Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı’nda, “Yatay mimariden taviz vermeyeceğiz. TOKİ’nin inşa edeceği konutlar, zemin artı 3 veya 4 kat, 3 oda 1 salon olarak yapılarak hak sahiplerine verilecektir. Yerinde ihya edilebilecek alanlarda da düşük yoğunluk, düşük kat ve güvenlik, önceliğimiz olacak” dedi. Erdoğan, “Ülkemizin ve milletimizin varlığını, hayatını, geleceğini tehdit eden her krizi bir afet olarak görmek, öncesi ve sonrası ile tedbirlerimizi buna göre düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Devletin bekasını vatandaşımızın bekasıyla bütünleştiren böyle bir yaklaşımın, siyaset üstü bir afet yönetimi için en doğru yol olduğuna inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün İstanbul Dolmabahçe Ofisi’nde düzenlenen Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Toplantısı’na katıldı. Erdoğan, burada şöyle konuştu:

“Hayatını kaybeden 45 binin üzerindeki her bir vatandaşımızın, yaralanan 115 bin insanımızın her birinin acısı yüreklerimizdedir. Yaklaşık 14 milyon insanımızın hayatını doğrudan etkileyen, bunların 3,5 milyonunun ülkemizin diğer yerlere göç etmesine yol açan bu felaketin yaralarını sarmak için gece gündüz çalışıyoruz. Arama-kurtarma işlemlerini enkaz kaldırma faaliyetleri, onu da yeniden inşa ve ihya çalışmaları takip edecek. Hasar tespit çalışmaları bitince şehirlerimizde yapacağımız yeni konutların ve köy evlerinin sayıları netleşecek. Şu an için yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 214 bin binada 608 bin bağımsız bölüm belirledik. Depremzede vatanlarımızı şimdilik çadırkentlerde, konteynırkentlerde, yurtlarda, kamu misafirhanelerinde, otellerde misafir ediyoruz. Ayrıca, köylerine ve diğer şehirlerde kiraladıkları veya kendileri için tahsis edilen evlere giden çok sayıda vatandaşımız var. Bu kadar büyük bir yıkım karşısında hayatı süratle normalleştirmek için, önce insanlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılamamız şart. İlk anda bu ihtiyaçlar, arama-kurtarma, yardım ekibiydi. Buna ekmek, su, çorba gibi gıda tedariki ihtiyacı takip etti. Hemen ardından battaniye, giyecek, çadır, konteynır gibi barınma ihtiyacı geldi.

“YATAY MİMARİDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ”

NATO’dan gelen çok çok kaliteli, bunun yanında benzer, İsviçre’den gelen çadırlar, onlar da bir kompleks halinde burada yerlerini aldı. Zemin ve etüt çalışmaları bitmiş olan projelerimizden başlayarak hızla yeni konutların, yaşam alanlarının inşasına başladık. Yeni yerleşimleri planlarken şehirlerimizin yönünü, mümkün olduğu kadar ovalardan dağlara, zemini sağlam yerlere döndürüyoruz. Kadim şehir yerleşimlerimizi ise tarihi ve kültürel varlıklarımızı da yaşatacak, aynı zamanda afetlere karşı güçlendirecek bir anlayışla ihya etmeyi hedefliyoruz. Yatay mimariden taviz vermeyeceğiz. TOKİ’nin inşa edeceği konutlar, zemin artı 3 veya 4 kat, 3 oda 1 salon olarak yapılarak hak sahiplerine verilecektir. Yerinde ihya edilebilecek alanlarda da düşük yoğunluk, düşük kat ve güvenlik, önceliğimiz olacak. Yeni yerleşim yerlerini belirlerken bilim insanlarımızın, mimarlarımızın, mühendislerimizin, şehir plancılarımızın, onlarla beraber yöre halkının görüşlerine göre hareket ediyoruz. Ancak acil işleri yaparken ülkemizi daha bütüncül bir afet hazırlığı ve yönetimi sistemine kavuşturacak vizyonu da ihmal etmemek gerekiyor.

Bugünkü toplantının gayesi, ülkemizi, ‘Türkiye Ulusal Risk Kalkanı’ olarak tasavvur ettiğimiz işte böyle bir perspektife kavuşturacak sürecin fikri zeminini oluşturmaktır. Bu yaklaşımı oluştururken Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu afet kavramı altında toplanabilecek tüm tehlike ve tehditleri birlikte değerlendirmeliyiz. Deprem, bunlardan biri.

“DEVLETİN BEKASINI VATANDAŞIMIZIN BEKASIYLA BÜTÜNLEŞTİREN BİR YAKLAŞIMIN, SİYASET ÜSTÜ BİR AFET YÖNETİMİ İÇİN EN DOĞRU YOL OLDUĞUNA İNANIYORUM”

Hiç şüphesiz, yaşadığımız jeopolitiğin dayattığı terör, savaş, sosyal kaos gibi hususları da hesaba katmalıyız. Özetle ülkemizin ve milletimizin varlığını, hayatını, geleceğini tehdit eden her krizi bir afet olarak görmek, öncesi ve sonrası ile tedbirlerimizi buna göre düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Devletin bekasını vatandaşımızın bekasıyla bütünleştiren böyle bir yaklaşımın, siyaset üstü bir afet yönetimi için en doğru yol olduğuna inanıyorum. Hiç şüphesiz, asıl olan, sizlerin değerlendirmeleri, analizleri, tespitleridir.”

Kaynak: anka