Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adaylıktan çekilen Muharrem İnce’yle bugün görüştüğünü belirterek “Avukatlarına vesaire bu konuyla ilgili böyle bir görevi verdiğini de ifade ettiler. Biz de özellikle devlet olarak yapılabilecek ne ise bu konuda her türlü yardıma hazır olduğumuzu da söyledik. Çünkü böyle bir yarışta yalnız bırakmak da asla doğru olmaz” dedi. Erdoğan ayrıca, “Nasıl halkımızın teveccühü ile iktidara geldiysek, yani milletimiz ola ki böyle bir farklı karar verecek olursa, demokrasinin gereği neyse biz aynen bunu yaparız. Başka yapılacak bir şey yoktur...Demokrasiyi özümsemiş partilerin birlikteliğiyle kurulmuş Cumhur İttifakı, sandıktan çıkan her sonucu meşru kabul edecektir. Karşımızdakilerden de aynı taahhüdü bu açıklıkta bekliyoruz” diye konuştu.  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul’da Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nden yapılan ve TRT, A Haber, NTV, CNN Türk, 24 Tv, Ülke Tv, Tvnet, Haber Türk, TV100, Haber Global, TGRT Haber, Bengi Türk ve Akit TV’nin de aralarında bulunduğu 30’a yakın televizyon kanalının ortak seçim özel yayına katıldı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: 

“DEVLET OLARAK YAPILABİLECEK NE İSE HER TÜRLÜ YARDIMA HAZIR OLDUĞUMUZU SÖYLEDİK” 

“Muharrem Bey’in buradan ayrılışına doğrusu üzüldüm. Maalesef kaset kumpaslarıyla makama gelen bay bay Kemal’in karşısına rakip olunca böyle bir komplo ile karşılaştı. Terör örgütleriyle kol kola yürüyen, ortaklık kuran Kılıçdaroğlu, özellikle karşısına çıkınca böyle bir saldırıyla karşılaştı. 

Ben bugün Muharrem Bey’i aradım. Kendisine bu süreçle ilgili, böyle bir şey nasıl sadır oldu, bunları kendisiyle konuşayım istedim. Anladığım kadarıyla ortada Kılıçdaroğlu’nun kol kola olduğu, Muharrem Bey’den sadır olan bir şeydir diye söylemiyorum. Bu bir FETÖ taktiğidir. Bunlar bunu her an yapabilir. Geçmişte de yapıldı. Kılıçdaroğlu bu makama malum bir kaset komplosuyla geldi. 

Enteresan olan Muharrem Bey’in bu kararının arkasında birçok şüphesiz ki gerçekten yani namuslu, haysiyetli insanların kabullenemeyeceği bazı saldırıların olduğunu bugünkü görüşmemizden anlıyorum. Böyle bir durum söz konusu. Şimdi bir insanın her şeyden haysiyeti, namusu çok çok önemli. Bu tür iftiralarla karşı karşıya kalınırsa tevessül edeceği yollardan bir tanesi, en son da olsa böyle bir yoldur. 

Avukatlarına vesaire bu konuyla ilgili böyle bir görevi verdiğini de ifade ettiler. Biz de özellikle devlet olarak yapılabilecek ne ise bu konuda her türlü yardıma hazır olduğumuzu da söyledik. Çünkü böyle bir yarışta yalnız bırakmak da asla doğru olmaz. 

“SEN KİMSİN DE RUSYA’YA YAPTIRIM UYGULAYACAKSIN?” 

Hatırlarsanız, kampanyanın öncesinde Biden’ın açıklamaları vardı. Bu neydi? ‘Erdoğan’ın saf dışı edilmesi’ idi. Bu Biden, benimle özel muhabbeti de güya olan birisi. Ama bu açıklamayı ne yazık ki, dil sürçmesi diyemeyeceğim, acımasızca yaptı. Bu açıklamasından sonra kendisiyle defalarca bir araya geldik. Görüşmelerimiz oldu. Kendisine sorunca o maalesef böyle çark etmeye çalıştı. Şimdi çıktı, bu defa, bay bay Kemal Rusya’ya saldırdı. Rusya’dan da sözcü Peskov, ‘Bunu ispatlaması gerekir’ dedi. ‘İspatlayamazsa bunun altından kalkamaz’ dedi. Eğer ben siyasetçiysem, 40 yıllık bir geçmişim varsa burada bir şeyi çok açık ortaya koymamız lazım. Bay bay Kemal, bak sen bu siyaseti hâlen öğrenemedin. Sen çırak bile olamadın. Türkiye’nin yönetimine talip olan kalkıp, ‘Ben batıyı dost edineyim’, çünkü ne diyor, ‘Rusya'ya yaptırım uygulayacağım’ diyor. Ya, senden devlet adamı, senden yönetici olmaz. Sen kimsin de Rusya’ya yaptırım uygulayacaksın? 

“BİDEN’IN BU AÇIKLAMAYI YAPMASI MESELA BENİ RENCİDE ETMİŞTİR” 

Şu anda Biden beni evimde ziyaret edecek kadar desteğimiz olduğu hâlde, aynı şekilde eşim olsun, ailecek münasebetlerimizin olduğu hâlde, bu açıklamayı yapması mesela beni rencide etmiştir. Ama öbür tarafta Amerika Rusya’ya olumlu bakmıyor diye hiçbir zaman sayın Putin ile münasebetlerimi kesmedim. Tam aksine, onunla münasebetlerim güçlü, güçlü olduğu kadar da Amerika ile olan ekonomik iş birliğimiz Rusya’da daha güçlü olduğunu görüyoruz. 

“NASIL HALKIMIZIN TEVECCÜHÜ İLE İKTİDARA GELDİYSEK, MİLLETİMİZ OLA Kİ BİR FARKLI KARAR VERECEK OLURSA, DEMOKRASİNİN GEREĞİ NEYSE BİZ AYNEN BUNU YAPARIZ” 

Ben bunu tabii değerlendirmeye bile gerek duymuyorum. Bu tür soru ancak olsa olsa terör örgütlerine sorulur. Biz Türkiye'de demokratik yolla iktidara geldik. Halkımızın teveccühü ile iktidara geldik. Nasıl halkımızın teveccühü ile iktidara geldiysek, yani milletimiz ola ki böyle bir farklı karar verecek olursa, demokrasinin gereği neyse biz aynen bunu yaparız. Başka yapılacak bir şey yoktur. İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığını CHP aldığı zaman, bizim belediye başkanımız, ‘Hayır biz buradan çıkmıyoruz’ dedi mi? Ne yaptılar? Belediye başkanlığını kazananlara kalktılar makamı verdiler. 

Ankara’da büyükşehir belediye başkanlığını kazandığında bizim arkadaşlarımız, ‘Hayır vermeyeceğiz’ dediler mi?  

Cumhur İttifakı bu ülkede demokrasinin teminatıdır. Demokrasiyi özümsemiş partilerin birlikteliğiyle kurulmuş Cumhur İttifakı, sandıktan çıkan her sonucu meşru kabul edecektir. Karşımızdakilerden de aynı taahhüdü bu açıklıkta bekliyoruz. Ancak maalesef CHP tarafı demokrasiye zarar verecek söylentiler yaymayı maharet sayıyor. Sandık güvenliği aşağı, sandık güvenliği yukarı. Sandık demokrasinin namusudur. Koy adamlarını oraya, eksik bırakma. Bizim elemanlarımız orada nasıl güvenceyse, senin elemanların da orada güvence olsun. Milletimin pazar günü inşallah şahsıma Cumhurbaşkanlığı görevini tevdi edeceğine ben inanıyorum. 

“6 MİLYONU AŞKIN GENÇ SEÇMEN BU SEÇİMDE ETKİLİ OLACAK DİYE DÜŞÜNÜYORUM” 

Gençlik siyasete de mütemayil. Bu havayı aldım. Temennim o ki 21 yılda gençlerimizin birçok hayalini gerçekleştirdik. E harcı biz kaldırdık. Biz geldiğimizde burs 45 liraydı. Şimdi 850 liradan asgari ücrete kadar şu anda bizim verdiğimiz burslar var. Krediyi zaten saymıyorum. Burs önemli. Çünkü bursun ödenmesi söz konusu değil. Ama kredide devlette veya herhangi bir sivil toplum kuruluşunda, işyerine göreve başladıktan sonra ödemesi var. Faizi yok, hiçbir şeyi yok. Bunu sağlayan biziz. Bu kapıları açan biziz. Böyle bir durum karşısında, özellikle 6 milyonu aşkın genç seçmen bu seçimde hakikaten etkili olacak diye düşünüyorum. 

“LGBT’Yİ SAVUNAN HİÇ KİMSEYE VE HİÇBİR KURUMA ASLA MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEĞİZ” 

Bizim aynı zamanda milletimizin temelini oluşturan aile yapımızı koruma, evlatlarımızın geleceğimize sahip çıkma sorumluluğumuz var. LGBT türü akımların bireylerin kendi dünyalarında yaşadığı sapkınlıklar olmaktan çıkıp toplumsal dayatmaya dönüşmesi milli varlığımızı tehdit eder. Bunun için biz asla bu tür sapkın akımların meşrulaştırılmasına izin veremeyiz. Bu yöndeki gayretleri tasvip de edemeyiz. AK Parti olarak ülkemizde LGBT'nin savunulmasına karşı da yaygınlaştırılmasına karşı da mücadele edeceğiz. LGBT’yi savunan hiç kimseye ve hiçbir kuruma da asla müsamaha göstermeyeceğiz. Tavrımız bu kadar nettir, bu kadar açıktır.  

Birilerinin bu sapkın akımlarının oyuncağı hâline dönüşmesini üzüntü ile takip ediyoruz. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin diyorum. İnşallah 14 Mayıs’tan sonra da ülkemizde bu konuda önemli gelişmelerin yaşandığına da şahitlik edeceğiz.  

“OĞUZHAN BEY, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ BİR KENARA ATMA ADIMINI ATTIĞIMIZDA BANA BİZZAT TELEFON AÇIP TEŞEKKÜR ETMİŞTİ” 

Allah rahmet etsin, Oğuzhan Bey’in bu konuyla ilgili, biz İstanbul Sözleşmesi'ni bir kenara atma adımını attığımızda bana bizzat telefon açıp teşekkür etmişti. Bu duruşumuz sebebiyle. Bunu tekrar geri getireceğiz diyenler aslında kendi içinde bir çatışmanın içindeler. Kaldı ki şu anda Saadet Partisi’nin başındaki zat LGBT’ye yönelik herhangi bir tavır koyuyor mu? 

YPG/PKK terör örgütü, ayrı konu. Ama öbür tarafta benim öldürülen Kürt kardeşlerimizin hukukunu aramak, korumak, o da bizim görevimizdir. Bizim şu anda partimde onca Kürt kardeşimiz var. Bakanlık yapan kardeşlerimiz var. Şu anda benim Şanlurfa’dan Bekir Bey, aynı zamanda Adalet Bakanım, Kürt’tür.  

Bay bay Kemal'in HDP ile ortaklığı, HÜDA PAR'ın bizimle birlikte olmasıyla kıyas dahi kabul edilemez. HDP, terör örgütü PKK ile ilişkisini reddetmek şöyle dursun, tam tersine her gün selam göndererek aradaki bağını sürekli teyit ediyor. 

HÜDA PAR’ın ise kendisine atfedilen terör örgütüne ilişkisine dair herhangi bir emare olmadığı gibi kendilerinin de bu konuda açık reddi var. Kabul etmiyorlar böyle bir şeyi.  

“EN GEÇ EKİM AYI İLE BİRLİKTE YÜZLERCE, BİNLERCE KONUTUN TESLİMİNE BAŞLAYACAĞIZ” 

142 bin konut ve köy evinin inşa sürecini başlattık. 59 binin de temelini attık. Deprem bölgesinde 650 bin yeni konut yapacağız. Köy evlerinde de zaten teslimatlar başladı. 

Bunun 319 binini de 1 yıl içinde inşallah tamamlayacağız dedik. En geç ekim ayı ile birlikte yüzlerce, binlerce konutun teslimine de başlamayı planlıyoruz. 

TOKİ'nin birikimi ve ülkemiz inşaat sektörünün gücü bunu sağlamaya yeterlidir. Sadece konut değil. Sosyal ve ticari alanları ile hastanelerimizi yeniden ayağa kaldırıyoruz. Az önce Defne’yi söylediniz. Defne biliyorsunuz, çelik konstrüksiyon ile yapılan bir hastane ve buna inanmadılar.  

Çelik konstrüksiyon ile bu yapılmış. İç donanımları da süratle devam ediyor. Defne Hastanesi’nin temeli atılalı 48 gün oldu. Hedefimiz 60 günde tamamlamaktı, planlandığı gibi de ilerliyor. Büyük oranda da tamamlandı. 

Amerika’yı, Batı'yı görüyorsunuz. Banka iflasları birbiri ardına geliyor. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğal gaz enerji sistemimize dahil oldu. Bu, bizim ayrı bir güç. Gabar’daki petrolü de giderek artan bir şekilde sisteme dahil ediyoruz. 

“SOĞAN, PATATES 7,5 LİRAYA DÜŞTÜ” 

Arkadaşlarımı ben bu ara tekrar piyasaya gönderdim, dolaşın bakın, nedir ne değildir diye. Şu an soğan, patates, 7,5 liraya düştü. Market fiyatı bu. Bu şunu gösteriyor. Demek ki arz talep dengesinde bu spekülatif oyunlar giderildikçe durum daha da netleşecek. Sayın Putin ile geçenlerde yaptığım görüşmede, sağ olsun, benden yoğun bir miktarda domates istedi. Şimdi onun bu domates talebi, bizim ister istemez domates üreticisini sevindirdiği gibi fiyatları ne yaptı, aşağı çekti. Şimdi bu hani, Batı'nın yaptırımlarını Rusya'ya uygulayacağını söyleyen bay bay Kemal’in inanın aklı bunları almıyor. 

Biz çiftçimiz için böyle çalışıyoruz. Rusya bizden ne kadar fazla domates alırsa, ne yapacaktır, bu benim çiftçimi sevindirecektir. Aynı zamanda da ülke içindeki fiyatları aşağı çekecektir. Biz bunu diğer ürünlerimizde de yapıyoruz, yapmalıyız.  

“SEÇİMDEN SONRA BÖYLE BİR ADIM ATILABİLİR” 

Böyle bir düzenlemeye katılacak olan siyasi partiler olursa, bunun olmaması söz konusu değil. Doğrusu ben de olmasından yanayım. Buradaki 50 artı 1, oran itibarıyla 50 artı 1 oranı değil biliyorsunuz. Yüzde 50 artı 1 oy demektir. Seçimden sonra böyle bir adım atılabilir. Bu adım karşılık bulursa bir anayasa değişikliği gerektiriyor. Olmaması için hiçbir neden yok. Ben şahsen böyle bir adım atılması hâlinde buna taraftarım.” 

 

Kaynak: anka