İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Arzu Önşen, Marmara Denizi’nde görülen ‘Deniz Salyası’ sorunu için “Çaresizlik içerisinde izliyoruz” dedi. Önşen hükümete, “Uzmanlar konuşuyor, muhalefet konuşuyor, çevreciler konuşuyor, vatandaş konuşuyor ama Çevre Bakanı ‘tweet’ atıyor. Onlar sosyal medya hesapların da paylaşım yaparken denizlerimiz ölüyor!” sözleriyle tepki gösterdi.

İYİ Parti Doğa ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Önşen, parti genel merkezinde yaptığı açıklamada Marmara Denizi’ndeki ‘Müsilaj’ yani ‘Deniz salgını’ sorununa ilişkin; “Deniz salyasının yoğun ve kalıcı olması büyük bir tehlikeyi haber veriyor, yani Marmara denizi ölüyor” diye konuştu.

Önşen, şunları söyledi:

“MARMARA DENİZİ CAN ÇEKİŞİYOR!”

“Günlerdir Marmara Denizi’ndeki bu ölümcül ‘deniz salyası’ salgınını çaresizlik içerisinde izliyoruz. İlk etapta Şarköy ve civarında görülen ve hızla tüm Marmara ve Kuzey Ege’ye yayılan deniz salyası konusunda bakanlık ve muhatapları tarafından tek bir açıklama yapılmadı. Uzmanlar konuşuyor, muhalefet konuşuyor, çevreciler konuşuyor, vatandaş konuşuyor ama Çevre Bakanı (Murat Kurum) ‘tweet’ atıyor. Onlar sosyal medya hesaplarında paylaşım yaparken denizlerimiz ölüyor. Deniz salyasının yoğun ve kalıcı olması büyük bir tehlikeyi haber veriyor, yani Marmara denizi ölüyor.”

“ÖLÜMLER BALIKLARLA SINIRLI KALMAYIP BİRÇOK DENİZ CANLISI TÜRÜNÜ YOK EDECEKTİR”

Deniz salyası nedeniyle toplu balık ölümlerinin yaşandığına işaret eden Önşen, “Bu ölümler balıklarla sınırlı kalmayıp birçok deniz canlısı türünü yok edecektir” şeklinde konuştu. Önşen açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Denizin 30 metre altına kadar yayılmış olan bu jel ağ tabaka, deniz canlılarının yaşam alanlarını kötü etkilediği için toplu balık ölümlerine neden olmaya başlamıştır. Kısa bir süre içerisinde de bu ölümler balıklarla sınırlı kalmayıp birçok deniz canlısı türünü yok edecektir. Bu salyalanmadan hemen önce birçok balık türü Marmara Denizi’nden göç etmiştir. Denizlerimizde canlı çeşitliliğimizi kaybediyoruz. Çok kısa bir süre sonra bunun balıkçılık ve turizm üzerine olumsuz etkilerini de yaşayacağız.”

 “’ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ’ KURULSAYDI FELAKETİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİRDİ”

 “’Marmara Denizi Çevre Koruma ve Araştırma Enstitüsü’ kurulmuş olsaydı bugünkü çevre felaketinin önüne geçmek mümkün olabilirdi” diye konuşan Önşen, alınması gereken önlemleri ve yapılması gerekenleri şöyle anlattı:

-Marmara Denizi Araştırma Komisyonu oluşturulup, bir an önce buradaki tahribat tespit edilmeli, denizin temizlenmesi ve hayata döndürülmesi için bilimsel çalışmalara başlanmalı.

-Çevre Koruma Mevzuatı gereğince çıkarılan tüm yasalar işler hale getirilmeli; çevreye zarar veren tüm tesis, fabrikalar başta olmak üzere tüm kirleticiler sıkı denetlenmeli.

-İnsan kaynaklı atıklar acilen kontrol altına alınmalı.

-Kıyılarda yer alan tesislerin, yerleşim alanlarının, fabrikaların atık kontrolü yapılmalı ve arıtma sistemleri işler hale getirilmeli.

-Hükümet 'Avrupa’nın Atıklarını' kontrolsüzce alıp, memleketimizin toprağına, akarsuyuna, denizine dökülmesine dur demeli.

- Hükümetin ısrarla 'yapacağım' dediği Kanal İstanbul Projesi için tekrar ÇED raporu araştırması yapılmalı.

- Çevre Koruma Mevzuatı gereği yapılan denetlemeler sonucunda verilen para cezaları ve doğa katliamına devam eden tüm kirleticilerin ikinci cezalarında tesisleri en az 1 yıl süre ile faaliyete kapatılmalı ve yasaklı firma ilan edilerek aynı alanda başka isimler altında çalışmalarının önüne geçilmeli.

- Çevre faciasına yol açanlara uygulanacak cezalar 'Çevre ve doğaya zarar vermek yolu ile insanlığa karşı işlenmiş suç' kapsamına alınmalı.

 

Kaynak: anka