Elazığ'da kahvehane işleten Ertan Eroğlu, ekonomik kriz nedeniyle geçinemediğini belirterek, "Hani ‘Aç adam yok’ diyorlar ya gelsinler bakalım var mı, yok mu? Açın kralı var kralı ama tok, açın halinden anlamaz. Var olan, yokun halinden anlamaz. Adamlar burada emekli olmuşlar, 10 bin-12 bin lira emekli maaşı alıyor; ‘Cumhurbaşkanı bize ne kadar verecek’ hesabındalar. Biz olamamışız, onun hesabını yapıyoruz" dedi.

Elazığlı kahvehaneci Ertan Eroğlu, ekonomik kriz nedeniyle yaşadığı sorunları anlattı. Günlük 180 lira cirosu olduğunu söyleyen Eroğlu, dükkanın masraflarını karşılayamadığını ve geçinemediğini belirtti. Prim gün sayısı yetmediği için emeklilikte yaşa takılanlar için yapılacak düzenlemeden de yaralanamayacağını kaydeden Eroğlu, şöyle konuştu:

"BU ADALETE BEN ADALET DEMEM, ZULÜM DERİM"

"3 yıldır, depremde boş kaldım. Kimse bana demedi, ‘Sen aç mısın, tok musun’. Biz, bir yardım da almadık. Bileğimizin gücüyle, borçla harçla burayı açtık. Ondan sonra kriz, deprem, virüs, hepsi üst üste bindi. Bu esnafı kimse sormayacak mı? Bu esnaf ölüme terk mi edilmiş? Bakın, bugün benim cirom şudur. Gelin hep beraber sayalım. 180 TL cirom var bugün. Ben 3 bin lira fatura nasıl ödeyeceğim? Benim burada bin 247 gün SSK girişim var. Sene 94'te almışım, 3 bin 930 gün benim BAĞ-KUR'um var. İkisinin toplamı 5 bin 177 gün ediyor. Bu tarafta 45 yaşındaki adam 5 bin gününü tamamlayıp emekli olacak. Esnaf burada kirasını, stopajını, vergisini, suyunu, elektriğini, doğal gazını, BAĞ-KUR'unu… Erkek gibi çalışacak, ezilecek gece yarısına kadar. 8 saat de değil bizde; sabah 8, gece 11'de eve gidiyoruz. Boş da olsa biz ekmeğimizi bekliyoruz. Bu elektriği, doğal gazı yatırmak zorundayız. Ben nasıl ödeyeceğim 3 bin 200 lirayı? Adam o tarafta 5 bin gün ile emekli olacak, ben burada ezileceğim, bana 7 bin 200'ü şart koşacaklar. Bu adalete ben adalet demem, zulüm derim ben buna.

"BU ESNAF ÖLÜME Mİ TERKEDİLMİŞ"

Kapatacağım ben dükkanı. 3 yıldır, depremde boş kaldım. Kimse bana demedi, ‘Sen aç mısın tok musun’. Biz, bir yardım da almadık. Bileğimizin gücüyle, borçla harçla burayı açtık. Ondan sonra kriz, deprem, virüs, hepsi üst üste bindi. Bu esnafı kimse sormayacak mı? Bu esnaf ölüme terk mi edilmiş? Ben, bu esnafın yerinde olsam kilidi vururum. El birliğiyle herkes kapatsın. Adam, gitmiş devlet dairesinde çalışmış, büyük fabrikalarda çalışmış, otomatik BAĞ-KUR'u, SSK'sı yatmış. Biz, burada çay satarak onun hesabını yapıyoruz; BAĞ-KUR'umuzu nasıl ödeyeceğiz, ev kiramızı nasıl ödeyeceğiz diye. Motosikletimiz bile yok, mal mülk sahibi olmamışız, dükkanımız kira, evimiz kira, üniversite öğrencim var; nasıl yapacağız? Kim geldi bizim halimizi sordu? Ne olacak memleketin hali?

1994’te bin 247 gün SSK girişim var. 3 bin 930 gün BAĞ-KUR’umu yatırmışım. Bunun yanında 4 yıldır ben BAĞ-KUR’umu yatıramadım. Bu köprü yüzünden bir yıl yatıramadım, top attım burada iflas ettim, buralar şantiye olmuştu Mücahit Yanılmaz döneminde. Ardından deprem vurdu, 3 yıl boşta kaldık, her şeyimizi kaybettik.

"ÇOK SAHİPSİZ BİR MEMLEKET OLDUK"

BAĞ-KUR'un bir kısmını otomatik durdurmuşlar, ben durdurma talimatı vermemişim. 4 yıldır ben BAĞ-KUR'umu yatıramamışım, köprüden dolayı, depremden dolayı. 3 yıl boşta kaldım, yatıramadık. Şimdi hiç yatıramayacağız zaten. Ben şimdi kira mı vereceğim, doğal gazı mı vereceğim, elektriği mi vereceğim, çocuğumu mu okutacağım, ev kirasını mı, site giderlerini mi, buranın avanta haraç dükkan giderini mi vereceğim? 150-200 lira buranın aidatı var. Buraya neden aidat veriyoruz, onu da çözemedim. Her taraftan bizden para alıyorlar ama gelirin var mı diye soran olmadı. Biz bunlara nasıl vereceğiz? Çok sahipsiz bir memleket olduk. Köküne ben isyan ediyorum köküne, çünkü hiçbir yetkili yok burada.

"HANİ ‘AÇ ADAM YOK’ DİYORLAR YA GELSİNLER BAKALIM VAR MI, YOK MU"

Hani ‘Aç adam yok’ diyorlar ya gelsinler bakalım var mı, yok mu? Açın kralı var kralı ama tok, açın halinden anlamaz. Var olan, yokun halinden anlamaz. Adamlar burada emekli olmuşlar, 10 bin-12 bin lira emekli maaşı alıyor; ‘Cumhurbaşkanı bize ne kadar verecek’ hesabındalar. Biz olamamışız, onun hesabını yapıyoruz. Onlar da 12 bin lira emekli maaşı alıyorlar, ne kadar alacağının hesabını yapıyorlar. ‘Bize yüzde 40 verse ancak kurtarır’ diyorlar. Biz de burada 150 lirayla dükkan kapatacağız. 4 bin 200 lira kiramız var. Yazıklar olsun. Gençler hep Avrupa'ya kaçıyorlardı ya haklılarmış. Yaş 51, ben de istemez miyim rahat etmeyi. Borçsuz harçsız bir hayatım olsun, evim olmasın, arabam olmasın ama en azından devlete sırtımı yaslayabileyim, devletim beni de düşündü diyebileyim. Bunun hesabını, SSK'ya gittim bulamadım. 200 tane personel var, biri diyor ki 'Yasa çıkmamış', biri diyor ki 'Bilgim yok', diğeri diyor ki 'Bilmiyorum nasıl olacak'. Pinpon topu gibi oradan oraya gönderiyorlar. Sistem çökmüştü zaten. İnsanlar ne yapacağını bilmiyorlar, karamsarlar. Bunun içinde faydalanan insan çoktur, Allah hayırlı uğurlu etsin. Garibanlar alsın yesin, onlara diyecek bir şeyimiz yok ama bir esnaf olarak bizim de hakkımız. Benim bunu daha bir ay daha yatıracak gücüm, takatim kalmadı.

"HERKES UZMAN OLMUŞ"

Kendileri bilmiyor ki biz de bilelim. Bir ‘9 bin’ dediler, bir ‘7 bin 200’ dediler, bir ‘7 bin’ dediler. Biri dedi ‘Askerlik borçlanmaları olacak’… Yani bunun yanıtını bile alamıyoruz. Ben kahvemi böyle bıraktım, çıktım gittim. Yine ortada bir şey yok. Uzmanlar çıkmış, herkes bir telden çalıyor. Herkes uzman olmuş. Uzmanlık alanı öyle değildir. Çıkacaksın, aslanlar gibi haykıracaksın aslanım. Diyeceksin ki 'Ey vatandaşım BAĞ-KUR'lu olan 7 bin 200'le emekli olacak; bunları kapsamıyor, bunlar sürünecek, aslanlar gibi böyle ölecekler. Sigortası olanlar 5 bin günde; sen 60 yaşına gelmişsin, BAĞ-KUR'unu yatıramamışsın, esnaflık yapmışsın ama bu taraftaki fabrikada çalışmış, durumu iyi bir arkadaş devlet kamu kuruluşunda çalışmış, oradan 45 yaşında emekli olacak. Ben 51 yaşındayım, benim boynum bükük kalmış. Personel çalıştıramıyorum. Beni kurtarmadı ki personele de ekmek yedireyim. Benim elime ekmek geçmemiş."

Kaynak: anka