BERKAY VAROL - GÜRKAN DEMİRTAŞ

İstanbul'da 22 yurttaşın yaşamını yitirdiği ve yüzlerce yurttaşın da yaralandığı Gazi Katliamı’nın 28’inci yılında davanın avukatlarından Remzi Kazmaz, “Önce İstanbul’da daha sonra Trabzon’da devam etmekte olan bu dava, en son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gitti. Sanıklardan iki kişi ceza aldı. O da 1 yıl 8 ay” dedi.

İstanbul'da Gazi Mahallesi'nde 12 -15 Mart 1995 tarihlerinde yaşanan silahlı saldırı sonucu 22 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi ise yaralandı. 28 yıl geçmesine rağmen sorumlular tespit edilemedi.

Gazi Mahallesi'nde genellikle Alevi yurttaşların gittiği üç kahvehaneye düzenlenen silahlı saldırıların üzerinden tam 28 yıl geçti. Yaklaşık 5 gün süren olaylarda yüzlerce yurttaş yaralandı. Gazi Davası'nın avukatlarından, davanın hukuki sürecini anlattığı “Gereği Düşünüldü” kitabının yazarı Remzi Kazmaz, Anka Haber Ajansı’na konuştu.

“SANIKLARDAN İKİ KİŞİ CEZA ALDI”

Katliamdan yıllar sonra sanıklardan sadece ikisine 1 yıl 8 ay ceza verildiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi tazminata mahkûm ettiğini hatırlatan Kazmaz, şunları söyledi:

“12 Mart 1995 tarihinde İstanbul Gazi Mahallesi’nde meydana gelen olaylar tam beş gün sürmüştü ve 23 kişi yaşamından olmuştu. Aradan tam 27 yıl geçti. Önce İstanbul’da daha sonra Trabzon’da devam etmekte olan bu dava, en son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gitti. Sanıklardan iki kişi ceza aldı. O da 1 yıl 8 ay… Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu davanda adil yargılama olmadığını bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ni de maddi ve manevi tazminata mahkûm etti.

“DAVAMIZI DA CÜBBEMİZİ DE HAKİKATLER KOMİSYONU’NA GÖNDERDİK. DOSYALARDAN HİÇ HABERİMİZ YOK. ŞİMDİ BEN CÜBBEMİ ARIYORUM; CÜBBEM DE FAİLİ MEÇHUL.

O gün bu gündür biz bu davanın açılması için uğraşıyoruz. Çünkü, bu tür davalarda, katliam davalarında asla zaman aşımı olmamalıdır. Ama nitekim hukukun tıkandığı bir yere geldik. Baktık ki olacak gibi değil. Önce dosyalarımızı ve dava dilekçelerimizi TBMM Hakikatler Komisyonu’na gönderdik. Arkasından cübbemizi çıkardık. Çünkü hukuki olarak diyebilecek bir şeyimiz kalmamıştı. Tam 27 yıl, söylenmesi gereken her şeyi söylemiştik. Yazılması gereken her şeyi yazmıştık ama bir sonuç alamamıştık. Siyasi irade, bu işe hâkim olsun diye davamızı da cübbemizi de Hakikatler Komisyonu’na gönderdik. Ama iki yıl evvel gönderdiğimiz olaydan ve dosyalardan hiç haberimiz yok. Şimdi ben cübbemi arıyorum; cübbem de faili meçhul.”

 

Kaynak: anka