MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Depremden zarar görmüş illerimizi ve tüm vatandaşlarımızı ziyaret etmek amacıyla geçen hafta aldığım kararı tatbik etmek için makul bir zaman kollamıştım. O zaman gelmiştir. Şimdi vakit, yollara düşme vaktidir. Osmaniye, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana ve Malatya’da milletimle tek yürek olacağım, tek ses olacağım. Çalışmaların aksamasına fırsat vermeden sırayla ziyaret edeceğim” dedi.

Devlet Bahçeli, bugün TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, özetle şunları söyledi:

“Yeri geliyor, azgın hırslara, denetimsiz ihtiraslara, fren tutmayan heveslere yakamızı kaptırıp yenik düşüyoruz. Yeri geliyor, gözümüzü karartıp, gönlümüzü kapatıp kendimizi dev aynasında düşlüyoruz. Yeri geliyor, bin nasihat fayda etmiyor ama bir musibet titreyip kendimize gelmemize yetebiliyor. Netice itibariyle insanız, kusur bize hastır. Şaşmak ve hata yapmak bize mahsustur. Zincirleme facialar kapımızı çalmadan, doğal ve insani yıkımlar hanemize dayanmadan makul ve mühim olan davranış kalıbı, kendimize dönebilmek, muhasebeyi kamilen yapabilmektir.

“HAYIR VE ŞERRİN ALLAH’TAN GELDİĞİNE İMAN EDİYORUZ”

Milli birlik ve beraberlik ruhuyla kenetlenmemiz ve birbirimize şifa olmamız gereken alacakaranlık bir dönemdeyiz. Yara bere içindeyiz, ama mutlaka iyileşeceğiz. Kırık dökük haldeyiz, ama muhakkak düzeleceğiz. Manevi bir imtihandayız, ama alnımızın hakkıyla bu imtihandan çıkacağız. Derdi veren Allah’ın dermanını da vereceğine inanıyoruz. Hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine iman ediyoruz.

“TÜRKİYE’NİN TÖKEZLEMEDİĞİNİ GÖSTERECEĞİZ”

Sarsıldık, fakat düşmeyeceğiz. İnsanlarımızı kaybettik, fakat milletçe kaybolmayacağız. Binalar üzerime çöktü, fakat çarenin tükenmediğini, ümitlerin bitmediğini, ışığın sönmediğini, Türkiye’nin tökezlemediğini göstereceğiz. Bunu ele ele vererek yapacağız ve başaracağız. Savaşlara, doğal afetlere, salgın hastalıklara, darbe teşebbüslerine, terör saldırılarına, ekonomik operasyonlara karşı aynı cephede mücadele ettik.

Enkazın üzerinde tepinen, feryadımızdan siyasi rant aşırmak için çırpınan utanmazlara her dönemde şahitlik ettik. İnsanlarımız imdat çağrısı yaparken, afetzedeler can havliyle hayata tutunmaya çalışırken kazanç ve çıkar çetelesini tutan vicdan ve insanlık fukaralarını esefle, öfkeyle izledik.

“YAŞADIĞIMIZ DEPREM FELAKETİ NE İLK NE DE SON OLACAKTIR”

Ne varsa yaşadık, görmemiz gereken her şeye şahit olduk. İyiliğe sessiz kalıp kötülüğe nefes alan çapulcuları, dişimizi sıkarak, tahammül sınırlarımızı zorlayarak takip ediyor, lazım gelen notlarımızı da alıyoruz. Türkiye’miz devasa bir felaketin pençesindedir. Olağanüstü bir dönemden geçtiğimiz kuşkusuzdur. Ne var ki yaşadığımız deprem felaketi ne ilk ne de son olacaktır. Yerin altında zamanla biriken, ardından kırılan fay hatlarının çatlaklarından yerin üstüne çıkan şiddet enerjisi ve jeoloji gerçeği ile yaşamak, bunun da vahim sonuçlarını en aza indirmek durumundayız.

“DEPREM FELAKETİ KARŞISINDA ÇETİN BİR SINAVDAN VE SINAMADAN GEÇİYORUZ”

Kentleşme politikalarımızı gözden geçirip bina yapılarını, yerleşme stratejilerini, doğal afetlerin risk ve tehditlerini dikkate alarak yeni baştan değerlendirmeliyiz. Nitekim bunu hemen yapmalıyız. Şiddeti, ağır sonuçları, etkilediği alan ve nüfus itibariyle son yüzyıl içinde maruz kaldığımız en büyük deprem felaketi karşısında çetin bir sınavdan ve sınamadan geçiyoruz. Bunu idrak etmeden atacağımız her adım, söyleyeceğimiz her söz, boşluğa düşmeye mahkumdur. Türk milleti nice badireyi atlatmıştır. Allah yardım ettiği müddetçe bugünkü ağır sıkıntının üstesinden de gelmesini bilecektir.

“TÜRKİYE NÜFUSUNUN YÜZDE 15,7’Sİ, İŞLENEN TARIMSAL ALANIN YÜZDE 14,5’İ DEPREMİN YIKIM ALANINDA KALMIŞTIR”

Son 100 yıl içinde, 27 Aralık 1939 Erzincan depremi 7.9, 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi 7.4, 2023 Pazarcık depremi 7.7 ve Elbistan depremi de 7.6 şiddetinde gerçekleşmiştir. En kötü senaryo olarak kabul edilen ikiz depremler, 10 ilimizi doğrudan doğruya ve yoğun şekilde vurmuştur. Türkiye nüfusunun yüzde 15,7’si, işlenen tarımsal alanın yüzde 14,5’i depremin yıkım alanında kalmıştır. Çok net olmasa da 66 bin binadan 12 bin 500’ü çökmüştür. Bu çöken binalarla ilgili 134 kişinin sorumluluğu tespit edilmiş, 3’ü tutuklanmış, 114’ü hakkında gözaltı kararı verilmiştir.

Neresinden bakarsak bakalım, karşımızda belirginleşen tablo kahredici boyutlardadır. Bazı bilim insanlarına göre, oldukça geniş bir alana yayılan ikiz depremler kanalıyla yer altından biriken 500-600 yıllık stresler boşalmış, yer çekiminin iki katına eş değer bir enerji açığa çıkmıştır.

“SEFERBERLİK RUHUYLA HAREKETE GEÇİP MİLLETVEKİLLERİMİZDEN OLUŞAN HEYETİ DEPREM BÖLGESİNE GÖNDERDİK”

Bilim insanları, bu ikiz depremin 500 atom bombası gücüne denk düştüğünü ileri sürmüştür. Her gün acılarımıza yenileri eklenmiştir. Şehirlerimiz harap olmuştur. Bu tip depremlerin diğer fay hatlarını harekete geçirip geçirmeyeceği mutlaka ele alınmalıdır. Depremle sarsılan 10 ilimizde hayat mücadelesi veren 13,5 milyon vatandaşımızın ciddi mağduriyetlere uğradığı ortadadır. Seferberlik ruhuyla harekete geçip milletvekillerimizden oluşan heyeti deprem bölgesine gönderdik.

“CUMHURBAŞKANIMIZIN DEPREM BÖLGESİNDE OLMASINDAN DOLAYI GELİŞMELERİ ANKARA'DAN TAKİP ETTİM”

Devletimiz ve hükümetimiz, en aşağılık kapmayanlara aldırış etmenden görevini yaptı. Sayın Cumhurbaşkanımız, depremle yıkıma uğrayan illerimize intikal ederek incelemelerde bulundu. Vatandaşlarımızla buluştu, görüştü, acıları paylaştı, göz yaşlarını silmek için çaba gösterdi. Ben de titiz ve hassas kurtarma çalışmalarını meşgul etmemek, bilhassa Cumhurbaşkanımızın deprem bölgesinde olmasından dolayı gelişmeleri Ankara'dan takip ettim. Başkaları gibi şov peşinde değiliz, istismar yarışında değiliz.

“ŞİMDİ VAKİT, YOLLARA DÜŞME VAKTİDİR. ÇALIŞMALARIN AKSAMASINA FIRSAT VERMEDEN SIRAYLA ZİYARET EDECEĞİM”

MHP Genel Başkanı olarak, depremden zarar görmüş illerimizi ve tüm vatandaşlarımızı ziyaret etmek amacıyla geçen hafta aldığım kararı tatbik etmek için makul bir zaman kollamıştım. O zaman gelmiştir. Şimdi vakit, yollara düşme vaktidir. Osmaniye, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana ve Malatya’da milletimle tek yürek olacağım, tek ses olacağım. Çalışmaların aksamasına fırsat vermeden sırayla ziyaret edeceğim.

“‘MHP NEREDE’ DİYE SORANLARI CİDDİYE ALIP CEVAP VERECEK DEĞİLİM. BİZ HER YERDEYİZ”

‘Milliyetçi Hareket Partisi nerede’ diye soranları ciddiye alıp cevap verecek değilim. Ancak yine de bir hatırlatma yapmadan geçmeyeceğim; biz, her yerdeyiz. ‘Devlet nerede’ diyenlere bir çift sözüm var. ‘Deprem bölgesinde her şey var, sadece devlet yok’ diyen kanı bozuklar, size söylüyorum; devlet, baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle, tüm hassasiyetiyle havidir. ‘Devlet yok’ diyen karakter yoksunları, işbirlikçi sefillerdir. Bunlar baksa da göremez, görse de itiraf edemez. 

“DEVLETİN YETİŞEMEDİĞİ NE VARDIR DA AHBAPÇILAR VE BABALACILAR AKBABA GİBİ KANAT ÇIRPMAKTADIR”

‘Devlet nerede’ diyenler kulağını açıp dinlesin. Devlet, depremzedeye ekmek dağıtan belediye başkanıdır. Devlet, su dağıtan zabıtadır, AFAD görevlisidir… Devleti bir kenara itip ahbap çavuş ilişkisi içinde yardım toplanması bizim nazarımızda yanlıştır. Devletin yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Bu sahtekarların Türk televizyonlarında artık yer almaması lazımdır. Yardım ve desteklerin AFAD aracılığıyla yapılması en doğru ve sağlıklı yoldur. Kaldı ki beklentimiz ve çağrımız budur.

“ÜNİVERSİTELERİN 3 AYLIK SÜRE ZARFINDA UZAKTAN EĞİTİMİNE SICAK BAKIYOR, DEVLETİN YURT, MİSAFİRHANE, KAMP, SOSYAL TESİSLERİNDE BARINMA İHTİYAÇLARININ KISMEN DE OLSA KARŞILANACAĞINA İNANIYORUZ”

Üniversitelerin 3 aylık süre zarfında uzaktan eğitimine sıcak bakıyor, devletin yurt, misafirhane, kamp, sosyal tesislerinde barınma ihtiyaçlarının kısmen de olsa karşılanacağına inanıyoruz. Bu konuda salgın döneminden deneyim sahibi olduğumuzun da farkındayız. Türkiye yıkılmışken hâlâ uzaktan eğitime koro halinde karşı çıkanlar, sorumsuz ve hastalıklı ruhlardır.”

Kaynak: anka