CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, “Aşı üretiminde yüz yıllık deneyimi olan ve her çeşit aşı üretebilen, 70’e yakın aşı çeşidi üreten Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü 2011’de kapattınız. Bu ülkede sağlığa yapılan en büyük darbedir. Şimdi aşıların neredeyse tamamı dışarıdan geliyor” dedi. Şehir hastaneleri sözleşmelerinin gizli olmasına da tepki gösteren Bekaroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, “Devlet sırrı mı? Bu paralar örtülü ödenek mi? Milli güvenlikle ilgili bir konu mu? Sağlık Bakanlığı’nın bu şirketlerle, bu insanlarla yaptığı sözleşmenin ayrıntılarını niçin göremiyoruz” diye sordu.

Mehmet Bekaroğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sağlık Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde söz aldı. Bekaroğlu, şöyle konuştu:

GÜVEN AŞINDI: “Pandemiyle mücadele noktasında, ülkemizde başta Sağlık Bakanlığı’nın verileri gizleme politikasından kaynaklı olmak üzere kamu kurumlarına yönelik güven ciddi bir şekilde aşınmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın takdim edilen bütçesi, pandemi koşullarına rağmen geçen yıla göre sadece yüzde 49,5 artmıştır. 2017 yılından itibaren Sağlık Bakanlığı bütçesinden şehir hastaneleri için ödenmeye başlayan kira ve hizmet bedellerinde artış trendi yaşanmaktadır.

HALKLA İLİŞKİLERİNİZ ÇOK KÖTÜ: Bugün, birinci basamakta yapılan hizmetler polikliniklere hapsedilmiş, kişisel hizmetlerle sınırlanmıştır. Bunu pandemide çok acı bir şekilde gördük. Konuşup durdunuz ama sonuç ortada, başarılı olamadınız, toplumu bu işe katamadınız. Halkla ilişkilerinizde çok kötüydü, hâlâ kötü. Kimse sizin söylediklerinize, rakamlarınıza inanmadı, hâlâ inanmıyor. Topluma gerçekleri söyleyip destek isteyeceğinize, siz Avrupa'daki durumun ne kadar vahim olduğunu abartarak anlattınız, hâlâ anlatıyorsunuz. Bu şekilde, topluma, Türkiye'de işlerin ne kadar yolunda gittiği algısı oluşturmaya çalışıyorsunuz. Oysa hâlâ günde 25-30 bin yeni vaka açıklıyorsunuz ve bu ülkede günde 200 insan ölmektedir. İzmir depreminde ölen insan sayısı 114 kişiydi.

İNSANLIK DIŞI PERFORMANS SİSTEMİ: Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın getirdiği bir yenilik de performansa dayalı ücretlendirme sistemidir. Performans sistemi sağlık hizmeti için uygun bir yöntem midir Allah aşkına? Ne kadar iş, o kadar para. Her şeyden önce bu, kurumsal ahlakı erozyona uğratan bir sistemdir. Her çalışan, her yaptığını işaretleyecek, ona göre para alacak; daha çok işaret, daha çok para. Kısa sürede çok hasta bakmak, şimdilerde bu süre beş dakikaya kadar inmiştir ve tetkik yazmak, müdahale etmek, puan toplamak... Kaliteden uzaklaşan, hekim-hekim ve hekim-hasta ilişkilerini bozan, dejenere eden ciddi ve zor sağlık sorunlarının tedavisini engelleyen bir ortam oluşturmuştur maalesef bu insanlık dışı performans sistemi.

HER TAŞIN ALTINDAN ŞEHİR HASTANELERİ ÇIKIYOR: Her taşın altından şehir hastaneleri çıkıyor. Şehir hastaneleri, Türk sağlık sistemini bir habis ur gibi kemiriyor. Şehir hastaneleri, tipik olarak sağlığın özelleştirilmesinin çok ötesinde bir dönüşüm projesidir. Şimdi soruyorum: Gerçekten şehir hastaneleri bir ihtiyaç sonucu mu olmuştur? Türkiye’de sağlık personeli ihtiyacı, açığı varken ve ciddi bir yatak ihtiyacı yok iken mevcut hastaneleri terk edip şehir hastanelerine yönelmenin sebebi nedir? Şehir hastanelerine 2021 Haziran itibarıyla yapılan toplam ödeme miktarı 22 milyara ulaşmıştır. Bakanlık, bu yıl sadece Ankara Bilkent Hastanesi’ne ayda 500 milyon TL hizmet bedeli, -kira bu rakamın içinde değil- ödemektedir. Ayrıca kira veriyoruz. Biliyorsunuz, bu bedelin hesaplanmasında döviz kurları esas alınmaktadır. Son döviz tırmanışıyla bu meblağ, ayda 700 milyon TL'ye çıkmıştır ancak bu hastane için verilen gelir garantileri Sağlık Bakanlığı ve Bakanlık kuruluşlarının hesap tablolarında yer almamaktadır. Sözleşmeler konusunda da bir bilgimiz yok. Sayın Bakan’ım, Sağlık Bakanlığı şehir hastaneleri üzerinde ne kadar taahhüt altına girmiştir? Yani sözleşme bedeli kaç liradır? Yatırım bedeli kaç liradır? Ne kadarlık yatırıma karşılık, geleceğimizden ne kadar para harcadınız? Bu konuyla ilgili açıklama yapın lütfen.

SAĞLIĞA YAPILAN EN BÜYÜK DARBE: Türkiye 1800’lerde aşı yapmaya başlamıştır. Cumhuriyet döneminde, 1928 yılında Ankara’da Hıfzıssıhha Enstitüsü kurulmasıyla aşı çalışmaları kurumsallaşmış, aşı ve serum üretimi burada gerçekleşmiştir. Aşı üretiminde yüz yıllık deneyimi olan ve her çeşit aşı üretebilen, 70’e yakın aşı çeşidi üreten Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü 2011’de kapattınız. Bu, ülkede sağlığa yapılan en büyük darbedir. Şimdi aşıların neredeyse tamamı dışarıdan geliyor. Hindistan, Endonezya, Belçika, Çin, Kore, Almanya gibi ülkelerden geliyor. Bir tane aşı Türkiye’de yapılıyor, konjuge pnömokok aşısı Türkiye’de yapılıyor ama onu da Pfizer yapıyor maalesef. İlaç üretiminde dışa bağımlılığı ve yakın zamanda borçları yüzünden ilaç bulmakta sıkıntı çekecek olan Türkiye’de sadece patentli ilaç üretimi yapılabilmektedir. İlaçta AR-GE’nin yok denecek kadar az olmasından kaynaklanan çok ciddi problemler mevcuttur. Bu problemler aşı üretimine de aynı şekilde yansımaktadır.

MEDİPOL’ÜN ANKARA GARI BİTİŞİĞİNDEKİ PARSELDE YAPTIĞI İNŞAATI TAKİP EDİYOR MUSUNUZ: Sayın Bakan’ım, bir de çok özel bir soru soracağım size. Kurucusu ve sahibi olduğunuz Medipol Üniversitesi’nin Diş Hekimliği Fakültesi’nin yeni Ankara Tren Garı bitişiğindeki parselde yaptığı inşaatı takip ediyor musunuz? Yüksek hızlı tren garının girişini kapatıyor. Bu arsa size nasıl tahsis edildi ya da kuruma nasıl tahsis edildi? Oraya imar iznini kim verdi? Bütün bunları, birkaç ay önce inşaatın yanında yangın olmasaydı bilmeyecektik. Bunun olmasında, sizin Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin kabinesinde bakan olmanızın bir katkısı var mı? Bunu da sormak isterim. Sağlıkta bir sürü holding ticarileşmeye doğru gidiyor, şirket kuruyor; devletin her tarafında işler böyle yürüyor maalesef. Ya paralel bir devlet kuruldu.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN SÖYLEŞMELERİNİ NİÇİN GÖREMİYORUZ: Ankara Şehir Hastanesi'ne, Bilkent Şehir Hastanesi'ne ayda 500 milyon lira hizmet bedeli ödediğiniz yanlış mı? Buradaki sözleşmeleri niye göremiyoruz Sayın Bakan’ım ya? Türkiye Cumhuriyeti devleti seçilmiş milletvekilleriyiz, bütçe yapıyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, ne yaptınız bunu görmek istiyoruz. Ya kardeşim devlet sırrı mı? Bu paralar örtülü ödenek mi? Milli güvenlikle ilgili bir konu mu? Sağlık Bakanlığı’nın bu şirketlerle, bu insanlarla yaptığı sözleşmenin ayrıntılarını niçin göremiyoruz? Örneğin bu paralar, hizmet bedeli olarak verilen paralar nasıl hesaplanıyor? Her sene artan kura göre mi hesaplanıyor? Nasıl verildi? Ve böyle bir anlaşmanın altına nasıl imza attınız Sayın Bakan’ım? Yani gerçekten bunlar böyle değil Sayın Bakan’ım.”

Kaynak: anka