Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öğrenci bursları ile ilgili açıklaması için; "Verdiğiniz karşılıksız bir para değil Sayın Cumhurbaşkanı. Bir öğrenciye devlet tarafından geri ödenmek üzere verilmiş faizli bir borç" dedi.

Gelecek Partisi Sözcüsü Özcan, parti genel merkezinde basın açıklaması yaptı. Özcan, ittifak tartışmalarını şöyle değerlendirdi:

"9 Kasım 2020’de, Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Modelimizi, bütün Türkiye ile paylaşmıştık. Ancak maalesef ne AK Parti’den ne de ortağından bu talebimize karşılık alamadık. Ortak taslak çalışmasıyla ilgili muhalefet partileriyle diyaloglar da bir süredir sürdürülmekteydi. Dün, basına da yansıdığı üzere, bu toplantılardaki amaç, bir ittifak çalışması değildir. Asıl hedef temel konularda, ortak metin üzerinde anlaşmaya gayret etmektir. İnşallah bu görüşmelerden ülkemiz adına hayırlı neticelerin çıkacağını umuyoruz."

Özcan, özetle şunları söyledi:

“AMAÇ BİR İTTİFAK ÇALIŞMASI DEĞİLDİR: Geçtiğimiz yıl, 9 Kasım 2020’de, Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Modelimizi, bütün Türkiye ile paylaşmıştık. Gerek tüm muhalefet partilerinin gerekse tüm paydaşların beğeni ve takdirini kazanan bu çalışmanın öncelikli hedefi, demokratik bir hukuk devletinin inşası doğrultusunda, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemini yürürlükten kaldırmak; Parlamenter Hükûmet Sisteminin tüm unsurlarını içeren ve bu sisteme işlerlik kazandıran kurum ve mekanizmalara yer veren bir anayasa reformunu yürürlüğe koymaktı. Ancak maalesef ne AK Parti’den ne de ortağından bu talebimize karşılık alamadık. Ortak taslak çalışmasıyla ilgili muhalefet partileriyle diyaloglar da bir süredir sürdürülmekteydi. Dün, basına da yansıdığı üzere, bu toplantılardaki amaç, bir ittifak çalışması değildir. Asıl hedef temel konularda, ortak metin üzerinde anlaşmaya gayret etmektir. İnşallah bu görüşmelerden ülkemiz adına hayırlı neticelerin çıkacağını umuyoruz.

VER MEHTERİ GİTSİN: Beştepe kendi akvaryumunu okyanus zannededursun, ülke her alanda hem yozlaşmaların hem de geriye gidişlerin kurbanı oluyor. İşte ağızlardan çıkan sözler, işte yandaş medyanın attığı manşetler. Meğer can yakan hayat pahalılığın sorumlusu, şer İttifakıymış. Zam kumpasları varmış! Buna karşılık ‘Millet memnun’ imiş. Abartmaya gerek yokmuş. Yine 3 yıl evvelki masallara döndük. Yine depoları basarak, marketlere birkaç memur göndererek pahalılığa çare bulacak bu hükümet. Ha bu arada, millet açlıktan intihar mı etmiş, geçim sıkıntısı, yoksulluk sınırı derken, asgari ücret açlık sınırının bile altına mı düşmüş hiç umurlarında değil. Gemisini yüzdüren kaptan ne de olsa? Ver mehteri gitsin! Ne de olsa beylerimiz akvaryumda mutlu mesut yaşıyorlar. Bunların tek siyaseti, seçime kadar halkı nasıl kandıralım siyaseti. Enflasyon tavan yapmış, kur almış başını gitmiş, her alanda girdi fiyatları onların tabiriyle şahlanmış. Yanlış ekonomi politikalarının faturaları birikmiş. Bütün bunlar bir fiyat olarak markete, pazara yansımış. Ama hayalet avcısı beylerimiz millete hala ‘lobi ve dış güçler masalları’ dinletiyorlar. En büyük lobi kendileri olmuş, haberleri yok.

HASAN’A UCUZA YEDİRMEK YERİNE HANS’I DOYURDU: 3 yıl önce soğan patatesçileri ‘terörist’ ilan ettiğimizde ne olmuştu biliyor musunuz? Bunlara sözde ceza keseceğiz diye, soğan ithalatına girişilmişti. Soğan ithalatında yüzde 49,5 olan gümrük vergisi sıfırlanmıştı. Bu uygulamayla fiyatlar kiloda 25-30 kuruş kadar düştü. Bunun üzerine çiftçi bu üründen para kazanamayacağı için üretimden kaçtı. Üretim azalınca da fiyatlar yeniden yükseldi. Bu defa çiftçi, fiyatlar yükseldiği için kar edeceği umuduyla soğan ekimine yöneldi. O kadar çok üretim yapıldı ki, üretim bolluğundan ötürü bu defa da soğan elde kaldı. Hatırlarsanız; Toprak Mahsulleri Ofisi, 6 ay evvel, çürümeye başlayan soğan ve patatesi almak zorunda kaldı. Bu sarmal böyle sürüp gider. Yani hem uyguladığınız ekonomi politikası yanlış hem de tarım politikası. Bunlar yanlışsa istediğiniz kadar depo basın, denetimleri artırmış gibi yapın, elde ceza makbuzuyla fiyatları düşüremezsiniz. Sorunun kaynağı market ve toptancı halleri değil. Elbette ki özellikle marketlerin gıda piyasasında bir egemenlik sorunu var. Sözün özü; bu iktidar; ‘Hasan’a ucuza yedirmek yerine Hans’ı doyurdu.’ Bırakın bu buram buram propaganda kokan sopalı denetimleri, adam akıllı bir enflasyonla mücadele yürütün.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı; elinize, dilinize dursun, şu anda bunlar 650 liraya çıktı" açıklamasına tepki gösteren Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İKTİDAR EN YETENEKLİ KONUDA BİLE ÜLKEYİ ÇIKMAZA SOKMUŞTUR: Öncelikle verdiğiniz karşılıksız bir para değil Sayın Cumhurbaşkanı. Bir öğrenciye devlet tarafından geri ödenmek üzere verilmiş faizli bir borç. Bilmiyorum farkında mısınız ama verdiğiniz faizli borçla övünüyorsunuz? Öğrenciye verdiğiniz KYK kredisi arttı tamam da o öğrenci şimdi kaç paraya kiralık ev buluyor? Kaç liraya karnını doyuruyor? Yaşamının en güzel çağında kaç kez bir sinemaya ya da tiyatroya gidiyor? Bilgi çağında sıradan bir bilgisayar ya da telefon alabilmek için kaç aylık burs gerekiyor? Bunlardan bahsetsenize. Evet, yapılan yurtlardaki standart yükselmesinin hakkını hepimiz teslim ediyoruz. Lakin sokak başına üniversite açarak öğrenci sayısını 4 misline çıkardınız. O yaptığınız yurtlar da yetersiz kaldı, kira fiyatlarındaki artışlarla da, o öğrenciler şimdi ağır bir mağduriyet yaşıyor. Bunu görmezden gelemezsiniz. ‘Ben her sokağa üniversite açtım, üniversitede okuyan öğrenci sayımız 8 milyon 400 bin’ deyince Merkel ‘üff’ dedi ‘çok şaşırdı’ deyip, üniversite kazanmış gençleri sokakta evsiz barksız bırakamazsınız. Büyük şehirlerde özel öğrenci yurtları yıllık 15 ila 40 bin TL arasında iken, ‘başınızın çaresine bakın’ diyemezsiniz. Asgari ücretle çalışan bir anne babayı, çocuğuna ayda 2 bin TL özel yurt gideri ödemeye mahkûm edemezsiniz. Asıl beka sorunu bir ülkenin gençlerine eğitim hayatları boyunca kalabilecekleri, yeterli barınma ve yaşam koşullarını sağlayamamaktır. Türkiye muhtemelen tarihinin inşaat konusundaki en istekli ve yetenekli siyasetçileri tarafından yönetilirken, öğrenciler için yurt, kira ve barınma sorununun doruğa çıkması maalesef trajiktir. Bu liyakatsiz iktidar en ‘yetenekli’ olduğu konuda bile ülkeyi büyük bir çıkmaza sokmuştur."

Kaynak: anka