Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Konfeksiyon Sektörü Meclis Üyesi Tevfik Özlü, sektördeki en büyük tehlikenin gizli iflaslar olduğunu belirterek, "AVM’lerde, caddelerde dolaştığımız zaman her yıl tabelalar inip farklı tabelalar takılıyor. Gizli iflaslar çok. Gizli iflas nedir? Artık firma bitmiş, mağaza kapanmamış ama artık dönecek, hareket edecek yeri kalmamış. Son rauntları oynamakta" dedi.

Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Tekstil/Konfeksiyon Sektörü Meclis Üyesi Tevfik Özlü, bir çok üründe olduğu gibi tekstil ürünlerinde de fiyatların petrol fiyatlarına endeksli olduğunu ifade ederek, petrole mazota yapılan zamların ürünlere yansıdığını ama indirimin yansıtılmadığını söyledi. Özlü, şunları söyledi:

"İNDİRİMLER ETİKETLERE UYGULANAMIYOR"

"Her sektör gibi bizim sektörde de fiyatlar petrole bağlı olarak belirleniyor. Ham maddeyi yurt dışından ithal eden bir ülkeyiz. Uluslararası piyasalarda petrole zam geldiği zaman bu neredeyse tüm ürünlere yansıyor, mazota, benzine de belki yansıyor ama netice itibarıyla reel sektörümüzde indirim olarak yansımıyor. Zamları çok iyi uyguluyor piyasa bunu kabulleniyor fakat indirim olduğu zaman bunu fiyatlara, etiketlere yansıtamıyorlar, işin kötü tarafı bu. Öyleyse bir zam varsa tamam kabul ettik, ama bir indirim varsa da bunu bütün piyasada hissedilmesi lazım. Netice itibarıyla petrolün varil fiyatı 100-120 bantlarındaydı, ama bugün 85 dolarlara kadar düştü. Bu tekstil sektörüne yansımıyor. Sebep ise malumunuz üzerine bütün üreticiler ham maddelerini zamlı fiyatlardan aldılar ve tedariklerini yaptılar, dolayısıyla fiyatlar düşse de imalata yansımıyor çünkü maliyet hesaplanmasında aldığınız fiyattan işlem görüyorsunuz.

"MALİYET ÇARPANLARI ÇOK YÜKSEK OLDU"

Bugün tezgahlara gelecek olan özellikle kış sezonunda tereklerdeki ürünlerde çok büyük farkındalıklar olacak. Fiyat farklılıkları olacak, mesela bin liraya sattığınız bir ürünü artık bin altı yüz, bin yedi yüz, 2 binli rakamlarla karşılaştığınızda kesinlikle şaşırmayın. Çünkü, maliyet çarpanları çok yüksek oldu. Artı bunun yanında elektrik, doğal gaz ve asgari ücreti de ki sadece asgari ücrette geçmiyor, bunun ötesinde rakamlar var imalat sektöründe bunlar hesaplandığı zaman, üreticinin ayakta durabilmesi için bunların bütün fiyatların bölümünde maliyet hesaplanmasında ürüne yansıyacaktır. Bu da netice olarak tereklere, tezgahlara zam olarak yansıyacaktır. Geçen yıl yapmış olduğumuz alışverişlerdeki baktığımız rakamlarla bu yılki aynı üründe baktığımız zaman of diyeceğimiz rakamlar oluşacaktır. Ama bir de şu olay var, halkımız her şeyi görüyor, insanlarımız bazı realiteleri görüyor, nedir bu realiteler? Sosyal yaşam ve normal gündelik yaşamımızda bizlerin vazgeçilmez unsurları olan elektrik, doğal gaz, yakıt, su, ekmek, ulaşım ve buna benzer birçok giderlerin maliyetleri bugün ortada, yeni fiyatlar ortada."

"BİRÇOK SANAYİCİ VE İŞLETMECİ AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR"

Türkiye'deki ekonomik krizin etkilerinin çok derin olduğunu söyleyen Tevfik Özlü, bugün iş dünyasında en ürkütücü şeyin yaşanan gizli iflaslar olduğunu söyledi. İşyerini kapatmamış ayakta durmaya çalışan işletmelerin kar yapmayarak günü kurtarmaya çalıştıklarını ifade eden Özlü, bu şekilde olan işletmelerin günden güne arttığına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Şöyle bakmak lazım konuya, Türkiye’de krizin iki safhası oluştu, krizin başlangıcı ve 4 ay sonraki gelen neticeleri yani 2 aşamalı bir kriz oldu. Sonuç itibarıyla şöyle bakıyoruz, ilk etapta maliyetlere gelen zamlar çok büyük oranda gelmedi fakat tsunami etkisi yaptı. İkinci safhada ise yüksek rakamlara ulaştı, yüksek rakamlara ulaşınca da maliyetler çok daha ağır bir şekilde karşımıza çıktı.  Sonuç itibarıyla biz şuna bakıyoruz, geçen yıl ile bu yıl arasında, Türkiye’de özellikle Elazığ’ımız da farklı boyutlar oluştu, malumunuz pandemi olayını küçümsemeyelim çünkü iş dünyası gerçekten çok zor günler atlattı. Arkasından Elazığ’da bir deprem yaşandı. O Elazığ’da daha büyük bir yıkım etkisi yaptı. Yani şu an eğer Elazığ sanayicisi, iş insanı ayakta durabiliyorsa gerçekten onları tebrik etmek ve gemilerini kurtardıkları için madalya takmak lazım. Çünkü çok büyük bir özveri, çok büyük bir ana sermayeden harcamaları oldu, olmayanlar ne yaptı kıt kanaat ayakta durumun savaşını veriyorlar. Gerçekten şu an Elazığ sanayisi, Elazığ iş dünyası gerçekten imalat sektöründe, perakende sektöründe, hizmet sektöründe gerçekten kar marjları düşmüş ayakta kalmanın çabasını vermekteler.”

"ESKİDEN DE KRİZ VARDI AMA İŞ DE VARDI"

Türkiye’nin ciddi bir ekonomik krizin pençesinde olduğunu belirten Tevfik Özlü, şöyle devam etti:

"Krizlerin temelinde ne vardır? 1 petrol, 2 döviz vardır. Sonuç itibarıyla hepsinde de orantılandığınız zaman yüzdelere vurduğunuz zaman birbirlerine yakın olduğunu seyredeceksiniz. Buradaki düzensizlik şu, kabullenme olayı. Eskiden 2000'li yıllarda gelen krizlerde insanlar, kendilerini toparlama noktasında birikimleriyle, ana sermayedeki kasadaki paralarıyla bunu atlattılar, artı iş vardı. Kriz vardı ama iş de vardı piyasada hareket vardı şimdi tek fark bu. Şu an düşünebiliyor musunuz? İşçimiz, memurumuz, esnafımız bankaya dolaylı olarak buna TOKİ dersiniz, ev kredisi dersiniz, araç kredisi dersiniz, yaşamla alakalı özel krediler, tüketici kredileri dersiniz ne dersiniz deyin netice itibarıyla yüzde 80 bütün iş dünyası bankaya bağımlıdır, bankaya borçludur.

"HALKIN YÜZDE 80'İ BANKALARA BORÇLU"

Memurumuz, işçimiz hakeza zaten öyle 10 yılını, 15 yılını, 20 yılını ipotek altına koymuş aradaki fark budur. O zamanlar bu kadar yoktu o yüzden piyasada para dönüyordu işçiden, memurdan, iş dünyasında para dönüyordu şimdi dönmüyor, o zamanki gibi dönmüyor. Çünkü herkesin maaşı var evet o gün 1000 TL alıyordu, bugün 10 bin TL alıyor ama sonuç itibarıyla gider rakamları da yükseldi. Aslında değişen tek şey sıfırlardır ve asıl önemli olan bu zamandaki krizin neden çok etkili olduğunun sebebi ise, halkımız, iş dünyası, işçi, memur yüzde 80'i bankaya borçludur veya bankaya bir ödeme yapıyor. Bunu da boğazından, giyiminden, sosyal hayatından ister istemez kesiyor. Bunları kesince de minimize olur kendisine ayırmış olduğu yaşam rakamı düşüyor, yaşam rakamının düşmesi demek piyasadaki akışın döngünün düğmesine sebep oluyor dolayısıyla 2000'li yıllardaki hareket artık şimdi yok ve bunun yansımaları da iş dünyasına ağır geliyor. 

"SEKTÖRDEKİ EN BÜYÜK TEHLİKE GİZLİ İFLASLAR"

Bugün Elazığ'ın en işlek yeri olan Gazi Caddesi'nde ve AVM’lerde dolaştığımız zaman, gezdiğimiz zaman her yıl tabelalar inip farklı tabelalar takılıyor. Yılların Elazığlısıyız, bu memleketin insanıyız santimetresine kadar bildiğimiz ve gelişmelerden haberimiz olan bir memlekette gizli iflaslar çok. Asıl önemli olan bu, bizim aslında değinmek zorunda kaldığımız konulardan biri bu gizli iflas. Gizli iflas nedir? Artık firma bitmiş, mağaza kapanmamış ama artık dönecek, hareket edecek yeri kalmamış. Son rauntları oynamakta. Bizim bu esnaf kitlesine, bu sanayici kitlesine, bu iş dünyasına, bu iş insanlarına destek olmamız lazım, ama bir bakıyorsunuz ki bankalar yükseltmiş. Faize karşı bir insan olarak desteği nerden bulabiliriz? Desteği KOSGEB'lerin sağlaması lazım. Bunun için elimizden gelen desteği ticaret odası yıllarca gösterdi, faizsiz destek, hibe desteği gibi noktalarda üyelerimize, dostlarımıza yıllarca çok büyük katkılar sunmaya çalıştık, ama artık şu noktada 2022 yılının son aylarında bulunmamız hesabıyla buradan da bir şey çıkmamaktadır. Üretim sektöründe devletin, vergi, SSK prim destekleri vardı. Bunlar da bazı noktalarda nihayetlendi, bitti. Yani netice itibariyle kapanan iş yerleri bizim içimizi sızlatıyor. Öyle ise bizim yapmamız gereken şey, kapanmaya yüz tutmuş, zorda olan esnafı nasıl ayakta tutabilirizin hesabını yapmamız lazım. Yeniler zaten açıyor tamam devletimiz onlara da destek versin ama eski çınarları ayakta tutmazsak yeniler bu rüzgârdan tez savrulur. Devlet eski çınar dediğimiz kökten gelen işletmeleri ayakta tutmak için teşvik vermeli ve destek olmalıdır."

Kaynak: anka