıyor, millet açlıktan ölmüş umurunda değil. Haramilerin iktidarı var, beraber değiştireceğiz. 19 yıldır ülkeyi önetiyorlar, tablo bu. ‘128 milyar doları ne yaptınız’ diye sorduk. Açlığı yoksulluğu tamamen bitirecek para, kime satıldı belli değil. 251 şehidimiz var, paralarına çöktüler, ‘15 Temmuz’ diye ortada geziyorlar, ağrıma giden o. Tekel’i sattılar, fabrikaları, kağıt fabrikalarını, barajları, arazileri, kupon arazileri, bankaları sattılar. Hayırsız bir evladın babadan kalma mirasını nasıl gözlemliyorsak aynısı. Cumhuriyetin bütün mirasını sattılar. ‘Para yok’ diyorlar.

TÜRKİYE’YE TANK YAPTIRMAMA GİRİŞİMİ. 1 NUMARALI AKTÖR ERDOĞAN İKİNCİ AKTÖR BAHÇELİ: Hayatımda bu kadar bir söylediği birini tutmayan bir kişiyle karşılaşıyorum. Ne demek tank palet fabrikası. Türkiye’nin tank yapma kapasitesi var. 2007. 495 milyon doları tank üretirken program yapıyor. Tankın, topunu kim yapacak? MKE’nin kapısını çalıyor. İmzalar tamam. Demek ki tankın topunu MKE yapacak. Tankın zırhı var. Roketsan’a gidiyor, anlaşma tamam. Atış kontrol sistemleri var. Gidiyor, ASELSAN’a, oturup anlaşma imzalıyorlar. Tankın palet ve askı donanımları var, tank palet fabrikası ‘yaparım’ diyor. Tankın motoru, onun da anlaşması yapılıyor. 2007’de ihale yapılıyor, 6 buçuk yıl sonra 2014 yılında 5 tane Altay tankı üretiliyor. Üretildi ama bu Altay tankları ordunun istediği donanıma sahip mi değil mi? Şereflikoçhisar’da hedefler konuluyor, vuruluyor, hepsi başarılı. Dolayısıyla Türkiye tank seri üretimine başlayacak duruma geliyor. Ama Erdoğan bunu istemiyor. Ne yapıyor? ‘Yeni ihale açacağım, BMC’ye vereceğim’ diyor. Ethem Sancak’a. Ethem Sancak ‘ben tankı ne yapacağım’ diyor. Olağanüstü bir karar çıkarıyorlar. İhaleyi açıyorlar. ‘Param yok.’ ‘Para Katarlılar’da var, onlar verirse hallederiz.’ Katarlılar para veriyor mu? Beş kuruş bile vermiyorlar. 2014’te seri üretime geçilecekken dört yıl bekliyorlar. 2018’de BMC’ye ‘sen kazandın ihaleyi gel al’ diyor. Milli Savunma Bakanı, ‘tank üretimine geçeceğiz’ diyor. Savunma Sanayi Müsteşarı tweet atıyor, ‘BMC ile Altay tankı için sözleşmesi imzaladık, 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilecek.’ Arkadaşlarımız soruyor. ‘Neden yapmadınız’ diye. 2014’te yaptınız, bu temel bir milli güvenlik sorunudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne tank yaptırmamak için yapılan girişimdir. Bir numaralı aktörü Recep Tayyip Erdoğan, ikinci aktörü Devlet Bahçeli’dir. Hayatımda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne zarar verecek bu kadar büyük olaya ilk kez tanık oluyorum. Bir devletin tank üretmemesi için devleti yönetenlerin özel çaba harcaması ne demektir? Egemen güçler tarafından teslim alınması demektir? Ağrıma giden ne? Milli Savunma Bakanlığı’nın tanık olması ve ses çıkarmamasıdır.

TAZMİNAT DAVASI AÇACAĞINA, KARŞIMA ÇIK KARŞIMA: Çağrımdır. Senin istediğin televizyona çıkalım ve tank paleti tartışalım. Çıkabilir mi? Çıkamaz. Ben yalnız çıkacağım, istersen sana ihale dosyalarını da vereyim. Tank ürettirmemek vatana ihanet demektir. Hayatımda böyle bir adam görmedim. Kendi ülkesine bu kadar büyük ihanet içinde olan ikinci bir insan görmedim. Biliyorum yine dava açacak. Sen tazminat davası açacağına karşıma çık karşıma. Sana göstereyim. Ben ülkemi seviyorum, insanlarımı seviyorum. Polisleri, güvenlik görevlilerini seviyorum. Çaba gösteriyorlar. En büyük engel saraydakilerdir. Görev yapmalarını engelliyorlar, tank üretmelerini engelliyorlar, uyuşturucu kaçakçılarını yakalayacaklar engelliyorlar, ahlakın kırıntısı var mı? Bu söylediklerimin hangisi yanlış? Kendi ülkemin çıkarlarını savunacağım kötü adam olacağım. Savunmayıp ne yapacağım?

KİMSE, İKTİDARI ELEŞTİRDİ DİYE HAPSE ATILMAYACAK. ONUN BÜTÜN TWEET’LERİNİ BEN OKUYACAĞIM VE DERS ÇIKARACAĞIM: Erdoğan karşıma çıkamaz. Cesaret dahi edemez. Çünkü nasıl madara olacağını bütün millet görecek ama Erdoğan’a yaptıracağım. Söz vermiş. Polise, öğretmene, hemşireye, din görevlilerine ‘3600’ü vereceğim’ dedi, söke söke yaptıracağım, göreceksin. Asla ve asla bu güzel ülkeyi tefecilere teslim etmeyin. Her gün 58 milyon dolar ödeniyor. Bu ülkeyi tefecilerden kurtaracağım, beraber kurtaracağım. ‘Faize karşıyız’ diyorlar, faizcilerin ağalığını yapıyorlar. Kimse beni, ailemi ve çocuklarımı mal varlığım dolayısıyla tehdit etmeyi cesaret dahi edemeyecek. Herkes bilecek ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti namuslu yönetiliyor. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda kimse, iktidarı eleştirdi diye hapse atılmayacak, tutuklanmayacak, gözaltına alınmayacak. Onun bütün tweet’lerini ben okuyacağım ve ders çıkaracağım. Noter istiyorsanız noterde vereceğim bu sözü. Devlette liyakati egemen alacağız, üç beş maaş, beslemeler tamamına son vereceğiz. Haramzade düzenine son vereceğiz. Devlet ihalelerinin tamamı şeffaf olacak. Beyefendi ‘Facebook’ta yayınlasın’ diyor. Sen yayınla. Beşli Çete’ciler korkabilir, korksunlar. Devlete kimse kazık atamaz. İşini doğru yapıyorsa, başımın üstünde yeri var. 83 milyonun hakkını hukukunu savunmak benim görevimdir. Birinci görevimiz nedir? Vatandaştan toplanan paraların üretime harcanmasıdır. Önce işsizlik ve yoksullukla mücadele edeceğiz. İsraf haramdır dedik. İktidar olduğumuzda o sarayı üniversiteye vereceğim, bilim yuvası olacak. Karanlık ilişkilerin tamamına son vereceğim. ‘Bir dönem haramiler oturuyor, beslemeler vardı, şimdi aydınlık var’ diyecekler. O uçan, yazlık, kışlık saraylar tamamen bitireceğim. Çocuklar yatağa aç giriyor, beyefendinin keyfine bak.

KUL HAKKI YİYENLERİN BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİZ: Emekli olduktan sonra bir derneğin başkanı oldum. ‘Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği.’ Bunun başkanlığını yaptım, raporlar yazdım, ciddi yolsuzluk raporlar yazdım. O verginin dönmesi lazım. Bunu yapacağız. Beytülmale uzanan her eli kıracağım. Kim kul hakkı yiyorsa, hesabını soracağım. Burnundan fitil fitil getireceğim. TBMM itibarını sağlayacağız. Siyasi Ahlak Kanunu gelecek. Milletvekili milletin vekili olacak. Milletvekilliği zenginleşme aracı değil. En önemlisi, bu uyuşturucu baronlarını bu ülkeden söküp atacağız. Kendileri için özel alanlar yarattılar. Pudra şekerleri diyorlar. Nasıl sınıf atladıklarını görüyoruz. Bunu değiştireceğiz. Uyuşturucu baronlarını bu ülkeden temizleyeceğiz.”

 

Kaynak: anka