Haber: TAMER ARDA ERŞİN / Kamera: ÜNAL AYDIN

CHP Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu ve CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal; Tunceli’de 100’den fazla alan için maden arama izni verilmesine, Munzur’un kıyısından tepki gösterdi. Sarıbal, “Dünyanın sorunu açları doyurmak değil. Tokları doyurmakta zorluk çekiyoruz. Altın yenmez. Su yoksa, hayat yok. Dokunmayın, ellemeyin, bırakın yaşayalım” dedi. Şaroğlu ise “Tek düşündükleri, sermaye ağalarına burayı peşkeş çekmek. Biz böyle bir yatırım istemiyoruz” diye konuştu.

CHP Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu, CHP Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Tunceli’de 100’den fazla bölge maden ruhsatı verilmesine tepki gösterdi. Ovacık’a bağlı Gözeler bölgesinde, kaynak sularının Munzur’a karıştığı alanda açıklama yapan Şaroğlu ve Sarıbal, buradaki doğal güzelliğin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Şaroğlu, şunları söyledi:

“Bu coğrafya, dünyanın nadir yerlerinden biri. Yatırımın ötesinde burayı yok etmek için projeleri var. Bir zamanlar baraj yapmak, şimdi de maden sahasına dönüştürüp tamamen yok etme amaçları var. Tek düşündükleri, sermaye ağalarına burayı peşkeş çekmek. Biz böyle bir yatırım istemiyoruz. Bu bölgede 2 binin üzerinde endemik bitki, dünyada bu coğrafyada bulunan endemik bitkiler var. Bu alanı maden sahası ilan ederek doğamızı yok ediyorlar. Mücadele edeceğiz. Doğamızı gelecek nesillerimize bırakacağız. Onlar gelip görmezler. Onlar yeşili görürler, ama doların yeşilini bilirler. Doların yeşili gözlerini kapattığı için ne bu güzelliği görebilirler ne de hissedebilirler.”

Sarıbal ise şöyle konuştu:

“Aslında çok uzun bir süredir Munzur’un hem suyundan, hem dağlarından, bu dağlardaki madenlerden yararlanmak isteyen bir yapının olduğunu biliyoruz. Çok uçun yıllardır bu var. Bundan 15 yıl önce, Munzur’un sularının ticarileşmemesi için çok çabalar sarf etmiştik. Bugün geldiğimiz noktada Munzur’da, Tunceli’de; madenden para kazanmak isteyenlerin bu dağlarda gözleri var. 100’ün üzerinde arama ruhsatının verildiğini biliyoruz. ‘Çantacıların’ bunları dolaştırdığını biliyoruz. Bugün buralarda halk, bu sularını sonuna kadar koruyor. Dağlarını da koruyor. Şunu çok iyi biliyoruz. Aç gözlüler. Dünyanın sorunu açları doyurmak değil. Ne yazık ki tokları doyurmakta zorluk çekiyoruz. O yüzden kar için; suyu, ormanı, toprağı düşünmeyen, sadece para kazanmak isteyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Şu sulara bir bakın. Bu suları bir daha nerede bulabiliriz? Dünyada, küresel ısınma ve iklim değişikliğinden dolayı Türkiye artık su fakiri. 1300 litre/yıl kişi başına su düşüyor artık. Türkiye ciddi anlamda su fakirliğine doğru gidiyor. Öyle bir ülke olmalı ki burası, öyle yönetilmeli ki bu sulara kimse dokunamamalı. Anayasa çıkarılmalı, anayasa. Yasa konmalı. Munzur’un sularına, derelerine dokunulmamalı. İnsanlık için şart bu. İnsanlığın geleceği için çocuklar için doğa için… Bu alanın suyu, toprağı sadece bize ait değil. Geyiklere, keçilere, kurda, kuşa, yılana; her türlü börtü böceğe lazım. Burası bir ekoloji, fauna, ekosistem, canlı burası. Bütün kaynaklarımız madenden kıymetlidir. Altın yenmez; ama su, toprak, ama hayat sürekli var. Su yoksa, hayat yok. Hayatın olmadığı yerde altını, bakırı, gümüşü ne yaparsınız? Tekrar insan olmaya ihtiyacımız var. Tam da burada; dünya harikası, doğa harikası, kutsal, tarihi birikimi olan bu coğrafyanın sularının çıktığı en güzel yerden sesleniyoruz, dokunmayın, ellemeyin, bırakın yaşayalım.”

Kaynak: anka