Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO için Türkiye'nin ne denli önemli ve kritik bir ülke olduğu bütün üyelerce yeniden kabul edilirken, bazı üyelerin Türkiye'ye yönelen kimi tehditleri tam olarak takdir edememesi talihsiz bir durum olduğunu söyledi.ANKARA (İGFA)  - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere merkezli The Economist dergisi için makale kaleme aldı.

İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, makalesinde, Ukrayna'daki savaşın, kurallar temelinde işleyen uluslararası düzen, büyük güç rekabeti ve Avro-Atlantik güvenliği konusundaki yaygın inanışlara meydan okuduğunu, yaşanan sürecin aynı zamanda tarihin en büyük askerî ittifakı olan NATO'yu yeniden ayağa kaldırdığını belirtti.

Türkiye'nin 70 yıldır NATO'nun gururlu ve vazgeçilmez bir üyesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin özgürlük ve demokrasiyi savunmak için Kore'ye asker göndermesinin ardından 1952'de ittifaka katıldığını, Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında Türkiye'nin, Orta Doğu, Kafkasya ve Karadeniz bölgelerinde istikrar sağlayıcı ve olumlu bir aktör olduğunu, Türk askerinin de NATO görevleri kapsamında Kosova'dan Afganistan'a kadar dünyanın birçok bölgesine gittiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin aynı zamanda savunma sanayisine milyarlarca dolar yatırım yaparak savunma kapasitesini güçlendirdiğini, bu ilave kapasite sayesinde ortaya konan ürünlerin Ukrayna'nın da içinde olduğu farklı savaş bölgelerinde önemli etkiler yarattığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin bu artan kapasitesi NATO'nun dayanıklılığına ve gücüne katkı sunmuştur. Ortaklarımız Türkiye'nin, NATO'nun kolektif güvenlik misyonuna sunduğu katkıyı her zaman takdir etseler de kendi güvenlikleri tehdit altında olmadığı zamanlarda bu katkıyı çabucak unutmuştur. Türkiye'nin önemini yalnızca (Balkanlar'da yaşanan kriz gibi) karışıklık dönemlerinde hatırlayan paydaşlarımız, Türkiye olmadan uzun vadeli istikrarın sağlanabileceği hülyasına kapılmış; bu nedenle tehdidin savuşturulmasının ardından jeopolitik gerçekleri ve bölgede ortaya çıkması muhtemel tehditleri göz ardı etmiştir. Kuşkusuz bu hülyaları, yaşanan uluslararası krizler sonucunda hep kısa sürmüştür."

"BU TAVIR NATO'YA UZUN YILLAR KAYBETTİRDİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda uluslararası barış ve güvenliğin karşı karşıya olduğu tehditlerin değişime uğraması sonucu birçoklarının NATO'yu artık işlevini tamamlamış ve "demode" bir örgüt olarak nitelemesine yol açtığına işaret ederek, "Hatta Emmanuel Macron 2019'da ittifakın 'beyin ölümü' yaşadığını söylemiştir. Aynı kesimler Türkiye'nin de bu örgütteki rolünü sorgular olmuştu. Olağanüstü bir hayalperestlikle aşırı bir stratejik miyopluk sonucu ortaya çıkan bu tavır NATO'ya uzun yıllar kaybettirdi." değerlendirmesinde bulundu.

Buna rağmen Türkiye'nin, bazı üye ülkelerin öngörüsüz ve yer yer sorumsuzca tavırlarını NATO'ya mâl etmediğini, aksine NATO'nun önemini vurgulayarak, üye ülkelere (NATO’nun misyonunu yeni tehditleri içerecek şekilde güncellemek ve örgütü yeni jeopolitik ve küresel sınamalar karşısında daha önemli kılmak gibi) adımları atmaları çağrısında bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu çağrısının giderek istikrarsızlaşan uluslararası sisteme karşı aldığı pozisyonla paralellik taşıdığına dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu açıdan Türkiye'nin, tıpkı diğer uluslararası örgütler gibi NATO'nun da yeni güvenlik tehditlerine karşı bazı reformlar yapması gerektiğini savunduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Özellikle terör tehdidi konusunda (birçok üye ülkenin doğrudan hedef alınmasına rağmen) kolektif güvenlik noktasında yeterli adım atılmaması hem güvenlik iş birliğini zedeliyor hem de NATO ülkelerinin kamuoylarında örgüte yönelik derin bir güvensizlik oluşturuyordu.

Türkiye bu durumu katıldığı tüm NATO zirvelerinde vurguladı ve terörle mücadelenin dönüşüm geçirmesi için uluslararası iş birliğinin elzem olduğunu ifade etti. Bu kapsamda NATO'nun terör örgütleriyle mücadele ederken istihbarî ve askerî konularda daha güçlü iş birliği içinde olmasını arzu ettik. Bunun yalnızca terör saldırılarının engellenmesi açısından değil, aynı zamanda NATO sınırları içinde terörün finansmanı ve eleman devşirme faaliyetlerinin engellenmesi hususunda gündeme getirdik".

"ANKARA'DA TALİMAT VEREBİLECEĞİ HİÇBİR MAKAM BULUNMAMAKTADIR"

İsveç ve Finlandiya'nın müttefik olmak istedikleri devletlerin güvenlik kaygıları ve hassasiyetleri konusunda göstereceği tavrın, Türkiye'nin de bu ülkeleri ne kadar müttefik olarak görmek isteyeceğini belirleyeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifakın her genişleme sürecinde olumlu ve yapıcı bir noktada duran Türkiye'nin parçası olduğu örgütle ilişkilerini sorgulamaya cüret edenlerin cehaleti ve hadsizliği bu duruşumuzu değiştirmeyeceğini kaydetti.

"Diplomasi ve diyaloğun her türlüsüne açık olan ülkemiz, bu çabaların aday ülkelerin ikna edilmesine odaklanmasını tavsiye etmektedir" diyen Erdoğan, "Terörle mücadele konusunda gönülsüz olan hiçbir ülkenin Ankara’da talimat verebileceği hiçbir makam bulunmamaktadır. NATO üyelerinin terörle mücadele konusunda çifte standart uygulaması halinde ittifakın itibarının ve inandırıcılığının tehlikeye gireceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanndı.

Kaynak: igf