İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hatay’da; “Hem İstanbul’daki deprem tehdidini bertaraf edecek katılımcı modellerle, devletimizin her kurumunu aynı çatı altında toplayan önerilerimizle, ayrıştıran değil birleştiren mantıkla bertaraf edecek bir süreci Türkiye’ye göstereceğiz. Hem de bu coğrafyada, sadece Hatay değil 10 şehrin yapımı ve imarı noktasında da etkin bir süreci 14 Mayıs’tan sonra memleketimize hediye etmeyi, kazandırmayı bilimle, teknikle, akılla yürütmeyi sizlerle birlikte başaracağız. Bu yönde çalışmalarımız yoğun bir biçimde devam ediyor” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün deprem bölgesi Hatay’da incelemelerde bulundu. İmamoğlu, incelemelerinin ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, şöyle konuştu:

“İSTANBUL’DAKİ AFETİN YARATABİLECEĞİ TAHRİBAT MİLLETÇE BİZE DİZ ÇÖKTÜREBİLİR”

“Büyük bir afet yaşadık. Ne yazık ki on binlerce insanımızı kaybettik. Depremin çok ağır bir faturası, depremi kapıda bekleyen bir düşman gibi tarifleyebiliriz. Ama depremin düşmanlığını aslında büyüten mesele, o konuda ne kadar tedbirli olup olmadığımızla ilgili. Deprem coğrafyasındayız. Malumunuz İstanbul belki en çok konuşulan noktalardan bir tanesi, hatta birincisi. Sizinle yaptığımız bir telefon konuşmasında, ‘Aman Başkanım, İstanbul deprem meselesi bizim milli egemenlik sorunumuz’ demiştiniz. Gerçekten öyle. Biz sağlıklı bir biçimde süreci hazırlayamazsak, İstanbul’daki afetin yaratabileceği tahribat milletçe bize diz çöktürebilir. Bu kadar acı bir tarif yapabiliyoruz. O bakımdan göreve geldiğimiz ilk andan itibaren depremle ilgili süreci konuşmaya, bu konuda hassasiyet göstererek hazırlık yapmaya gayret ettik, etmeye de devam ediyoruz. Örneğin sadece yaşadığımız bu bölgedeki depremlerin hemen öncesinde aralık-ocak ayında dahi İBB’ye kentsel dönüşümü hızlandırmak adına sunduğumuz çok önemli önerilerimiz vardı. Hatta bir tanesi de o zaman reddedilmişti. Şimdi bir kez daha görüşülmek üzere süreci yoğun bir biçimde takip ediyoruz. Bir seferberlik planı açıkladık. Bu plan dahilinde eylem planımızı sürdürüyoruz.

Bugün konumuz Hatay ve diğer şehirlerimiz. Hatay’da, AFAD’ın ilk gün itibarıyla İstanbul’u Hatay ile eşleştirmesinden ötürü biz bütün lojistik gücümüzle diğer bölgelere de katkı sunmaya gayret ettik ama esas olarak Hatay’da konumlanmayı doğru bulduk. Çünkü AFAD’ın çatı kurum olarak tariflediği şablona uygun hareket etme gayreti içerisinde olduk. Aynı durum, örneğin Kahramanmaraş’ta da Ankara Büyükşehir Belediyemiz var. Osmaniye’de İzmir Büyükşehir Belediyemiz var gibi görevlendirmeler yapıldı.

Burada geniş bir koordinasyonumuz var. Koordinasyon kurulumuz aslında İstanbul’da merkezi bir noktada kurduk ama burada bir koordinasyon başkanlığımız var. İstanbul’dan buraya aktarımlarımız yapıyoruz. Hem sahayla ilgili sivil toplum ve siyasi kurumlarla ilgili koordinasyon sorumlumuz var hem kurumumuzun koordinasyon sorumlusu var.

“ŞU ANA KADAR 6 BİN 173 ÇADIR DAĞITIMI YAPTIK”

Türkiye’nin her yerinden belediyelerimizin burada katkısı var. Kocaeli Belediyesi’nden tutun İstanbul’da Şişli Belediyesi ve diğer ilçe belediyelerine, Türkiye’nin Antalya’sından Aydın’ına varıncaya kadar.

İlk başta 4 bine yakın personel sayısına ulaşmıştık. Şu anda burada arama kurtarma ekiplerimizi çektik, bin 103 personelimiz burada koordinasyonda görevli. 401 iş makinesi ve hizmet aracımız burada. İstanbul’da gönüllü bir süreç yönettik. 30 bine yakın gönüllü bizim merkezlerimizde İstanbul’da bize hizmet ettiler. Çok önemli. Şu ana kadar 6 bin 173 çadır dağıtımı yaptık. Burada en önemli ihtiyaçlardan birisiydi. Ama bu sayıyı yakın zamanda 10 bini aşacak seviyede siparişlerimizi oluşturduk. Antakya’da merkezimiz var, ana merkezimiz. Aynı şekilde Samandağ ve İskenderun’da da hizmet sunan merkezlerimiz var.

Sudan ekmeğe, Hamidiye kurumumuzdan 100 tıra yakın su gönderdik şu ana kadar. 45 tır halk ekmeği ürünlerinden bölgeye yolladık. 223 kabin tuvalet kurduk. 94 adet mobil duş gibi birçok hizmeti sıralayabilirim. İBB ve İstanbul’daki 14 belediyemiz tarafından 24 aşevimiz burada hizmet sunuyor. 10 milyon 861 bin 173 adet ürünü İstanbullu hemşerilerimizden bağış aldık ve buraya sevk ettik. 509 insani yardım tırını sadece Hatay’a yolladık. 477 bin 526 koliyi de İstanbullu gönüllü dostlarımız hazırladı.

Şu ana 3 bin 840 depremzedenin konaklamasına katkı sunduk.

“BUNDAN SONRA EN ÖNEMLİ HUSUSLARDAN BİRİ GEÇİCİ BARINMAYI DAHA GÜÇLÜ HÂLE GETİRMEK”

Bundan sonraki en önemli hususlardan birisi geçici barınmayı daha güçlü hâle getirmek. Çadırın, konteynırın hizmet edemeyeceğini düşünüyoruz. Aynı zamanda biz Hatay Büyükşehir Belediyemiz ile Hatay’ın kentleşmesine dönük yeni kentleşme sürecine hizmet sunmayı planladık. Bu süreci yakalayana kadar geçici barınma ile ilgili de güçlü konaklama alanlarının üretmek istiyoruz. Mahalle kimliği biçiminde. Bunları bir miktar da ticari alanlarla destekleyici hem AFAD’ın koordinasyonunda hem Hatay Büyükşehir Belediyemizin öncülüğünde bu tür alanları bölgeye hediye etme sürecine çaba gösteriyoruz.

İlk etapta yaklaşık 2 bin kişinin konaklayacağı mahalleleri kuracağız. Bunun örnek olmasını istiyoruz. Son sözüm şu olsun; deprem bölgesinde imar sürecini iyi planlamazsak, şehirlerin ruhunu, şehirlerin insanlarımızın sosyolojik yapısını, beklentilerini, sadece işi bir blok ya da demir, beton üzerinden yorumlarsak gerçekten yıkılan kentlerimizin yerine ne Hataylıyı mutlu edecek ne de Maraşlıyı ne de Adıyamanlıyı mutlu edecek kentler kurabilmemiz mümkün değil. O bakımdan tüm bu duyguları taşıyan, hissettiren, ortak akıl, katılımcılık ile süreci çok telaşa düşmeden, ağır acılar verdik hepimizin başı sağ olsun, mekanları cennet olsun, ancak bundan sonraki sürecin tasarlanması bence en önemli husus olmuştur şu an itibarıyla. Bu noktada da sabırlı bir biçimde geçici konutlarımızı yoğun bir biçimde üretip, kalıcı konutlarımızı ve kalıcı yaşam alanlarımızı gerçekten bu coğrafyanın belki yüzlerce yıl varlığını en güçlü şekilde koruyacak bir mekanizmaya dönüştürmemiz şart. Şu an en yoğunlaştığımız mesele budur.

“HATAY VE 10 ŞEHRİN YAPIMI VE İMARI NOKTASINDA ETKİN BİR SÜRECİ 14 MAYIS’TAN SONRA MEMLEKETİMİZE HEDİYE ETMEYİ SİZLERLE BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ”

Hem İstanbul’daki deprem tehdidini bertaraf edecek katılımcı modellerle, devletimizin her kurumunu aynı çatı altında toplayan önerilerimizle, ayrıştıran değil birleştiren mantıkla bertaraf edecek bir süreci Türkiye’ye göstereceğiz. Hem de bu coğrafyada, sadece Hatay değil 10 şehrin yapımı ve imarı noktasında da etkin bir süreci 14 Mayıs’tan sonra memleketimize hediye etmeyi, kazandırmayı bilimle, teknikle, akılla yürütmeyi sizlerle birlikte başaracağız. Bu yönde çalışmalarımız yoğun bir biçimde devam ediyor.”

LÜTFÜ SAVAŞ: “TOPLAM, 209 MAHALLEMİZİN SADECE 35’İNDE SU VEREMİYORUZ”

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ise şunları söyledi:

“Bugün bir ayı geçti, depremle yatıp depremle kalkıyoruz. İlk dört gün, bizim için çok yoğun, aynı zamanda çok yorucu ve üzücü geçti. Dördüncü günden itibaren biz yaralarımızı daha sağlıklı bir şekilde sarmaya başladık ve bugüne kadar geldik… Bize insanlık öğreten gençlerimize teşekkür ediyorum… İlk sekiz gün, maalesef birbirimizle dahi telefonla, internetle, whatsappla ne görüşebiliyorduk ne mesaj gönderebiliyorduk. Mesajlarımız bir gün sonra varabiliyordu. En yakınlarımızla bile çalışırken onun yanına gitmek zorundaydık. Giderken de çok problem yaşıyorduk. Çünkü her taraf yıkılmıştı.

Tüm bunları yaparken bir yandan enkaz altında kalan canlı insanlarımızı çıkartmaya çalışıyorduk, bir yandan bunları hastanelere ulaştırmaya çalışıyorduk, bir yandan hayatını kaybetmiş insanları ebediyete intikal ederken sağlıklı bir şekilde götürmeye çalışıyorduk. Bi Bir tarafta soğuk, yağmur, bir tarafta insanları kış şartlarından korumaya çalışıyorduk. Bu şartlardan bugüne kadar geldik. Gerçekten de çok insanımızı kaybettik. Türk halkı ve dışarıdan bize yardım eden insanlar bize insanlığı öğretti. Çünkü şunu öğrendik ki, çok insanımızı kaybettik. Ama ülkemizde hala insanlık yaşıyor…

Biz şu anda yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Özellikle konteyner ve çadır konusunda bütün desteklere teşekkür ediyoruz. Gerçekten ihtiyacımız var. Yaz mevsimi geliyor, oteller yaza hazırlanıyor diye geri dönmek zorunda kalıyor. Tekrar şehrine gelip hayata tutunmaya çalışıyorlar.

İlk aşamada çok gelen yardım kuruluşları, gittikçe tükenmişlik nedeniyle gitmek zorunda kaldı. Bunları ikame edecek gıda ve yemek yapacak mutfaklara da ihtiyacımız var.

Şu anda Hatay’da, çok yıkılmış ilçe merkezleri dışında su ile ilgili bir sorunumuz yok. Antakya merkezde 29 mahallemizde su veremiyoruz, çünkü yıkım çok fazla. Buralarda biz çeşmeler yaparak sokaklara, ihtiyaçları gidermeye çalışıyoruz. Toplam, 209 mahallemizin sadece 35’inde su veremiyoruz. Kırsalda 383 mahallemiz var, sadece altısında su veremiyoruz. Bunun dışında her tarafa su veriyoruz. Ama yaz geliyor, su ihtiyacımız daha fazla…”

 

 

 

 

 

 

Kaynak: anka