CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “2017’de değişen Anayasa’ya göre, Erdoğan’ın aday olması mümkün gözükmüyor. Aday olur mu olmaz mı? Olursa itirazlar olacak, YSK’ya başvurulacak. Altılı Masa’nın, Millet İttifakı’nın, demokrasi ittifakının karşısında kim olursa olsun kaybedecek. Şahsen söyleyeyim: Erdoğan bizim için en iyi adaydır, hodri meydan diyoruz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanlığı’nın ‘Yeni Yönetim Kurulu Lansmanı ve Yeni Oluşacak Komisyonların Tanıtım’ toplantısında konuştu. Ağbaba şunları söyledi:

"Altılı Masa’nın kurulmasında, hiç kuşkusuz en fazla emeği geçen CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Genel Başkanımızın da Altılı Masa’ya karşı sorumluluğu var. Bizim de Altılı Masa’ya karşı sorumluluğumuz var, Altılı Masa’nın da Genel Başkanımızın da Türkiye’ye karşı sorumluluğu var. O dikkatle hareket ediyoruz, ona göre davranıyoruz.

Altılı Masa’nın bir iktidar mücadelesinden önce, kimin Cumhurbaşkanı olacağından önce; Türkiye’de yaşayan yoksullaşmış, geleceği yurt dışında arayan bütün kesimlere karşı bir borcu var ve bir sorumluluğu var. Umarım 13 Şubat’tan sonra bu sorumluluğu yerine getirir ve Türkiye’yi adaletli, dürüst, namuslu, bürokrasiyi bilen, liyakati bilen, kimseyi ayrıştırmayan bir insana emanet eder. Karar Altılı Masa’nındır. Biz de bu iradeye saygı duyduğumuzu belirtmek istiyoruz. Hiç kuşkusuz CHP’nin her bir üyesi, her bir sempatizanı, oy veren herkesin de gönlünden geçen aday, Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

‘Türkiye kötü yönetiliyor’ diyoruz, ‘Türkiye doğru yönetilmiyor’ diyoruz… Biz kazanacağız ama kimse kaybetmeyecek. Herkes kazanacak. Bir önemli sürece giriyoruz, bu süreçte hepimizin kırgınlıklarını bir kenara bırakarak; kendi kişisel kırgınlığımızı, çekişmemizi bir kenara bırakarak CHP’nin, Millet İttifakı’nın seçimlerinde hep beraber omuz omuza çalışacağımıza inanıyor ve umut ediyorum.

ENFLASYON, BU FİYAT ZAMLARI DEVAM ETTİĞİ SÜRECE İNSANLAR DA AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR”

Enflasyonun düşüşünü davulla, zurnayla ilan ediyorlar. Enflasyon düşüyor ama temel gıda ürünleri dahil, hiçbir ürünün fiyatının düşmediğini biliyoruz. Maalesef domatesinden ekmeğine, pirincinden temel gıda ürünlerine kadar her şey ateş pahası olmuş durumda. Yine davulla zurnayla açıkladılar. Yıl başında asgari ücreti arttırdığını söyledi, asgari ücret 8 bin 500 oldu. Ama bugün açıklanan enflasyona baktığımız zaman enflasyon asgari ücretin ilk ayında tam 565 TL alım gücünde kaybettiğini, bugün gerçek asgari ücretin 7 bin 941 lira olduğunu görüyoruz. En düşük emekli maaşını 3 bin 500 liradan, 5 bin 500 lira yaptılar. Bugün 5 bin 500’ün de son 1 ayda, yani ocak ayında kaybettiği rakam 366 liradır, 5 bin 134 liraya düşmüştür en düşük emekli maaşı. 10 bin 441 lira olan en düşük emekli memur aylığı ise 694 TL eriyerek 9 bin 747 liraya düşmüştür. Asgari ücretin, emekli maaşlarının alım gücü düşmeye devam etmektedir. Önemli olan asgari ücretin veya emekli maaşının ne olduğu değil, ne alabildiği önemlidir ve eğer bu enflasyon bu fiyat zamları devam ettiği sürece maalesef insanlar da açlık sınırının altında yaşamaya devam edecektir. Bu TÜİK verilerine inanmıyoruz. Sokağa çıktığımız zaman mesela portakal mevsimi, birçok eve portakal giriyor. Geçen yıl portakalla, bu yılki portakal arasında 6 kat kadar fiyat farkı var. Son 1 yılda pirincin yüzde 108 zamlandığını görüyoruz. Dana etinin yüzde 93, sütün yüzde 88, peynir ve tereyağının yüzde 81 zamlandığını görüyoruz. Ekmek yüzde 66 zamlanmış.

Maalesef 3 bin 500 mü büyük, 5 bin 500 mü büyük diye sorduğumuz zaman matematik hesapları ters çevrilerek 3 bin 500’ün daha büyük olduğunu görüyoruz. 3 bin 500 lira ile 5 bin 500 lirayı karşılaştırdığımız zaman maalesef 5 bin 500 lira, 3 bin 500 liradan 20 kilo daha az pirinç, 13 kilo daha az nohut 9 kilo daha az kuru fasulye almakta, 517 adet daha az yumurta almakta, 63 paket daha az makarna almaktadır. 136 kilo daha az patates, 71 kilo daha az salatalık 43 kilo daha az kuru soğan, 30 kilo daha az domates alınabiliyor.

“TÜRKİYE, BİR AİLEYİ YILLIK 107 DOLARA MUHTAÇ ETMİŞ DURUMDA”

Geçtiğimiz haftalarda, Türkiye geniş kapsamlı 25 maddeden oluşan, TBMM’de bir af kanunu dediğimiz, ‘Borçların Yapılandırılması ve Af’ ile ilgili bir kanun geldi. Aslında o af diye tabir edilen kanun, Cumhur İttifakı’nın davulla zurnayla açıklamış olduğu bu teklif, aslında Türkiye’nin kısa bir özeti. 2 bin lira olan borçları siliyoruz diyorlar. 2 bin lira 107 dolar. Türkiye bir aileyi, bir kişiyi yıllık 107 dolara muhtaç etmiş durumda.

EYT’LİLERİN HAYALLERİYLE OYNADILAR”

Düşünün ki fakir fukara internetten cep telefonunu sattı, insanlar arabasını sattı, varlıklarını sattı, borçlandılar. Tam 1,1 milyon vatandaş 4 günde 44 bin lira borçlandı, borç en geç 1 ay içinde kasaya gireceği için, hazinede hükümete büyük kaynak oluşturuldu ama EYT’lilerin hayalleriyle oynadılar. EYT’lileri resmen kandırdılar. Çalışma Bakanı ‘prim şartı olmayacak, 5 bin olacak, yaşı kaldıracağız’ demişti. Resmen EYT’liye bir üçkağıt yaparak kazık atıldı. O insanlar borçlanarak, emekli olmak için para yatırdılar devlete, hükümet de onlara kazık attı. Şimdi 5975 denen bir prim şartı tekrar gündeme gelmiş durumda. Plan Bütçe Komisyonu’nda uğraştık. Salı günü, bu gerçeği Türkiye’nin gündemine sokmaya çalışacağız. Hükümet tarafından, Cumhur İttifakı tarafından EYT’yi bekleyen milyonlarca insana atılan kazığın hesabını soracağımızı söylemek istiyorum.

Dün Bekir Bozdağ da konuşmuş… 2017’de değişen Anayasa’ya göre, Erdoğan’ın aday olması mümkün gözükmüyor, Anayasa’ya göre. Ancak Türkiye, maalesef yargıya güven yerlerde sürünüyor. Aday olur mu olmaz mı, aday olursa itirazlar olacak, YSK’ya başvurulacak. Altılı Masa’nın, Millet İttifakı’nın, demokrasi ittifakının karşısında kim olursa olsun kaybedecek. Buna inanıyorum. Şahsen söyleyeyim: Erdoğan bizim için en iyi adaydır, hodri meydan diyoruz. 14 Mayıs ya da herhangi bir tarihte bu memleketin tekrar kaderini değiştirmeye, bu memlekette tekrar hukukun egemen olduğu, namuslu insanların var olduğu, mülakatın olmadığı liyakatin olduğu bir düzeni hep birlikte yaratmak umuduyla.”

Kaynak: anka