İSMET KÖSOĞLU

Rize İkizdere’de liman dolgusu için taş almak üzere başlatılan taş ocağı açma çalışmalarına bir tepki de Türkiye Ormancılar Derneği’nden geldi. Yapılan yazılı açıklamada başta mermer ocakları olmak üzere birçok taş ocağının rehabilite edilemediğine dikkat çekildi, “Yöre halkının haklı olarak karşı olduğu bu doğa düşmanı projenin derhal iptal edilmesi gerektiği” savunuldu.

“GERİ GETİRİLEMEYECEK ORMANLAR”

Türkiye Ormancılar Derneği tarafından bugün yapılan açıklamada; Cengiz Holding tarafından açılmak istenen taş ocağının hukuksuz bir girişim olduğu vurgulandı. Proje için “Bir daha geri getirilemeyecek ormanları, dereleri, vadileri ve yerleşim alanlarını tehdit eden” ifadesi kullanıldı.

“KAMULAŞTIRMA BEDELİ ÖDEMEMEK İÇİN”

Son yıllarda ekonominin lokomotifi olarak görülen inşaat sektörünü ucuz hammadde ile beslemek için mıcır ve kum elde etmek amacıyla açılan taş ocaklarının sayısı hızla arttığına dikkat çekildi. Açıklamada, “Yer seçiminde kamulaştırma bedeli ödememek için genellikle ormanlık alanlar ya da dere yatakları tercih edilmektedir” denildi. Bu yöntemle ekonomik maliyeti bir miktar düşse bile, ekolojik ve sosyal maliyetin çok yüksek olduğu vurgulandı ve bu tür uygulamalar Türkiye’nin doğal varlıklarının nasıl bir talana maruz bırakıldığının kanıtı olduğu" kaydedildi.

“HABİTATLAR KAYALIĞA DÖNÜŞECEK”

Söz konusu taş ocağının tamamen yanlış̧ bir yerde planlandığına değinilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yöre insanını etkileyecek, mevcut yasam birliklerini ve habitatları tamamen yok ederek kayalığa dönüştürecek bir faaliyet için “ÇED gerekli değildir” kararı verilmesi de ayrı bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Üstelik bu karar verildikten sadece kırk gün sonra 13,45 hektar olan ocak alanının 37,02 hektara ve 15,7 milyon ton olan yıllık taş üretiminin 20 milyon tona çıkarılmasına yönelik kapasite artışı için ÇED başvurusunda bulunulmuş̧ ve başvuruda 2025 yılına kadar üretim yapılacağı açıklanmaktadır.”

ÇED RAPORUNA AYKIRILIK

Taş ocağının gerekçesi olarak İyidere ilçesinde yapılması planlanan lojistik merkez ve limanın gösterildiği anımsatılan açıklamada; lojistik merkez ve limanın ÇED raporunda “Proje kapsamında herhangi bir malzeme ocağı işletilmesi veya hazır beton tesisi kurulması planlanmamaktadır” kaydına dikkat çekildi. Açıklamada, “Böylece hem lojistik merkez ve limanın ÇED Raporuna aykırı hareket edilmiş̧, hem de hukuki bir temeli olmayan bir gerekçeyle orman tahribatının önü açılmış̧ olmaktadır” denildi.

“TARIM ALANI DA VAR”

Türkiye Ormancılar Derneği’nin açıklamasında özetle şunlara dikkat çekildi:

"Proje alanının tamamının orman olduğu yazılmaktadır. Oysa ocak alanında tarım alanları da bulunmakta olduğu gerekçesiyle 20.03.2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile bu tarım alanları acele kamulaştırılmıştır.

Bölgede yasayan halkın evlerine 230 metre, tarla ve tarım alanlarına ise 50-70 metre mesafelerde yılın neredeyse tamamında delme, patlatma, yükleme ve tasıma faaliyetlerinin öngörülmesi her şeyden önce fahiş̧ bir planlama hatasıdır.

Daha ocak için kazı faaliyetleri başlamadan sadece yol genişletilmesi çalışmalarında dahi ocağın proje tanıtım dosyasındaki taahhütlere uyulmadığı gözlenmektedir.

Örneğin; dere yataklarına müdahale edilmeyeceği taahhüt edilmesine rağmen ocak alanına giden yolun genişletilmesi çalışmalarında kazı fazlasının dere yataklarına boşaltıldığı, hatta yol kenarındaki orman ağaçlarına Orman Kanununa aykırı olarak zarar verildiği, köklerinden söküldüğü ve dere yatağına atıldığı da görülmektedir.

“ŞİMDİDEN SEL RİSKİ ARTTI”

Özetle doğrudan ve dolaylı olarak dere yatağına müdahale edilmiştir. Karadeniz Bölgesindeki sellerin büyük bir çoğunluğunun nedeni dere yataklarına yapılan müdahalelerdir. Şimdiden bölgede sel riskinin arttığını ve derelerden akan suyun kalitesinin erozyon nedeniyle bozulduğunu söylemek mümkündür.

Türkiye Ormancılar Derneği olarak gelecekte yaşanması olası sel ve heyelanlara karşı yetkilileri uyarıyor ve acilen ocak faaliyetlerinin sonlandırılması ve devam eden dava süreçlerinin tamamlanması gerektiğine inanıyoruz.

Yörede uluslararası sözleşmelere göre korunması gereken hayvan türleri bulunmakta olup, proje tanıtım dosyasında da bu türler açıkça raporlanmıştır. Bern Sözleşmesinin hükümlerine uyulacağı taahhüt edilmiş̧ olmasına rağmen, sözleşmeye aykırı olarak faunanın önemli bir kısmının üreme zamanı olan Nisan ayında faaliyetlere başlanmıştır.

Taş ocağının faaliyete başlamasından sonra oluşacak toz kirliliği nedeniyle vadideki ormanların, Çay alanları ve bahçe bitkilerinin olumsuz etkileneceğini söylemek mümkündür. Çünkü̈ çoğu taş ocağında tozumayı önlemek için alınacağı ifade edilen önlemler alınmamaktadır.

Çok dar ve dik bir vadide yankılanacağının da hesaba katılarak, işletmeden kaynaklanan gürültünün, başta uyku bozukluğu olmak üzere insanlarda ruhsal sorunlar yaratması ve yaban hayvanlarını da olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.

20 SANTİMETRE TOPRAKTA AĞAÇ YETİŞMEZ

Taş ocağının faaliyetin sona ermesinden sonra rehabilite edileceği de proje tanıtım dosyasında taahhüt edilmektedir. Ancak sıyrılması öngörülen toprak miktarı sadece 20 santimetre kalınlıktadır ve faaliyet sonrası som kayanın üzerine serilecek 20 santimetre toprak üzerinde ağaç̧ yetişmesi mümkün değildir. Nitekim ülkemizde basta mermer ocakları olmak üzere birçok taş ocağının rehabilite edilemediği de ortadadır.

Türkiye Ormancılar Derneği, ülkemizin en güzel, doğal zenginlik açısından en varsıl yörelerinden birinde, yöre halkının haklı olarak karşı olduğu bu doğa düşmanı projenin derhal iptal edilmesi gerektiğini beyan etmektedir.

Yöre halkının haklı mücadelesini tüm benliğimizle ve mesleki duyarlılığımızla destekliyoruz." 

Kaynak: anka