KEMAL ONUR ATALAY

Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakım personeli ile tartışırken kendisinden habersiz çekilen görüntüleri sosyal medyada yayınlanan nöroloji uzmanı Dr. Gökhan Koyuncu, hastanenin yoğun bakım servisinde, yönetmeliklerde belli olan ve hastalar açısından hayati önem taşıyan pek çok işlemin yapılmadığını öne sürdü. Koyuncu, “Burada, idareci geçinen, buradaki hekimleri baskı altına alıp hekimleri çalıştırmayan, vatandaşa hizmet etmeyen bir yönetim var. Ben, bu durumdan şikayetçiyim. Zorla, barbarlıkla beni memleketime hizmet etmekten, sağlık hizmeti vermekten mahrum etmemeleri için mücadele ediyorum. Maalesef kendi memleketimde bir itibar suikastına uğramaktayım” dedi.

Dr. Gökhan Koyuncu, 12 Mayıs’ta, yoğun bakım servisinde yatan bir olan hastaya müdahale etmediği ve hastanın hayatını tehlikeye attığı gerekçesiyle yoğun bakım personeli ile tartışırken izni olmadan çekilen görüntülerinin sosyal medyada yayınlanması üzerine Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi'nin önünde açıklama yaptı. Koyuncu, Aksaraylı olduğunu ve Niğde’de görev yaparken memleketine hizmet için yaklaşık 9 ay önce Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi’ne geldiğini söyledi. Koyuncu, şöyle konuştu:

"EKSİKLERİ SÖYLEDİĞİM İÇİN PERSONEL KABUL ETMEDİ"

"Göreve başladığım andan itibaren Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi’nde birçok eksiklikler olduğunu gördük. Bunu defalarca Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi idaresine bildirmemize rağmen hiçbir şekilde çözülmedi. Özellikle yoğun bakımda, yönetmeliklerde belli olan sabit işlerin hiçbir şekilde yapılmadığını fark ettim. Hastalarımız açısından bunlar hayati önem taşıyor. Risklere ve tehlikelere neden oluyor, bakım açısından rahatsızlıklar duyuluyordu. Ben de sağlık memuru ve hemşire arkadaşlarımla bu eksiklikleri görüştüm. Ben, eksiklikleri söyledikten sonra sağlık memuru ve hemşirelerden tepki aldım. Mevcut bir düzenin olduğunu söylediler. Söylediğim eksikliklerin tamamı hasta bakımı takibi ve tedavisi ile alakalı olmasına rağmen bu mevcut düzenin içerisinde bu eksiklikleri gündeme getirdiğimiz için kabul göremedik."

"MEMLEKETİME HİZMET İÇİN GELMİŞTİM"

Meslekte 10. yılı olduğunu söyleyen Koyuncu, "Bunun 8 yılı uzmanlıkla geçti. Biz, uzmanlık süresince bu uygulamaları hep yaptık. Daha önceki çalıştığım hastanede, Niğde'de bu uygulamalar devam etti ve hastalarımızda hiçbir sorun, sıkıntı yaşamadık. Buradaki gördüğümüz sıkıntılarla ilgili 5-6 defa dilekçe vermemize rağmen, tutanaklarımız olmasına rağmen, personel ile ilgili, hep cevapsız kaldı. Baktık ki biz burada mesleğimizi icra edemeyeceğiz. Oysaki kendi memleketime bir heves ve arzu ile gelmiştim. Hayatımın geri kalan kısmında burada insanlara hizmet ederim diye düşündüm ama olmadı. Tekrar istifamı verdim, daha iyi bir şekilde mesleğimi sürdürebilmek için" dedi.

"HASTA İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN İŞLEM YAPILMADI" 

 Koyuncu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İstifamı verdikten sonra belli bir süre var ve icaplarım devam ediyordu. Bu esnada yeni bir hastamız yattı acil servise. Hasta yattıktan sonra yoğun bakımda yine daha önceki yaşadığımız olay tekrarlandı. Genel yoğun bakımdaki hastaya nazogastirik sonda takılmasını, komplikasyondan korumak, mide içeriğini aspire etmemesi ve hastanın boğulmaması adına istedim. Hastanın beslenmesinin önemli olduğunu söyledim, ama yoğun bakım ünitesindeki çalışanlar bunu yapamayacaklarını söylediler. Bunun üzerine ben bir uyarıda bulundum. ‘Bakın, zaten 10 gün içerisinde ben yokum, olayı çok provoke etmeyelim. Diğer hastalara bakacağım, geldiğim zaman lütfen hastanın bakımını yapmış olun. Tıbbi tedavilerini bitirmiş olun’ dememe rağmen, yarım saat sonra geldiğimde hasta acilden nasıl geldiyse yoğun bakımda o şekilde yatıyordu. Hasta için tedirgin oldum.

"HASTAYA BAKMADIKLARINI PERSONEL İTİRAF ETTİ" 

Ben bunları söylerken yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşire ve sağlıkçılar gizlice bir video çekmişler. Bu işlemler yapılsaydı biz hastamızı acile alacaktık, orada tedavisine devam edecektik ya da sevk edecektik. Fakat yoğun bakım ünitesinde hastaya herhangi bir müdahalede bulunmaması ile ilgili yapmış olduğum konuşmada beni tahrik etmeye çalıştılar. Gizli kayıt yapmışlar, oysaki benim ne hakaretim ne herhangi bir yanlış davranışım var. Kendilerinin yaptıkları bir suç, bir gizli kayıt alıyorlar. Bu olaylardan sonra yönetmeliklere aykırı hareket ettiklerini, zaten yoğun bakım ünitesindeki çalışanlar da itiraf ediyor. Hastaya nazogastirik sonda uygulaması ve bakım yapmadıklarına dair kendilerini ihbar etmiş oldular. Dolayısıyla kendileri itiraf ettiler video görüntülerinde ve bunu sosyal medyaya taşıdılar. İşleyişi, sağlık memurunun, hekimlerin görevini bilmeyen arkadaşlar, bunu hakaret fırsatı olarak gördü. Sosyal medyada çok sayıda hakaret aldım. 8 aylık, buradaki görev yaptığımız süreç içerisinde, doğruları söylememden, memleketimin insanına hizmet etmek, düzgün bir şekilde bakılmasını istemekten dolayı buradakiler öfkelendi. Buradan giderken moralini, motivasyonunu düşürelim diye düşünmüş olmalılar ki böyle bir tavır içerisine girdiler.

"MEMURLAR HASTALARIN YANINDA TEHDİT ETTİLER"

Bu olaydan sonra ben idareden bir ‘geçmiş olsun’ mesajı beklerken kimse aramadığı gibi bu yoğun bakım ünitesinde yaşanan olayın sorumlusunun ben olduğumu ima ettiler. İdarecilere yoğun bakım ünitesinde yaşanan sorunları defalarca anlatmama rağmen bana bu yaşananların sorumlusunun ben olduğumu söylediler. Oysa defalarca bu sorunu anlattığımı söyledim. ‘Bu yaşanan hadisenin sorumlusu nasıl ben oluyorum’ diye sorduğum zaman cevap vermediler. Oysaki niyetleri çok farklıymış. Benim ilk olarak vermiş olduğum istifa dilekçem hızlıca devreye konuldu ve hızlıca memuriyetten düşürülmem sağlandı. Tamamen hukuksuz bir işlem başlatıldı hakkımda. İstifa sürecinde görevime devam ederken polikliniğime baskın yapıldı. Başhekim yardımcısı, sicilden bir memur arkadaş, iki özel güvenlikçi polikliniğimi bastılar ve tebligatı bir an evvel imzalamam gerektiğini ve poliklinikten ayrılmam gerektiğini söylediler. Ben de bu şekilde tebligat yapamayacaklarını, ‘Ben istersem başhekimliğe gelirim, orada tebligat yapılır. Bu şekilde zorla hastaların yanında beni küçük düşürerek böyle bir tebligat yapma hakkımız yok’ sözleriyle söylememe rağmen, hastaların da bana destek olması ve tepki vermesi ile uzaklaştılar. Ama mobbinglerine devam ettiler. Hastalara bakarken sistemi kapattılar. Beni sistemden düşürdüler, sonra iki sicil memuru gelip tekrardan beni zorla dışarıya çıkartmaya çalıştılar. Polikliniğimden çıkmayacağımı söyleyince sicil memuru ve özel güvenlik ‘Seni sürükleyerek çıkartırız’ tehdidinde bulundular. Bir hekime nasıl böyle davranılır? Nasıl söylenir?

"KENDİ MEMLEKETİMDE İTİBAR SUİKASTINA UĞRADIM"

Ben de bu olayın öncesinde sicil memuru hakkında şikayette bulunmuştum. Hakaret ve tehdide maruz kalmıştım. Şikayeti yaptıktan sonra istifamı geri çektim. İstifamı geri çekmemdeki nedense ben bu memleketin çocuğuyum. Aksaray'a hizmet etmek istiyorum. Burada kalmak istiyorum. Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Bir nöroloji kliniğinden randevu alabiliyor musunuz, hizmet alabiliyor musunuz? Yapmış olduğum çalışmalarda halkıma yönelik en ufak bir saygısızlık yoktur. Elimden gelebildiğince bütün hastalarımın tedavisi için yoğun bir tempoyla çalıştım. Beni tanıyan bütün hastalarım ve hekim arkadaşlarım, benim ne denli özverili bir şekilde çalıştığımı bilmektedir. Ama Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi'ndeki yaşadığımız mobbing ve baskılardan neredeyse hastanenizde çalışma şartları durma noktasına gelmiştir. Burada, idareci geçinen, buradaki hekimleri baskı altına alıp hekimleri çalıştırmayan, vatandaşa hizmet etmeyen bir yönetim var. Ben, bu durumdan şikayetçiyim ve ben memleketimde kalmak istiyorum. Zorla, barbarlıkla beni memleketime hizmet etmekten, sağlık hizmeti vermekten mahrum etmemeleri için mücadele ediyorum. Ben, bu hizmeti Türkiye'nin her yerinde verebilirim. Maalesef kendi memleketimde bir itibar suikastına uğramaktayım.

"İLGİLİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK" 

Gökhan Koyuncu'nun avukatı Ahmet Güney de şunları söyledi:

"Müvekkilim 8-9 ay önce, doktor olan eşi ile Aksaray'a ve kendi hemşerilerine hizmet etmek adına Aksaray'a gelmiştir. Bu süreçte görev yaptığı yoğun bakım ünitesinde görevlerini yerine getirmeyen hemşire ve sağlık çalışanlarına, hastaların bakımı anlamında bir kısım talimatlar vermiştir. Ancak onlar gereğini yerine getirmemişlerdir. Müvekkilim idareye şikayette bulunmuş, ama idare bu konuyu duymazlıktan gelmiş, müvekkilim bunun akabinde hastalarına bakmaya devam etmiştir. Yoğun bakım ünitesindeki çalışanlara yönelik idare herhangi bir talimat vermeyince, yoğun bakım ünitesindeki çalışanlar daha da ileriye giderek müvekkilimden habersiz bir video kaydı almışlar ve bunu da sosyal medyada yayınlamışlardır. Müvekkilim sosyal medyada bir sürü hakarete maruz kalmıştır. Müvekkilim Koyuncu'nun idare tarafından anlamsız bir şekilde görevi kısıtlanmış, polikliniği kapatılmış, sistemden çıkartıldığı için hastalara bakması da engellenmiştir. Oysaki müvekkilimin istifası henüz kabul görmemiş, onaylanmamış, tebliğ edilmemiştir. Kanuni anlamda da tebliğ edilmeyen istifası geçersizdir."

Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi ile görüşmek istediklerini söyleyen avukat Güney, “Doktor Koyuncu'nun istifasını geri çektiğini belirtmemize rağmen başhekimlikten bir dönüş olmadı. Bu arada başhekimlik hakkında da görevi engelleme konusunda suç duyurusunda bulunduk. Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi'nde nöroloji servisi şu an çalışmamaktadır. Nöroloji servisi kapalıdır ve hiçbir şekilde randevu alınamamaktadır. Burada Aksaray halkı mağdur edilmektedir” açıklamasında bulundu.

Aksaray Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimliği yetkilileri ise haklarındaki iddialara yanıt vermek istemediklerini belirtti.

Kaynak: anka