Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay’ın kuruluş yıldönümü etkinliğinde; “Ülkemizi yeni ve sivil bir anayasaya kavuşturarak diğer alanlarla birlikte yargımıza da önemli bir hizmet yapacağımızı inanıyorum. Türkiye'ye milli irade ile hazırlanmış sivil ve özgürlükçü bir anayasa kavuşturmak istiyoruz. Bunu başarmamız demokrasimizin üzerindeki son bulutların da dağılması anlamına gelecektir” dedi. Erdoğan ayrıca, “Yeni nesle demokraside, özgürlüklerde, hukuk devletinde, bugün bulunduğumuz yerin kıymetini anlatmakta zorlanıyoruz. Çünkü gençlerimiz mukayesesini eski Türkiye ile değil kendilerine göre çok daha iyi uygulamalara sahip ülkelerle yapıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Danıştay Konferans Salonu’nda Danıştay Başkanlığı’nın kuruluşunun 155. yıl dönümü için düzenlenen törene katıldı. Erdoğan burada şöyle konuştu:

“TÜRKİYE'Yİ MİLLİ İRADE İLE HAZIRLANMIŞ SİVİL VE ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ANAYASA KAVUŞTURMAK İSTİYORUZ”

“Danıştayımızın 155. kuruluş yıl dönümü ile Danıştay ve İdari Yargı Günü’nün ülkemiz ve dünyamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Devlet ve vatandaş arasındaki ihtilafların hukuki sınırlar içinde ve hakkaniyet duygusuna uygun bir şekilde çözülmesinde Danıştay, çok önemli görevler ifa etmektedir. Biliyorsunuz, 2017'deki Anayasa değişikliğiyle ülkemiz tarihinin en önemli yönetim reformlarından birini gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kurarken güçler ayrılığı ilkesini de tahkim ettik. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri daha keskin hatlarla belirleyerek demokrasi standardımızı yükselttik. Yine bu anayasa değişikliğiyle yargının bağımsızlığı umdesine tarafsızlığı ibaresini de ekledik. Böylece yargıyı geçmişte içine düştüğü tartışmalardan kurtaracak önemli bir adım attık. Esasen yargı ile diğer erkler, bilhassa da yürütme arasındaki ilişkiler dünyanın her yerinde tartışmalara konu olmaktadır. Ancak ülkemizde, vesayet ve darbe süreçlerinde bu tartışmalar gerçekten can acıtıcı, kurumları yıpratıcı bir şekil almıştır. Mesela, bir dönem yargımızın üzerine çöken FETÖ gölgesi hepimizi çok üzmüştür. Hamdolsun, devletimizin diğer kurumlarıyla birlikte yargımızı da bu ihanet çetesi mensuplarından temizleyerek yeni bir dönem başlattık.  Ülkemizin her türlü hukuk dışı oluşum gibi hangi isim ve görünüm altında olursa olsun terör örgütleriyle mücadelede yargımızın gösterdiği sağlam duruşun şahidiyiz. Her ne kadar, vesayet dönemi hayali ve hevesiyle yargı kurumlarımıza saldıranlar hâlâ varsa da artık bu taktik söylemlere kimse itibar etmiyor. Milletimiz, kendi adına karar veren yargı kurumlarına giderek daha güçlü bir şekilde güvenmekte, sarıp sarmalamaktadır. Amacımız ülkemizi yeni ve sivil bir anayasaya kavuşturarak diğer alanlarla birlikte yargımıza da önemli bir hizmet yapacağımızı inanıyorum. Türkiye'yi milli irade ile hazırlanmış sivil ve özgürlükçü bir anayasa kavuşturmak istiyoruz. Bunu başarmamız demokrasimizin üzerindeki son bulutların da dağılması anlamına gelecektir. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden bu olacak. Seçimlerin ardından bu konuyu hem milletimizin hem Meclisimizin gündemine tekrar taşıyacağız. Yargı temsilcilerimizden de bu hususta katkı bekliyoruz.

“ÜLKEMİZE BU UTANCI YAŞATANLARIN HİÇBİRİNİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ”

İlk gençlik yıllarımızı muhtıra tartışmalarıyla geçirdik. Ardından ülkenin ideolojik çekişmelerinden sokak kavgalarına, terör eylemlerine evrildiği süreci yaşadık. Bu sürecin aslında 12 Eylül darbesinin zeminini hazırlama oyunu olduğunu, ilerleyen dönemlerde bizzat projenin sahiplerinin ikrarıyla öğrendik. Siyasetin yeniden toparlanmaya çalıştığı 1980’li yılları, 1990’lı yılların siyasi istikrarsızlık ve sosyal gerilim dönemiydi. Demokrasi tarihimizin en yüz kızartıcı dönemi 28 Şubat’ta kimin nerede durduğu hafızalarımızda hâlâ tüm ayrıntılarıyla canlıdır. Ülkemize bu utancı yaşatanların, siyasetçisinden akademisyenine kadar hiçbirini asla unutmayacağız.

Biz işte böyle bir iklimde siyasete yeni bir ses, yeni bir yaklaşım, yeni bir program getirerek milletimizden yetki istedik. Son 21 yılda bu ülkede her ne yapılmışsa gerisinde asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerimizi telafi etme çabası vardır. Türkiye'ye o kadar çok vakit kaybettirdiler, milletimizin enerjisini o kadar boş yere harcattılar ki, kaybedecek tek bir anımız, tek bir günümüz yoktu.

Hatırlarsanız, 15 Temmuz gecesi televizyonlara bağlandığımda bir şey söylemiştim. Demiştim ki, ‘Biz milletin üstünde güç tanımıyoruz.’ Evet, bu güç bizi vesayetin cenderesinden, terör örgütlerinin saldırılarından kurtardığı gibi darbecilerin silahlarının namlularına da göğsünü siper etti. Biz de milletimize şükranımızı eserlerimizle, hizmetlerimizle, reformlarımızla gösterdik, gösteriyoruz.

“GENÇLERİMİZ MUKAYESESİNİ ESKİ TÜRKİYE İLE DEĞİL KENDİLERİNE GÖRE ÇOK DAHA İYİ UYGULAMALARA SAHİP ÜLKELERLE YAPIYOR”

Ülkemizde eski Türkiye’de bizlerin yaşadığı sıkıntıların hiçbirini yaşamamış, gördüğü manzaraların hiçbirini görmemiş bir nesil var. Diğer pek çok mesele gibi bu yeni nesle demokraside, özgürlüklerde, hukuk devletinde, bugün bulunduğumuz yerin kıymetini anlatmakta zorlanıyoruz. Çünkü gençlerimiz mukayesesini eski Türkiye ile değil kendilerine göre çok daha iyi uygulamalara sahip ülkelerle yapıyor. Halbuki biz her ülkenin kendi hikayesi olduğunu, ülkemizin hikayesinin de hiç de öyle kolay yazılmadığını çok da iyi biliyoruz.”

 

Kaynak: anka