CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, 4. Yargı Paketi’nin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri sırasında, “Gerçek anlamda bir yargı reformundan bahsedebilecekseniz ve samimiyseniz; bu Parlamento, bunu hayata geçirmek istiyorsa gelin, CHP’nin Parlamentoya sunduğu 12 kanunda ve 189 maddede değişiklik içeren reform paketini yasallaştıralım. İşte, nasıl reform olur, hep birlikte orada görelim” dedi.

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 4. Yargı Paketi’nin TBMM Genel Kurulu’daki dünkü görüşmeleri sırasında konuştu.

CHP’nin hazırladığı 12 kanunda 189 maddede değişiklik içeren reform paketini gündeme getiren Karaca, şöyle konuştu:

“BUNLARIN HEPSİ VAATLERDİ VE ‘YAPACAĞIZ, EDECEĞİZ İDİ’”

Bugün dördüncü yargı paketi üzerinde görüşmeler devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ‘yargıda reform’ adı altında dördüncü paketini getirdi. Daha önce de İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıklamıştı, ondan öncesinde de yargıda bir strateji eylem planı açıklamıştı ancak bunların hepsi vaatlerdi ve ‘Yapacağız, edeceğiz idi’ ondan öteye hiçbir şey gitmedi. Benim bölgem Denizli'de bir söz vardır, büyüklerimiz şöyle der: ‘Vadetmekle vaat tükenmesin, tükenmez; yerine getirmekten Hak saklasın.’ Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi de yargıda sözde ‘reform’ adı altında vadediyorum ama yerine getirmekten Hak saklasın der gibi paketleri önümüze getiriyor.

“ÇEKİLDİK’ DENİYOR AMA KANUN ORTADA”

Bir başka konuyu gündeme getirmek isterim: Anayasa'mızın 90'ıncı maddesi çok açık, uluslararası sözleşmelerin nasıl yasal statüye kavuşacağı oldukça açık. Bu kürsüde, 2011 yılında, bu Mecliste İstanbul Sözleşmesi tüm siyasi partilerin oy birliğiyle kabul edildi, 6251 sayılı Uygun Bulma Kanunu'yla. 6251 sayılı Uygun Bulma Kanunu hâlâ yürürlükte ama bir gece yarısı bir kişinin -iki dudağının arası- bir kalemle attığı imzayla bugün ‘İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı’ deniyor, ‘Çekildik’ deniyor ama kanun ortada. Peki, ne olması gerekiyordu? Yasama organının iradesi üzerinde yürütmenin hâkimiyet kurduğunun ve yürütmenin, yasama organının iradesine ve kararlarına müdahale ettiğinin açık göstergesidir. Yasama organında, 6251 sayılı Kanun gibi, İstanbul Sözleşmesi'ni uygun bulmama kanununun geçmesi ve ancak bu şekilde çıkılması gerekiyordu. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrılmadığı, yürütmenin hem yasamayı hem de yargıyı tahakkümü altına aldığı bir anlayışın yargıda reform yapmasını beklemek abesle iştigaldir diye düşünüyorum.

“BU ZİHNİYETİN BURADA BİR YARGI REFORMU YAPACAĞINA İNANMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Bu zihniyetin burada bir yargı reformu yapacağına inanmak mümkün değildir. Eğer gerçekten bir yargı reformu yapmak istiyorsak, gerçekten bu ülkenin üzerindeki bu ciddi yargı buhranına son vermek istiyorsak -evet, bütün arkadaşlarım ifade etti- bir zihniyet değişikliği gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak ‘Gerçek bir yargı reformu nasıl olur?’ diye düşünüp uzun uğraşlar sonucu hazırladığımız 12 kanunda, 189 maddede değişiklik içeren bir teklifimizi Parlamentoya sunduk. Ya, gerçek anlamda bir yargı reformundan bahsedebilecekseniz ve samimiyseniz; bu Parlamento, bunu hayata geçirmek istiyorsa gelin, CHP’nin Parlamentoya sunduğu 12 kanunda ve 189 maddede değişiklik içeren reform paketini yasallaştıralım. İşte, nasıl reform olur, hep birlikte orada görelim. Evet, bu ülkede, bir yargı reformu gerekiyor; bu ülkede, bir zihniyet değişikliği gerekiyor; bu ülkede, bir reform gerekiyor ama bu ülkede, bugün için en büyük reform, bu milletin önüne getirilecek olan sandıktır, hemen erken seçimdir ve milletin size 'Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz' diyeceği o seçim kararını almaktır diyorum.”

 

Kaynak: anka