ABD’de çıkan bir dergideki “seçimin kan gölüne döneceği” ifadeleriyle Türkiye ve Cumhurbaşkanının hedef alındığını söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Seçimi kan gölüne çevirmek için pusuda bekleyenler aklını başına alsın, yol yakınken cinayet ve melanet hazırlığından vazgeçsin. Böylesi bir karanlığa izin vermeyeceğiz, oyuna gelmeyeceğiz, 2023’e leke sürdürmeyeceğiz. Buna rağmen üzerimize gelen olursa, inat ve ısrarla tahrik sürecini körükleyen çıkarsa, bu vahim saldırının fail ve figüranları layık oldukları bedeli ödemekten de kurtulamayacaklardır” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara Kızılcahamam’da düzenlenen Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu ve Milletvekilleri ortak toplantısının bugünkü kapanış konuşmasını yaptı. Bahçeli, özetle şunları söyledi:

“MHP SEÇİMLERE TAM MANASIYLA HAZIRDIR”

“İki gün süresince iç ve dış siyasi gelişmeler titizlikle ele alınmıştır. Özellikle 2023 seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızın yanı sıra bugüne kadar yapılan siyasi faaliyetlerimiz tüm boyutlarıyla değerlendirilmiştir. Burada yapılan toplantılarımızın sonuç hükmü şudur: MHP Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerine hem fikren hem siyaseten hem de heves ve heyecan bakımında tam manasıyla hazırdır. Bilinmesini isterim ki, algı operasyonları, ahlaksız tertipler boşunadır. Tedavülde tutulan kara kampanyaların sonu ve sonucu yoktur. Türkiye’yi ve Türk milletini çağın üzerine sıçratma mücadelemizin teklemesi, tökezlemesi ve sekteye uğraması söz konusu değildir.

Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü muhteşem bir istikbalin anahtarı olacaktır, inancımız ve gayemiz de budur. Nefsimize esir düşmeden, egolarımıza boyun eğmeden, çıkar hesabı yapmadan, ayrımcılığa prim vermeden, ötekileştirmeye müsaade etmeden 2023’e milli birlik ve kardeşliğin mührünü vuracağız. Ekmeği daha da büyüteceğiz. İstihdamı daha da artıracağız. Gelir dağılımında adaleti sağlayacağız. Milli gelirimizi çoğaltacağız. İşçimizin, çiftçimizin, memurumuzun, emeklimizin, dul ve yetimimizin, garip ve gurebamızın, esnaf ve sanatkarımızın, sanayici ve müteşebbisimizin her zaman yanında olacağız. Hep birlikte Türkiye olduğumuzu bir kez daha ispat ve ilan edeceğiz.

“TÜRK MİLLETİ 2023 SEÇİMLERİNDE GEÇMİŞİN DÜRÜST MUHASEBESİNİ YAPARAK GELECEĞİNİ OYLAYACAKTIR”

Bildiğiniz ve takip ettiğiniz üzere, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri için geri sayım başlamıştır. Önümüzdeki bahar mevsimi aynı zamanda sandık ve seçim mevsimidir. Türk milleti 2023 seçimlerinde geçmişin dürüst muhasebesini yaparak geleceğini oylayacaktır. Verilecek her oy Türk ve Türkiye Yüzyılına bir tuğla koyacaktır. Verilecek her oy tam bağımsızlığa destek olacaktır. Milletimizin yıkanlara, bozanlara, bozgunculara, vurgunculara, yalancılara, talancılara, yabancıların yerli acentesine dönmüş siyasi devşirmelere itibar etmeyeceğine dair inancım tamdır. Çünkü Türkiye’nin kaybedecek bir saniyesi bile yoktur.

Yerimizde saymaya, olanla yetinmeye, kıt kanaat geçinmeye, onun bunun ağzına bakmaya, tarihin gerisine düşmeye, debisi yüksek bir nehir gibi akan hadiselerin içinde edilgen ve etkisiz kalmaya ne hakkımız ne de niyetimiz vardır. Sızlanarak, dövünerek, seyrederek hiçbir şey yapamayız. Davası olan her insan aynı zamanda umut insanıdır. Çünkü iman varsa imkan vardır ve nihayetinde karamsarlık bulutları dağılmaya mahkumdur. Türkiye artık feleğin çemberini kırmıştır. Makus talih değişmeye başlamıştır. İstikrarlı yükseliş kararlılıkla devam etmelidir. İddialı yürüyüş her gün biraz daha hız kazanarak Cumhuriyet’in yeni yüzyılında muktedir tarihimizin tekerrürünü sağlamalıdır. Kaldı ki gerçekleşebilecek hedefimiz de budur.

“TÜM DÜNYA ADETA NEFESİNİ TUTMUŞ 2023 SEÇİMLERİNE KİLİTLENMİŞTİR”

2023 seçimlerinde, Türk milletinin varlığı, birliği, bekası ve belaların üstesinden nasıl geldiği sınanacaktır. Tüm dünya adeta nefesini tutmuş 2023 seçimlerine kilitlenmiştir. Çünkü uyanan ve ayağa kalkan devin ayak sesleri zalimleri, onların taşeronlarını, iç işgal cephesinde toplanan kifayetsiz muhterisleri ziyadesiyle ürkütmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Türkiye’miz gücüne güç katmış, siyasal ve toplumsal huzuru teyit ve temin etmiştir.

Hükümet krizleri, siyasi kavgalar, ilkesiz koltuk pazarlıkları, ilkel makam paylaşımları son bulmuştur. Koalisyonlar devri kapanmış, eser ve hizmet döneminin kapıları ardına kadar açılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Parlamenter Sistemin bütün arızalarını, bütün aksaklıklarını, bütün anormalliklerini isabetle ve demokratik iradeyle telafi etmiştir. Devlet-siyaset dengesi kurulmuş, kuvvetler ayrımı netleşmiş, davul kimin boynunda ise tokmak da onun eline verilmiştir. Böylelikle devletteki yetki çatışması, güç karmaşası, çapsız ve çarpık tartışmalar sona ermiş; uyum, denge, işbirliği, anlayış, dayanışma, diyalog, ortak amaçlar doğrultusunda fikir ve görüş birliği dönemi başlamış, hamd olsun çok başarılı sonuçlar ortaya çıkmıştır.

“KURALLARIYLA YERLEŞMİŞ BU SİSTEMİN İKİNCİ BEŞ YILLIK DÖNEMİ ÇOK DAHA İYİ OLACAKTIR”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci beş yılı göz kamaştırıcı gelişmelere, göğüs kabartan icraat ve ilerleyişlere sahne olmuştur. Türkiye muazzam bir çıkış ivmesi yakalamıştır. Bunun değerli sonuçlarını diplomasiden siyasete, ekonomiden ticarete, sanattan spora, teknolojik atılımlardan milli silah sanayine, terörle mücadeleden küresel emperyalizme karşı azimkar direnişe kadar her saha ve zeminde görmek, tanık olmak mümkündür. Olgunlaşmış, oturmuş, kurum ve kurallarıyla yerleşmiş bu sistemin ikinci beş yıllık dönemi çok daha iyi olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne tek adamlık yaftası vurmak soysuz bir saptırmadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni, anti demokratik gölge düşürüp despotik, tiranlık ve diktatörlük isnadıyla yaralamaya ve yıpratmaya çalışmak ağır kusurlu siyasetçi küstahlığıdır. Zillet ittifakının görünen ve gösterilen yegane ortak paydası yeni sistem muhalifliğidir. Bundan başka söyledikleri veya söyleyebilecekleri ikinci bir şey yoktur. Yatıyorlar, kalkıyorlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni suçluyorlar. Toplanıyorlar, dağılıyorlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne iftira atıyorlar. Bilmiyorlar ki, Türkiye eski Türkiye değildir. Görmüyorlar ki, aziz milletimiz yeni sisteme alışmış, takdir ve teveccühüyle kaya gibi arkasındadır. Zillet ittifakının besin ve esin kaynağı kriz, kargaşa, kavga ve kutuplaşmadır. Zillet ittifakının geçim kapısı hamaset, habaset, husumet ve huşunettir. Huzur bu ittifakın duymaya bile tahammül edemeyeceği bir insanlık, devlet ve toplum değeridir.

“SEROK AHMET HALİNE BAKMADAN HASAN DAĞINA ODUNA GİTMEK İÇİN YOLA KOYULMUŞTUR”

Sürekli istikrarsızlık, sürdürülebilir düzensizlik, yaygın kaos, dinmeyen siyasi ve ekonomik fırtınalar CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden DEVA’sına, Serok’undan DP’sine kadar alayının ümidi ve ünsiyetidir. Altılı masa darmadağındır. Her bir parti kendi çıkarının, kendi ikbalinin, kendi gizli gündeminin peşine düşmüştür. Altılı masaya zimmetlenmiş, bağlanmış, vesayet ve esaret altına girmiş bir Cumhurbaşkanı hüviyetinin arzu ve arayışı deşifre edilmiştir. Serok Ahmet haline bakmadan hasan dağına oduna gitmek için yola koyulmuştur. Altılı masa cunta yönetimlerini, ara rejim dönemlerini aratmayacak bir nevi konsey yapılanmasıyla Türkiye’yi yöneteceğini iddia etmektedir.

Serok Ahmet pazarlık gücünü yükseltmek, ne alırsam, neyi kazanırsam kar mantığıyla altılı masanın başlıca hizip odağına dönmüştür. Bu koltuk sevdalısı ve menfaatperest serok; ‘Altılı masanın Cumhurbaşkanı kendi kararımı uygularım derse kriz çıkar. O Cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybeder. Ve ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır’ demek suretiyle zillet ittifakının potansiyel zehrini kusmuş ve menfur zihniyetini ele vermiştir. Diğer yandan altılı masada kös kös oturan parti başkanlarının karar süreçlerinde Cumhurbaşkanıyla birlikte imza yetkisine sahip olacağını iddia etmek sadece akıl tutulması değil, masa oligarşisinin, liderler sultasının ülkeye ve millete dayatılmasıdır. Buradan bir demokrasi, istikrar ve hizmet aşkı çıkmayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur. Altılı masa şimdiden kriz girdabına yuvarlanmıştır. Vaatleri krizdir, anlaşmazlıktır, konsorsiyum halinde ülke yönetimidir.

“BUGÜNDEN KRİZ İHBARI, KRİZ İBRASI, KRİZ İLAMI YAPIYORLAR”

Yüzde 50’yi aşan bir oy alan Cumhurbaşkanı’yla yüzde 0 bilmem kaç oy oranına haiz bir partinin eşit sorumluluğa ve stratejik konularda aynı imza yetkisine sahip olacağını ifade etmek demokrasiyi ve millet iradesini hiçe saymaktır. Bu iflah olmaz bir iktidar hastalığıdır. Dikkat ediniz, projemiz budur, vizyonumuz şudur, hedeflerimiz şunlardır diyemiyorlar. Bugünden kriz ihbarı, kriz ibrası, kriz ilamı yapıyorlar. Aziz milletimizin bu tip siyaset çirkefliğine, bu ve benzeri siyasi hezeyan ve hüsrana onay vermesi aklın imhasıyla eşdeğer bir fecaattir.

Serok ve selamsız Babacan başta olmak üzere, tüm zillet partileri altılı kumar masasına çökmüşler, ne üteriz, nasıl hileyle muhatapları zorda bırakırız arayışına girmişledir. Türk siyaset ve demokrasisi adına utanç verici bir tablo karşımızdadır. Hepsinin derdi masadan kalkıp daha rahat bir koltuğa çöreklenmektir. Milletimizi ve ülkemizi düşünen ve dert eden, parlak bir gelecek için feragat gösteren tek bir muhalefet partisi yoktur, şu ana kadar da görülmemiştir.

“‘MESELA BİZ ÇIKALIM MASADAN MADEM O ZAMAN’ SÖZLERİ ALTILI MASANIN İFLAS BEYANIDIR”

DEVA partisinin başkanı, ‘altılı masa benim ismim üzerinde mutabık kalırsa hem rahat seçilirim hem de en iyi şekilde yönetirim’ dedikten sonra, ‘oy oranı yüzde 1 bile olmayan parti başkanlarının özgüveni nereden geliyor’ sorusuna kayış koparan, su kaynatan su cevabı vermiştir: ‘Seçimlerden önce hiçbir partinin seçimde yüzde kaç alacağını önden hesap ederek bir çalışma olmaz. Eğer öyle bir çalışmayla seçime gidilse o zaman her parti kendi yoluna gider.’ İmza yetkisi kapsamında ağır eleştirilere uğrayan serok Ahmet’in, ‘bırakalım siyaseti bu çok bilmişlere, şunun oy oranı bu desin. Mesela biz çıkalım masadan madem o zaman’ sözleri altılı masanın iflas beyanıdır.

Milletimiz bu at pazarlığını, bu mal paylaşımını, bu sahte demokrasi tiyatrosunu ibretle takip etmekte ve sandık vakti geldiğinde de hesap sormak için tetikte beklemektedir. Parlamenter Sistemin çok başlı yönetim yapısı giderilmişken, Türkiye’nin ne idiğü belirsiz altı parti tarafından, üstelik yabancıların namına ambargo altına alınması demokrasinin, kişisel hak ve hürriyetlerin, devlet olma umurunun yıkımı demektir.

30 Ocak’ta altı parti başkanı bir yol haritası üzerinde uzlaşıp hükümet programı paylaşacaklarmış. Bunlar fasa fiso çabalardır. Bir aday üzerinde mutabakata varmadan, henüz seçim bile yapılmadan hükümet programı hazırlamak hakikaten de gülünçtür ve mizah dergilerine konu olacak bir alay konusu olmaya namzettir. Anlaşılan zillet ittifakı bir Cumhurbaşkanı adayı isminde uzlaşma sancıları çekmektedir.

ERDOĞAN’IN ETRAFINDA TEK YUMRUK OLALIM, ONU SAHİPLENELİM”

Kızılcahamam’dan zillet partilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Sözlerime kulak vermelerini tavsiye ve tembih ediyorum. Cumhurbaşkanı adayı konusu aranızdaki ufunetli ve uçurum temelli bir açmazdır. Ne siz meşgul olun, ne de milletimizi meşgul edin. Anlaşılan bu yükün altından kalkamayacaksınız. Zira aranızda siyaset cingözleri suyu devamlı bulandıracaktır. Gelin vazgeçin bu sevdadan. Gelin siz de Türkiye’ye destek verin, Türk milletinin sesini dinleyin. Dünyaya Türk ve Türkiye mucizesini hep birlikte gösterelim. Milletvekili Genel Seçimine her zaman olduğu gibi adaylarınızı göstererek girin ve TBMM’de milletin tercih ve seçimiyle kazandığınız kadar sandalyeyle temsil görevini üstlenin. Ancak Cumhurbaşkanı adayı konusunda hep birlikte Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında tek yumruk olalım, onu sahiplenelim, yeni bir sayfa açalım.

Ey CHP, ey İYİ Parti, ey diğer altılı masa mensubu parti başkanları kazanamayacağınız ve hazır olmadığınız demokratik bir müsabakaya girmekten henüz vakit varken dönün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında el ele verelim, güç birliği yapalım, bu başarının mükafatı da sizde olsun.

29 Ekim 1923; milli birliğin, milli şuurun, kökeni, mezhebi, yöresi, anasının dili ne olursa olsun tüm millet evlatlarının eseriydi. 29 Ekim 2023’te neden aynısı olmasın? Niye yeni bir Türk destanına omuz vermeyelim? Haydi buyurun, zaman kucaklaşma ve birlikte hareket etme zamanıdır. Zaman farklılıkları zenginliğimiz ve çoğulculuğumuz görme zamanıdır. Altılı masa 10 defa toplandı, bir arpa boyu mesafe alamadı. Her şey meydanda, kervanları gitmiyor, siyasetleri yürümüyor. Türkiye’nin lider ülke mertebesine yükselmesinde hepinizin eşit payı olsun. Bir defa yükselmiş bayrak asla inmesin. Türkiye büyüsün, zenginleşsin, insanımız kronik sorunlarından bütünüyle kurtulsun.

“AL BAYRAĞIN ALTINDA TOPLANMAYA DAVET EDİYORUM”

Sayın Kılıçdaroğlu bırak bu işleri, vazgeç bu nefsi tutkulardan, senden bir yol olmaz, çevrenden hayır gelmez, bu gidişle siyasi akıbetin de mefluçtur. Altılı masadaki her siyasi partinin vatanını, milletini ve devletini ne kadar sahiplenip sevdiğinin testi önümüzdeki günlerde çok daha belirgin olacaktır. Şahsım adına, bunların hepsini al bayrağın altında toplanmaya, Türk ve Türkiye Yüzyılında buluşmaya, hep birlikte çeliğe su vermeye, demiri tavında dövmeye davet ediyorum. Türkiye’nin yelkenlerini şişiren rüzgar kesilmesin istiyorum.

“BÖYLESİ BİR KARANLIĞA İZİN VERMEYECEĞİZ, OYUNA GELMEYECEĞİZ”

2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri yalnızca bizim değil, aynı zamanda dünyanın da gündemindedir. ABD’den yayımlanan Washington Post Gazetesi, ‘2023’te dünyanın en önemli seçimi Türkiye’de olacak’ diyerek dikkatleri daha da fazla ülkemize çekmektedir. Yine ABD’de çıkan bir dergide, Türkiye ve Cumhurbaşkanımız hedef alınarak, ‘seçimin kan gölüne’ döneceği alçakça iddia edilmektedir. Seçimi kan gölüne çevirmek için pusuda bekleyenler aklını başına alsın, yol yakınken cinayet ve melanet hazırlığından vazgeçsin. Böylesi bir karanlığa izin vermeyeceğiz, oyuna gelmeyeceğiz, 2023’e leke sürdürmeyeceğiz. Buna rağmen üzerimize gelen olursa, inat ve ısrarla tahrik sürecini körükleyen çıkarsa, bu vahim saldırının fail ve figüranları layık oldukları bedeli ödemekten de kurtulamayacaklardır. Washington Post Gazetesi’ne göre, ‘Türkler oylarını kullanana kadar Batılı liderler gergin durumda bekleyecekmiş.’ Bu demokrasi özürlüsü zalimlere Türk milletinin kim olduğunu sandıkta göstereceğiz.

Zillet ittifakına akıl hocalığı yapan, siyasi destek sağlayan, çevremizi kuşatan, güney sınırlarımızdan Akdeniz ve Ege’ye kadar silah gösteren muhasım ülkelere teslim olmak yoktur, alttan almak yoktur, boyun eğmek yoktur, geri adım yoktur, egemenlik haklarımızdan caymak kesinlikle olmayacaktır. 2023 seçimlerinin güvenli, huzurlu ve sakin bir ortamda yapılabilmesi için herkese, her siyasi partiye ihmal edilemeyecek sorumluluklar düşmektedir. Demokratik ve vatandaşlık görevinin sabote edilmesi suçtur, ihanettir, elbette sonuçları ağırdır. Buna da hiç kimse tevessül etmemelidir.

Kuşkusuz provokasyonlara müsait bir iklim gittikçe derinleştirmektedir. Ancak dikkatliyiz, temkinliyiz, tedbirliyiz, uyanık ve teenni içinde mücadelemizi temin ediyoruz. Emperyalizmin şerefsiz maşaları sosyal medya başta olmak üzere her taraftan iftira yağdırmakta, hassasiyetleri kaşımakta, kapanmış yaraları kanatmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’ni, Cumhur İttifakı’nı ve Cumhurbaşkanımızı zorda bırakmak, kuşkular uyandırmak, soru işaretlerini yaygınlaştırmak maksadıyla kurgulanan kaos planları devrededir. FETÖ’cüler, PKK’lılar, Türk düşmanları, yıkım elemanları, dış güçlere uşaklık eden onursuzlar, bölücüler, zillete düşenler son şanslarını denemektedir.

İsveç’in başkenti Stocholm’deki belediye binasının önünde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a benzeyen cansız bir maketin PKK/YPG’li hainler tarafından ve gizli servislerin kışkırtmasıyla ayaklarından asılması şerefsiz ve namussuz bir hakarettir. Lanetlediğimiz bu alçaklığı demokrasi ve özgürlük bahanesiyle tevil etmeye, dahası atıl ve sessiz vaziyette izlemeye kalkışan kim varsa suç ortağıdır. İsveç hükümetinin bu vahim provokasyon karşısındaki tepkisi yetersizdir. Hani İsveç terörle arasına mesafe koyacaktı? Hani teröristlerin meydan okumalarına gereği yapılacaktı? Bu ülkeyle NATO şemsiyesi altında nasıl bulunacağız? Nasıl buluşacağız? Bilen varsa söylesin, nasıl müttefik olacağız? Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. İsveç teröristleri ya cezalandırmalı ya da sınır dışı etmelidir.

9 Ocak 2023 tarihinde, Milli Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi’nde düzenlenen ‘Yeni Nesil Fırtına Obüsleri Teslimat Töreni’ münasebetiyle Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasını haklı şekilde alkışlayan Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta kademesine yönelik Kılıçdaroğlu’nun bühtan dolu ifadeleri düşmanın emir erliğine talip bir zihniyetin su katılmamış ayıbıdır. Bu Kılıçdaroğlu demiş ki; ‘askerlerin alkışlaması devlet açısından büyük bir çürümüşlük göstergesidir.’ Freni tutmayan Kılıçdaroğlu’nun çamur saçan ağzından şu skandal sözler aynısıyla dökülmüştür: ‘Etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer devşiren askerleri koyarsanız, elinizde bol yıldızlı, bol apoletli Ortadoğu üniformaları kalır. 

Unutmayın ki, bol apoletli Ortadoğu askerleri savaşlardan, cephelerden kaçtılar. Kariyerist kafadan asla ve asla hayır gelmez. Onun için komuta kademesi haddini bilsin, siyaset askerin işi değildir. Siyaset mi yapmak istiyorlar? Çıkarsınlar o kutsal üniformayı, hizalansınlar Erdoğan’ın yanına, Perinçek’e de takılsınlar.’ Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan bu saldırıyı kınıyorum. Bizim kahraman askerlerimizin giydiği üniformayı Ortadoğu üniformalarına benzeten Kılıçdaroğlu edepsizdir. Hiçbir Türk askeri cepheden kaçmamıştır.”

 

Kaynak: anka