Haber: DİLAN KUTLU - Kamera: FATİH NAZIM EFE

Türk çiftçisinin son yıllarda kuraklık, yüksek girdi maliyetleri, ödenemeyen borçlar, pandemi gibi çeşitli nedenlerde yaşadığı sıkıntılar, “Muhtaç” adlı belgeselin konusu oldu. Ulusal Belgesel Film Yarışması’nın finalistleri arasında yer alan Muhtaç, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk kez seyirci ile buluşacak. Belgeselin yönetmeni Mehmet Emre Battal, “Bu belgeseli izleyen herkes rahatsız olacak” dedi.

Ulusal Belgesel Film Yarışması’nın finalistleri arasında yer alan Mehmet Emre Battal’ın yönettiği Muhtaç belgeselinde, tarım ve gıda politikaları anlatılıyor. Film, 1970’lerden bugüne kadar tarımın dönüşümünü, tarımda ve hayvancılıkta dünya ölçeğinde endüstriyel üretime geçilmesini, köyden kentlere göçle birlikte tarım alanlarının azalmasını ve toprağı işleyen üreticilerin sanayi kentlerinde işçileşmeye başlamasını konu alıyor. Aynı zamanda Türkiye genelinde verimli arazilerin nasıl talan edildiği de üreticilerin görüşlerine yer vererek anlatıyor.

FİNALE KALDI

Kültür Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen belgesel film, Antalya Altın Portakal Film Festivali dışında XV. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Saratov Sufferings Documentary Drama Film Festivali’nde de finale kalmayı başardı.

Yönetmen Battal, “Tarımın giderek yok olduğu, hepimizin bir şeylere muhtaç olduğu bir ülkede bu belgeseli çekmek zorunluluk haline geldi” dedi. Çekimler için küçük üreticiler, büyük üreticiler, konunun uzmanları dahil bütün muhataplarıyla görüşmeye çalıştıklarını belirten Battal, kendisini en çok etkileyen hikayelerden birisinin Sivas’ta yaşandığını belirterek şunları söyledi:

"BU BELGESELİ İZLEYEN HERKES RAHATSIZ OLACAK"

“Çok büyük araziler var ve buraların çok az bir bölümü ekilebiliyor. Oradaki en genç insanlar 50 yaş üzeri insanlar. Gençlerin hiçbiri o köylerde, o tarım arazilerinde kalmıyorlar. Hepsi göç etmek zorunda kalıyorlar. Tarımdan hiçbir şekilde para kazanamıyorlar. En gençleri 50 yaş üzeri insanlar. O insanlar da olmayınca bu ülkede tarım yapılamayacak. Bu ülkenin her şeye muhtaç olduğu bir durum yaratılacak. Bu ülkedeki bir gerçeği göstermeye çalıştık. Bugün yaşadığımız toplumu, yaşadığımız toprağı göstermeye çalıştık. O toprağı izleyince, o köylüyü izleyince kendilerini görecekler ve rahatsız olmaya devam edecekler.  Bu belgeseli izleyen herkes rahatsız olacak. "

Belgeselin koordinatörü Yiğit Nalçacı ise pandemi döneminde yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle tarım konusunun üzerine gittiklerini belirterek, şöyle konuştu:

“Tarım, temelde işçileştirme politikalarının bir parçası olarak ilerliyor. Neoliberal politikaların dünyada ana sahası tarım oldu. Ama son dönemlerde yaşamsal sorunlara doğru evrilmeye başladı. Türkiye, kentli olsa bile topraktan kendisini kurtaramamış bir nüfus. Bunun yanına çevresel sorunlar eklenince, nur topu gibi geleceğe dair bir problem ayaklarımızın altına indi. Biz mi negatif düşünüyoruz, acaba böyle değil mi diye araştırmaya itti.”

Umduklarından çok daha sarsıcı bir tablonun ortaya çıktığını belirten Nalçacı, Her konuştukları çiftçinin aynı sorunlardan bahsettiğini söyledi. Nalçacı, çiftçilerin ürettiklerini satamadıklarını, aracılara kurban edildiklerini, kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak gördüklerini şöyle anlattı:

"ÇİFTÇİLİK, ÜRETİCİLİK ALGISINDAN ÇIKIP TİCARİ OLARAK VAR ETME ÇABASINA DÖNÜŞMÜŞ"

"Serik’te çok çeşitli alanlarda kayıtlar yaptık. Türkiye’nin en fazla sebze üretiminin yapıldığı yer burası. Bütün köylü diyor ki ‘Bir ay domates ekiyorum. Satılmıyor. Ondan sonra söküyorum. Biber ekiyorum’. Aynı yerde sürekli üretimi sağlayarak para kazanma olgusu yok. Çiftçilik, üreticilik algısından çıkıp tamamen kendisini ticari olarak var etme çabasına dönüşmüş.

"ÜRETİCİ ARAZİSİNİ SATIYOR, OTEL YAPILIYOR"

Tarım alanlarının hem sanayiye hem hizmete açılması ve değer kazanmasıyla doğal olarak üretici, ‘arsam değerli’ diye ekmek yerine satmayı tercih ediyor. Satılan yere otel yapılıyor. Bu Antalya’da çok net gördüğümüz bir durum. Antalya’da 10 dönüm arazi çok değerliyken Sivas’ta 3 bin dönüm arazi hiç değerli değil. Binlerce dönüm araziyi drone kameralarla kaydettik. Binlerce dönüm arazisinin içerisinde bir traktör. Umutsuzluk havası hakim olmuş. Ama çiftçi bu konuda çok direngen, ‘Biz kalmaya gayret ediyoruz. Dönmek istemiyoruz’ ama genel projeksiyonda sarsıcı bir yalnızlık...”

"KRİZE SÜRÜKLENİYOR"

Belgeselin yardımcı yönetmeni Yusuf Zeynel ise belgesel çekimi için birbirine uyumlu bölgeler seçtiklerini söyledi. Çiftçilerin çevre ve düşük fiyatlar nedeniyle üretim temelli problemlerinin olduğunu vurgulayan Zeynel, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

“İnsanların neyle karşı karşıya kalacağını görmesini istedik. Bugün yaşadığı şeyin farkına varıyor ama sonucun ne kadar yakıcı ve keskin olabileceğini, nasıl bir krize doğru sürüklenebileceğini göstermek istedik. Muhtaçlık ilişkisini de köyden kente göç olduğu için, şehirli insanların kent sistemine devam edebilmesi için köydeki insanlara muhtaç olduğunu vurgulamak istiyorduk. Kafamızdaki şey buydu. Herhangi bir yönlendirme yapmamıza gerek kalmadan, gördüğümüz sonuçta bu oldu.”

"GENÇ İNSANLAR KALMAK İSTEMİYOR"

Zeynel, beklediğinden daha karanlık bir tabloyla karşılaştığını belirterek, bölgeler farklı olsa da üreticilerin sorunlarının benzer olduğunu vurguladı. Zeynel, “Üretim maliyeti problemi var. Tohum, ilaç, mazot meselesi gibi, bağımlılıklar ilişkisi var. İnsanlar bir planlanma olmadığı için önünü göremiyor. Devamlılık problemi de oluşabiliyor. Çünkü insanlar yaşlanıyor, genç insanlar kalmak istemiyor. Kendilerine gelecek görmüyorlar. Para kazanmayı geçiyorum, borçlanarak kendilerini döndürüyorlar" dedi.

MUHTAÇ 2 EKİM’DE PERDEYE ÇIKACAK

Muhtaç filmi, 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Belgesel Film Yarışması dalında finale kaldı. Festival, 2 Ekim’de perdelerini açacak; 9 Ekim’de sona erecek.

Kaynak: anka