İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara’da bir araya geldiği gençlere, “Sayın Erdoğan, vasatlığı seviyor. İlk seçildiği zaman doktorlarla hemşireleri karşı karşıya getirdi. ‘Ben, iğnemi hemşirelere yaptırıyorum. Doktorlar iğne yapmayı bilmez’ dedi. Psikolojik olarak bakın bu işe. Bu kadar çok üniversite açılmasını da böyle yorumlamalıyız. Yani vasatlığın yayılması” dedi.

Meral Akşener, dün Ankara Eryaman’daki bir kafede gençlerle buluştu. Gençlerin sorunlarını ve taleplerini dinleyen Akşener, şunları söyledi:

“AK Partili kardeşlerimizin bize oy vermeleri lazım. Diyelim ki seçildi Tayyip Bey, son seçimi. Yani 5 yıl sonra yok bir daha, çünkü hukuki olarak yok. Hukuku ortadan kaldırsa da yok. Partisinde de kimse kalmadı. Şimdi bu alandaki öfke ve nefret dolu insanların içinden birisi seçilecek. Bitirelim artık bu gerilimi. Ben talibim ama bir başkasına da oy verseniz ne olur sandığa gidin. Yazık oluyor. Düşünüyorum; biz, 80 öncesinin talebeleriyiz. Eksik, yanlış oldu fakat hürriyet açısından çok daha iyiymişiz. Canımızın istediği gibi iyi kötü konuşurduk.

ANLAYAMADIĞIM ŞU; BUNLARLA NİYE KAVGA ETTİK”

Göçmenleri iki yılda göndereceğiz. 250 bin dolara vatandaşlık satıldı. Yanlışı bu. 400 bin dolara çıkardılar şimdi. Bu, normal sığınmacılardan gelen sistemde anlatıldığı kadar yüksek değil. Onlar gözden geçirilebilir. Bu başka. Bir de her şey uluslararası hukukla alakalı olduğu için tamamına ‘git’ diyemem. Mesela en fazla Suriyeli var. Beşer Esad mıdır, Keser Esad mıdır, bilemem onu; mevcut şartlarda kim olacaksa onunla derhal el sıkışıp uluslararası hukuka göre af ilan ettiği dakikadan itibaren gönderebiliyorsun. Bunun içine Avrupa Birliği’ni de katacağız. Bir günde gitmez, o yalan. İki yılda hepsi gidecek. Anlayamadığım şu; bunlarla niye kavga ettik? Suriye’si, İran’ı, Irak’ı… Bir bütün olarak sınırlarımıza bakın, 7 trilyon dolar ticaret hacmi var. İşsizlik problemi ortadan kalkar. Niye dövüştük? Mısır’a kadar gitti iş. Şimdi Mısır’ı kat, onu kat, bunu kat; Avrupa Birliği’ni de kattığın zaman 21 trilyon dolarlık bir iş.

“SAYIN ERDOĞAN, VASATLIĞI SEVİYOR”

Sayın Erdoğan, vasatlığı seviyor. İlk seçildiği zaman doktorlarla hemşireleri karşı karşıya getirdi. ‘Ben, iğnemi hemşirelere yaptırıyorum. Doktorlar iğne yapmayı bilmez’ dedi. Psikolojik olarak bakın bu işe. Bu kadar çok üniversite açılmasını da böyle yorumlamalıyız. Yani vasatlığın yayılması. Üniversite eğitimi bambaşka bir şeydir. Doktorluğun karşılığı ODTÜ, Boğaziçi. Siyasetin dışında bir şeyden bahsediyorum. Siyasi inançtan falan bahsetmiyorum. Biz, o zaman bir şeyi fark edemedik. Bu vasatlık için hedef gösterildi. Doktor, o, bu gösterildi. Bir sanatçı arkadaşın dediği gibi, ‘Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik’. Buradan görün bu işi. Bunun felsefi bir karşılığı da var. Klasik bir düşmanlık oluştu. Devleti yönetenler tutumunu değiştirdiği anda biter bu iş. Adaleti uyguladığın zaman biter.

“DÜŞMEYİN BU ÜÇKAĞIDA”

Biz, bugün burada gerçekleri konuştuk. Değil mi? Talepler, gerçekler, siyasetçinin yapması gerekenleri konuştuk. Oraya çıkınca ne konuşuluyor? ‘FETÖ’cü, PKK’lı, şucu, bucu’… Yani ‘illetler, zilletler’… Düşmeyin bu üçkağıda. Beni de sarsın. Yakamdan tutun, beni sarsın.”

Kaynak: anka