SANCAR KIZILKAYA / SEFA GARDİYANOĞLU

Kocaeli’nin Karamürsel ve Gölcük ilçelerinde yapımı süren 9 rüzgar türbinine tepkiler sürüyor. Projeye karşı açılan davanın yıl dönümünde bölgeye yapılan ilk türbinin önünde toplanan çevreciler, “Projenin yüzde 60’ı tamamen ormanlık alanda, geri kalan yüzde 40’lık ise tarım ve hayvancılık alanları üzerinde olup bu bölgedeki doğal yaşam üzerinde ciddi bir tahribat yaratacaktır” dedi.

Ekolojik Yaşam Derneği, Kızderbent Savunması, Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği, İznik Çevre ve Yaşam Platformu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu, Karamürsel Çevre Kültür Derneği, Kızderbentliler Dayanışma ve Kalkındırma Derneği üyeleri ve köylüler; proje kapsamında Karamürsel ilçesinde inşa edilen ilk rüzgar türbinin önünde bugün bir açıklama yaptı.

Ortak açıklamayı, Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı Mustafa Tengerek okudu. Birçok ülkenin RES’lerin yaşam alanlarından uzağa kurulması için yasal düzenleme yaptığına dikkat çeken Tengerek, projeyle ilgili verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına rağmen yerel idarecilerin bu bölgeyi “RES yapılabilir” statüsüne aldığını söyledi.

Projenin; insanların, göçmen kuşların, sayısız bitki ve hayvanın nefes alabildiği özel bir alanda olduğuna belirten Tengerek; ormanların, derelerin, barajların yer aldığı Samanlı Dağları üzerinde onarılması belki de hiç mümkün olmayacak yaralar açabileceğini vurguladı. Yapılan açıklama şöyle: 

“Geçtiğimiz yıl tam da bugün, burada yapılmak istenen 12 türbinlik Rüzgar Enerjisi Santrali Projesi’ne karşı, Kocaeli Yaşam Derneği olarak köylerimizde yaşayan beş yurttaşın katılımıyla dava açtık. Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki ne dernek olarak ne de köylüler olarak yenilenebilir enerji türü olan RES’e karşı değiliz. Karamürsel, Gölcük ve İznik arasındaki bu özel bölgeye dair saygın akademisyenlerin, uzmanların ve resmi kurumların görüşlerine dayanarak bu projenin bu alanda yapılmaması gerektiği kanaatine varıp bu davayı açtık.

“ÇEVRESEL SORUNLAR OLUŞACAKTIR”

Projenin yüzde 60’ı tamamen ormanlık alanda, geri kalan yüzde 40’lık ise tarım ve hayvancılık alanları üzerinde olup bu bölgedeki doğal yaşam üzerinde ciddi bir tahribat yaratacaktır. Ağaç kesimleri, arazi betonlaşması, ekosistem tahribatı gibi birçok çevresel sorunlar oluşacaktır. Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSU) verilerine göre, bu RES projesi; Avcıdere ve İhsaniye baraj havzalarının Uzun Mesafe Koruma Alanı içerisinde yer alıp; yapılmak istenen Kınalı, İznik ve Karadere barajlarının da içinde olduğu beş barajın su kaynaklarını olumsuz yönde etkileyecektir.

İnşaat sırasında ve bitiminde ortaya çıkacak olan 185 bin ton harfiyat, katı atık, atık yağ, gürültü kirliliği, türbinlerin yaratacağı elektromanyetik alan ile hem doğal alan hem de insan sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.

“YAŞAM ALANLARINDAN UZAKLARA”

Yapılan son araştırmalarda, yeni nesil türbinlerin yaşam alanlarından, ova gibi düz alanlardan en az 2 kilometre, tepelik alanlarda ise en az 3,2 kilometre mesafelerde yapılması gerekirken buradaki mesafe 1 kilometredir. Yerleşim alanlarına bu kadar yakın olan RES’lerin gürültü, düşük frekanslı ses ve gölge etkileri nedeniyle meydana gelen ve ‘Rüzgar Türbini Sendromu’ olarak adlandırılan sağlık sorunlarından bazıları şunlardır: Kulak çınlaması, baş dönmesi atakları, dengesizlik, çarpıntı, bulantı, asabiyet.”

 

Kaynak: anka